4 Eylül 2020 Cuma

TÜRKÇE RAP'TE POP VE MEDYA ELEŞTİRİSİ

UYARI: Küfürlü alıntılar içerir.

       Türkçe rap, “ezelî düşman”ı diyebileceğimiz popu yeri geldikçe eleştirmiştir. İnsanları cezbeden müzikler üzerine fazla düşünülmemiş kısa sözlerin okunması, bazı şarkıların abidik gubidik klipler eşliğinde televizyonlarda çalınması vs. popun rap kültürünce menfur görülmesine sebep olmuştur. (Öte yandan, pop müzikte de güzel örneklerin, rap müzikte de kötü örneklerin görülebildiği de hatırdan çıkarılmamalıdır.) Televizyonda gösterilen dizilerin, birtakım yarışma ve programların da toplumu olumsuz etkilediği veya gereksiz yere oyaladığı da birçoklarının malumudur. Televizyon dünyası da bu olumsuzluklar sebebiyle rapçilerin eleştiri oklarına hedef olmaktadır. Önce pop hakkındaki eleştirilere bakalım.


        1- Türkçe Rap'te Pop Eleştirisi


        “Pop” kelimesi, “popüler” kelimesinin kısaltılmışıdır; ancak “popüler müzik” ile “pop müzik” kavramları birbirinden farklı kavramlardır. “Popüler müzik” terimi; günlük hayatta dinlenen müziklerden, klasik müzik ve halk müziği dışında kalan türleri (pop, rock, arabesk, rap vd.) karşılamaktadır. “Pop müzik” kavramı ise popüler müziğin içinde daha güncel, dansa ve eğlenceye dönük, kolay anlaşılır ve basit sözler içeren bir tür olarak kabul edilmektedir. Pop müzik, pazarlanabilir unsurlarla, yani metalarla uğraşan bir popüler kültür ürünü, tüketim kültürünün bir parçasıdır. (1) Rap müzik; sözlerin daha uzun ve derinlikli olması esasına dayanan, dinleyiciyi eğlendirmek yerine ona bir şeyler anlatmayı amaç edinen bir müzik türü olduğu ve pop müzik kadar rağbet göremediği için -çoğunlukla- pop müziğe ve popüler kültüre karşıt bir duruş sergilemiştir. Çeşitli rapçiler pop müziği, pop şarkıcılarını ve dinleyici kitlesini eleştiren sözlere şarkılarında yer vermişlerdir.

        Pop şarkıcılığı, söz yazmadan, beste yapmadan şöhret olmanın yolunu açmaktadır. Şöhret de insanların davranışlarında bazı değişikliklere yol açabilmektedir. Sagopa Kajmer, pop kültürünü çok sert şekilde eleştirdiği “S.K.T.R.N.G.D.N.” isimli parçasında direkt “şöhret”i hedef alan şöyle bir cümleyle başlıyor ilk verse'e:

Görmemişin adı olmuş, böbürlenip şımarmış
(Sagopa Kajmer - “S.K.T.R.N.G.D.N.”)

        Ceza, 2004'te çıkardığı Rapstar albümüne adını veren şarkıda şöhret meselesini şöyle irdelemiş:

Herkes piyasada, bi' ben eksik
Bir popstardan da neyim eksik?
Sizi bilmem, bence fazlam akıldır
(...)
Eğer ben bi' rapstarsam
Limuzin, bol para, süpermodeller
Hem popüler hem sansasyonel
Bence boşta kalsın (Hım)

İyi ki bi' popstar olmadın
Birdenbire kendini bozacaktın
İçki sınırsız, etmiş arsız
Bunu ben bilemem, sen bulacaksın

Her biri birbiri ardına hır gür, vır vır,
her gün dayanamadım
Eskiden erkekmiş, tanıyamadım
Siz bize getirin, biz karalayalım
(Ceza - “Rapstar”)

        Joker de şu satırlarıyla gece hayatına göndermede bulunmuş:

Sokaklar, barlar, akşamlar
Kafalar yükselir, alçalmaz
(Joker - “Müptela”)

        Televizyon ve pop dünyasının pek çok ünlü simasının gece hayatı olduğu doğru; fakat bu onlara özgülenebilecek bir şey değil. Nitekim rapçiler içinde de gece hayatı olan kimseler illa ki vardır. Dolayısıyla buradaki eleştiri tam olarak pop hedefini vurmuyor diyebiliriz.

        Pop müzik piyasasının ve televizyon dünyasının, sunduklarını beğendirme ve insanlara şöhret kazandırma yolunda belli taktikleri var tabii. Hayki, Patron ve Fuat'ın ortak parçası olan “Endüstri”de işin bu boyutu ele alınıyor:

Ortada ne kadar para var ve kokoş rapten ne anlar?
Gelir çakma PR, baksan hepsi Rihanna
(“Endüstri” [Patron])

Her yapımcı mükemmel, seni tüketirler para biterse
(...)
Bi' an güzelsen, şuraya imza at, yine gidersin, nah!
Çıktığın gibi de inersin, bak
Eskirsen bu da plastik saç
Prensessin ama plastik taç
(“Endüstri” [Hayki])

Vicdanı rafa kaldırmış star dedikleri
(...)
Bakkal zihniyetli tacirlerin elinde müzik
Ruhunu satan bir omurgasızın taktikleri
hislerine tercüman olmuş
Gerçekler papatya gibi solmuş
Söz yazamaz, beste yapamaz
Aranjör arayan, menajerine tapan salaklarla dolu ortam
Tek faydası (ne?) kendi cebine kanka!
(...)
Kariyeri için o yataktan o kucağa atlar
Yatlar katlar gelir ama sende onur yok lan!
(“Endüstri” [Fuat])

        Fuat'ın eleştirileri çok sert olmuş. İsim vermediği için birçok kimseyi zan altında bırakabilir; ama şöhret dünyasında yaşanması mümkün olan şeylerden bahsetmiş diyebiliriz. Benzer ifadeleri Sırat da kullanmış:

Bir anda yükselir matiz bile PR'la
Şöhret ol oturup aranjörün kucağına
Fame, senin için bekliyor game
Ruhunu sat bana” diyorlar epeydir
La bir de popçular ürüyor eşeyli
Sen fade out ve ben fade in
(Sırat - “İçimdeki Şeytan”)

        Sırat “Popçular ürüyor eşeyli” derken, popçuların sürekli benzer şarkılar yapmalarına ve tek şarkıyla piyasaya dâhil olmalarına gönderme yapıyor olmalı. Şöhret olmanın kolaylığıyla ilgili bu yolda bir benzetmeyi Norm Ender da yapmıştı:

Ülkemde star saksıda yetişir
(Norm Ender - “Playboy”)

        Allame de müzik ve medya endüstrisini “zoraki saltanat” olarak niteliyor:

Zoraki saltanatın sultanlarına dur diyen yok oğlum
(Allame - “Magazin Forever”)

        Joker de biraz sert bir dil kullanarak “fenomen”lerden bahsetmiş:

Şöhret olandan daha çok tanınır şöhret olamayan yav**klar
(Joker - “Müptela”)

        Fenomenler konusunda Ceza'nın da eleştirileri var:

İçi boş fenomenlerin çoğu bitik
Boş alayı, koş peşine, yol senin
(“Fenomen” [Ceza])

        İlgili şarkının nakaratı durumu özetler nitelikte:

Bir şarkıda fenomen ol
Bi' gecede bi' fenomen ol
Yetenek gerekmiyor, fenomen ol!
Üretmek şart değil, fenomen ol!
(“Fenomen” [Ceza])

        Bu şarkıdaki “fenomen” kelimesiyle özellikle Çağatay Akman'ın kastedildiği yorumları yapılmıştı. Ayben'in Aleyna Tilki'ye şarkısını vermesi, Reynmen'le “Fenomen” parçasını söylediği bir Instagram hikâyesi çekmesi vs. bu iddiayı kuvvetlendiriyor. Zira burada “bir şarkıda fenomen ol”anların hepsi kastedilmiş olsaydı “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” deme hakkımız doğardı. Çağatay Akman'ın “rap” yaptığı algısı oluştu ve dinlenme rakamları Ceza, Sagopa gibi isimleri bile ikiye üçe katladı; dolayısıyla şarkıda özellikle ona -ve rap şarkıları yapmaya çalışan diğer Youtube fenomenlerine- gönderme yapılmış olması daha muhtemel; ama yine de eleştiriye açık bir konu.

        Ayben, pop müziklerin dinlenme rakamlarının pek güvenilir olmadığını söylüyor:

Çıkan haberler yalan asılsa
Kimsenin haberi yok bi' sorsan
Günde bi' milyon hit alıyor nasılsa
Biraz şüpheli geliyo', bak alınma
(“Fenomen” [Ayben])

        Özellikle internette paylaşılan müziklerin dinlenme rakamlarında hile olabiliyor; ancak hile olmasa bile, görüntülenme sayısı IP üzerinden alındığı için, bir kere de tıklansa, daha fazla kez de tıklansa bir izlenme kazandırıyor. Dolayısıyla herhangi bir pop şarkısını bir kere, bir rap şarkısını on kere dinleseniz de ikisine görünürde aynı izlenmeyi kazandıracaksınız. Popun radyolarda daha çok çalınması durumu da var tabii. Saat başı aynı şarkı çalınıp sonra “En çok bu dinleniyor” denebiliyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla “istek parça” mantığı da neredeyse tarihe karışmış vaziyette.

        Server Uraz da Pit10 ismiyle çıkarmış olduğu “Beni Burdan Çıkarın” şarkısında, ortaya konulan işten çok sunuma ve dış görünüşe önem verilen piyasayı alaya almış:

İyi satış için imaj her şeyse
Her albüm öncesi gerek liposuction
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)

        Revios da “Müzikal Analiz”de işin bu noktasına değinmiş:

Popçu denen insan, merak ettim sanat nerededir
Bir imajmaker bulamazsan tüm kariyer yerle bir
Botoks ve silikonla düzelirken profil
İQ'lar düştükçe yükselir promil
(Revios - “Müzikal Analiz”)

        Sunum demişken; elbette pop kliplerinin ve magazin programlarının müstehcenliğine eleştiri getirilmese olmazdı. Bu konuda söylenenler de biraz açık saçık ifade edilmiş hâliyle:

Transparan giy de p***n donsun, aç göğsünü açlar doysun
(...)
Ağlayana emzik, açana da rating
(Norm Ender - “Transparan”)

        Aynı şarkıdaki şu satırlar da Ayşe Hatun Önal'ın “Çeksene Elini” şarkısını hatırlatıyor:

Fiziğe dolgun ücret, ama dikkat et
Sarılıp da kırmasınlar belini
(Norm Ender - “Transparan”)

        Norm Ender olaya biraz mizahi yaklaşmış; onun aksine oldukça ciddi eleştiriler yapanlar da olmuş:

Yaz şarkısı kliplerde sütyen giyen hit yapar
(Hidra - “Neden mi İllegal?”)

TV âleminde p***nu salla, kamera burada
(...)
Bu öyle curcuna ki sorma p***o bazlı gösteriler arkasında fol*****luk had safhada
(...)
Amerikalı bir p***o şovdan çıkmışçasına geldi ekranlarıma, yaşı da on sekiz lan
(Allame - “Magazin Forever”)

Müzisyen misin str******* mi bitch?
(“Endüstri” [Hayki])

Hayatı g*tüyle anlatanlar varsa
Hayatı anlamıştır sadece g*tüyle
(Rapozof & Medusa - “Biz Hep Son Gülen” [Rapozof])

        Pop kliplerinin böyle olması ve hemen hemen ciddi hiçbir tedbirle karşılaşılmaması, rapçilerin “Bizim küfrümüz yanlış, sizin müstehcenliğiniz doğru mu?” şeklinde düşünmelerine sebep olmakta:

Ama sansür şarkımı bipler
Rekor kırarken dekolte tipler
Kim bilir belki de zorlarım Top 10'u
Onlar gibi ben de açarsam p***mu
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)

        Pop müzik, sözler basit olduğu için müziğin ritmiyle ve sunumla işi kotarmaya çalışmaktadır. Popun bu durumunu gözler önüne seren şu satırlar da Ceza'dan:

Vasatın altında sesler hayranları coşturan
Ben bir girdabım boş sözleri derin sularda boğan
Sen dinledikçe dinle, rapten gayrı yalan bana
Helal olsun laftan anlayana, anlayıp da anlatana
Pornografik pozlar ile anca dikkat çekenler
Bir toplasan şarkılarında üç satır zor ederler
Kolay ezberlenir ve rahat anlaşılır ritimler
Benim işim bu değil, anlaşılmasın benim besteler
(Ceza - “Kim Olduğunu Unut”)

        Sözlerin basitliği ve kliplerin durumu haricinde de eleştirilecek noktalar buluyor Ceza:

Yeni bi' nazım becerebilen çok yok
Çok detone ve çok fazla cover var
Sorsan işi bilen onlar
Anırmakla rap ya da rock olmaz (Ha!)
(Ceza - “Rapstar”)

Tek bir aranjör var gibi, ülkede her şey aynı tatta ve de
her şey aynı katta, çökmek üzeresiniz, haberiniz olsun
(Ceza - “Bu Rap Muharebe”)

        Pop müzikle ilgili bu tür eleştiriler diğer rapçilerin şarkılarında da bulunmakta. Bazısı durum tespitleri yapmış, bazılarıysa kişiler ve durumlarla alay etmiş:

Kimsede hiçbir dert yok gibi şarkılarda söz yok aşktan başka
(Ayben - “Başkan”)

Bugün âşık olan yarın unutur yari
Açtıkça aç, o da kısa yol bariz
Müzik yapamadın, adam olsan bari
(...)
Melodilerinizin de çoğu arak
Eli kalem tutamayan çoğu salak
(“Fenomen” [Ayben])

Siz salaklarsınız, siz araklarsınız yeah
Siz para basanlarsınız
(“Endüstri” [Patron])

İşiniz hep mi geyik? Hangi sıfata sahip hangi popçu?
(Hidra - “Türkçe Rap”)

        Norm Ender eleştiri okunu diğer müzik türlerine de doğrultmuş:

Pop, rock, arabesk ülkeyi baysın
(Norm Ender - “Playboy”)

        Server Uraz ise işin kolayını bulmuş:

Şarkılarını dinleyip, küfredip duracağıma
Teybe boş kaset koyup dinlerim kafamı
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)

        Popa olan eleştiriler sadece meseleler bazında söylenmiyor; direkt isim verilen bolca şarkı var. Özellikle belli isimlerin eleştirildiğini görüyoruz:

Star çok bizde maşaallah
Demet'ler, Hande'ler, Avşar'lar
(Joker - “Müptela”)

Bi' Avşar gibi Televole muhabirinden maaş almadım
Hem ben Gökhan mıyım, Murat mıyım
Egomu peşkeş çekeyim, baş sallayayım?
(Contra - “Ters Yön”)

Teo'nun her yaptığı eski parça tırmalamış kulağımı
İnsan ilhamdan bu kadar yoksun muymuş?
Yosun tutmuş artık kalite, çalar.
(Ceza - “Bu Rap Muharebe”)

Tarkan da rap yapar da bi' gaza gelsin
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)

Ve Ajdar hâlâ ölmedi bak, Türkiye'de star var (!)
(Revios - “Müzikal Analiz”)

        İsim verme olayında Hidra başı çekmekte; her şarkıda belli isimlere gönderme yaptığı için, bazı isimlere birden çok göndermede bulunmuş:

Tirajı vuracak, o yüzden gezmez bizim Hande Yener kotla
(Hidra - “Türkçe Rap”)

Eğer bahsettiğiniz popsa tamam, bunca darbe yeter
Fakat çalmasın şu radyolarda n'olur Hande Yener
(“Neden mi İllegal?”)

Çiçek yerine kan topla, dar kotla kay poptan
Hande Yener'i çaldığından utanıyo' tüm Ipod'lar
(“Neden mi İllegal 2”)

Dini sat parayla, cennet için namaz kıl da
Hande Yener'den de çirkin ol'cak senin hurilerin
(“Neden mi İllegal 3”)

Aç çocuklar inanmaz uyduruk İnsan Hakları'na
Bunları da gösterin, gidin de Avşar aptalına
(“Neden mi İllegal 2”)

Avşar kızı, İvana deme; çok duyarlı sanatçılar (!)
Sorsan Doğu Türkistan'ı gösteremez haritada
(“Neden mi İllegal 3”)

Yaz'cak sözün yoksa Demet internetten laf indir
(“Neden mi İllegal 2”)

Erol rapçilerle uğraşma, git metr**lerini giydir
(“Neden mi İllegal 2”)

Küfürlerimiz Hadise'nin namusundan daha temiz
(“Saklan”)

        Hidra'nın haklı olduğu noktalar var kuşkusuz; ama eleştirilerini biraz daha hafif bir dille ifade etseydi bizce daha yerinde olurdu. (“Onlar yapınca ayıp değil, onlar dillendirince mi ayıp?” meselesi değil bu; sonuçta rapçilerin bu kadar abartılı ifadeler kullanması popçuların sonunu getirmiyor. Anlatılması gerekenin anlatılması önemli; ama hakaret ve küfür dinleyicilerin gereksiz yere gaza gelmesinden ötede bir mana taşımıyor.)

        Bazen isim verilirken soyadlardan yola çıkılarak veya soyadlar üzerinde oynanarak belli mesajlar verildiğini de görmekteyiz:

Bu müzik ebedî ihtilâlken kaldı Serdar orta çağda
(Hidra - “Türkçe Rap”)

Burada huzur halkın değil, parayı sayan Seda'nın
(Hidra - “Neden mi İllegal 2”)

Hande yenemez, artık kaybedecek
(Sehabe - “Pop Öldü”)

Aşk öyle mi ahlâk yoksulu Murat yoz denen seks düşkünü p**?
(“Endüstri”[Hayki])

        Burada kastedilen şey şarkıcının gerçek kimliği değil tabii ki. Hayki'nin eleştirdiği şarkıcının ilk yükselişe geçtiği şarkısı “Aşkı Bulamam Ben” ismini taşıyordu. Bu şarkı; “kimini dudağından”, “kimini kıvır kıvır saçlarından”, “kimini uzun bacaklarından” ötürü beğendiği bir sürü sevgilisi olan ve “hiçbirinden cayamayan” birinin ağzından yazılmıştı. Hâliyle Hayki'nin göndermesini de bu bağlamda kabul etmek gerekiyor; ama yine de eleştirinin dozu kaçmış demeden edemiyoruz.

        Stabil isim vermese de isim vermiş kadar olmuş:

Kıvırtana mega, kestirene diva diyenlerin döneminde
mikrofonum bir seccade görevinde
(Stabil - “Reenkarnasyon”)

        Aslında burada kastedilen iki isim, ortaya koydukları işler bakımından çok da alaşağı edilmeye müsait kişiler değiller. Rap müziği pop müziğe üstün görmek, bu kalibrede insanları “kıvırtan” ve “kestiren” gibi nitelemelerle anacak kadar aşırıya varmamalı diye düşünmekteyiz.

        Rapçiler pop şarkılarındaki basit sözlerle alıntı ve parodi yoluyla dalga da geçmişler. Önce alıntılananlara bakalım:

Yakalarsam şıkıdım şıkıdım, kıraca'm zincirlerini
Sonra sende tutuklu kalaca'm inadına
Uzaklara uçuraca'm kuşunu
Ben senin her şeyin olaca'm, Tophane rıhtımında *** ***
Azıcık ucundan vereceksin, sonra tamamını
Nereni, nereni delik deşik edeyim, sen seç
Seni anan benim için doğurdu
(...)
Teke tek, tek tek basaraktan, bade süzerekten
(Sagopa Kajmer - “S.K.T.R.N.G.D.N.”)

Kuş foli, komar foli, doli yaği doli, honki ponki torino,
Mal olma bari komik
(“Endüstri” [Patron])

Endüstri, ya ya ya ya sen en güzel
Yat'ca'z kalk'ca'z tabii bekle sen bi'
(“Endüstri” [Hayki])

Naynininaynom ne la, bi' de rant çok
Rimi Rimi Leyla kafalar yine zoom
(Fecr-i Ati - “Medyavşak”)

        Norm Ender ve Dumanyak ise pop şarkılarını hatırlatan sözler yazıp sonra da rücû etmişler:

Söz güzelim sana tatlı dilber
O yana bu yana oynar ince beller
Taş gibi taş bebek ha'di uçalım mı
Bu nasıl bi' söz lan, bu nasıl bi' şarkı?

Biz bunu hak ediyoruz diyorsanız
Magazin oynayın siz hep aranızda
Boş insan ordusu müzik piyasanız
Bi' numara yoktu ki bi' numaranızda
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)

Nasılsınız? Nasıl olsa anlarız vız vız
Gelse gitse cızbız
Ufaktan yuvarla kavun, peynir
Canım çekti, hatun getir tir tir
Yaz günü üşüdüm. Döndün de tekrar bilemedim.
Aşkından ağlarken seni düşünüp soğan dilimledim.
Ne dedim lan? Soğan mı dilimledim? Ha ha ha ha
(Dumanyak - “Anti Pop”)

        Dr. Fuchs da rapin poptan üstün olduğunu ifade ederken, popun tekerlemeleri andıran sözlerine gönderme yapan bir nakarat yazmış:

Ooo piti piti
Hiphop sepeti
Popunuz rapimize jimnastik
Bir sene varmış, bir sene yokmuş
Bir sene yokmuş, bir sene varmış
(Dr. Fuchs & Joker - “Ooo Piti Piti” [Dr. Fuchs])

        Fuchs, popa karşı mesafeli olmasına rağmen zaman zaman kafa dağıtmak için dinlenebileceğini düşünüyor olmalı ki “No Problem” şarkısında şu satırlara yer vermiş:

Canın sıkkın olduğunda aç müziği son ses bak, koop, no problem
Teypteki pop dandiktir, salla gitsin, no problem
(Dr. Fuchs - “No Problem”)

        Rota da protest şarkısı “Kukla”da, hareketli pop müziklerde savunulan düşünceyi kinaye olarak kullanmış. Bu parçada ciddi şeylerden bahsederken ara ara “Boş ver bunları, hayatını yaşa” minvalinde sözler söylüyor. Bu kısımlar hem pop şarkılarına hem de televizyonda gösterilen magazin ve eğlence programlarına bir gönderme olmalı:

Bu gece dans et
Kederi hüznü bırak
Negatif şeyler hakkında konuşmaya bi' ara
(Rota - “Kukla”)

        Joker de piyasanın durumundan yakınırken çok bilinen bir parçanın ismine gönderme yapmış:

O çalıntı müzik ve parça dandik
ve piyasada o kadar çakma var ki
fark edilmez bi' Joker olsan bari
(Joker - “Müptela”)

        Norm Ender, pop icracılarının ortaya koydukları işleri eleştirmenin dışında, zekâ seviyelerini de eleştiren bir tavır takınmış:

Popçuların bile artık kendinden akıllı telefonu var
(Norm Ender - “Benim Stilim”)

        Buradaki alay bizce biraz yersiz olmuş. Nedenine gelirsek, “akıllı telefon” denilen şey bir bakıma artık ihtiyaç olmuş durumda. (Belli markaların en üst modellerini almazsınız da daha ekonomik bir model alırsınız; ama sonuçta alırsınız.) İnsanların yüz yüze iletişimden koparak telefona bağımlı hâle gelmesi, Instagram'da fotoğraf paylaşmak için yaşıyormuşçasına hareket etmesi vs. direkt “popçular”la özdeşleştirilebilecek bir olgu değil. Kalitesiz müzik dinlemek de tek başına zekâ seviyesi göstergesi değildir. Ayrıca rap icra eden ve rap dinleyen herkesin zeki olduğunu kim ispat edebilir? Kendi grubunu toptan akıllı, başka grupları toptan akılsız zannetmek -bazı hâllerde kaçınılmaz olsa da- bireyciliğe terstir. “Akım” ve “moda” denilen olgular bireyciliği ortadan kaldırıyor ise de bir kişiyi herhangi bir tercihi dolayısıyla belli bir grubun üyesi saymaya ve o grubun sahip olduğu düşünülen olumsuz özellikleri o da taşıyormuş gibi davranmaya “damgalamak” denir. Böyle bir ortamda rap de arabesk rape, aşırı küfürlü battle rape, bazı örnekleri anlaşılmayacak kadar hızlı söylenen flex rape vs. bakılarak olumsuz şekilde damgalanır. Rap yıllarca bunun faturasını ödemiştir ve şimdi de karşısında trap örnekleri bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir grubu belli davranışlar üzerinden alaya almadan önce iki kez düşünmek gerekir.

        Rapçiler sadece popu eleştirmekle kalmıyor; popçuların ve kitlelerin rape karşı önyargılı olmasına da tepki gösteriyor ve rapin poptan daha üstün olduğunu savunuyorlar. Önyargıların bir kısmı sözlerin anlaşılmıyor olması noktasında birleşiyor; rapçiler de bu ithama karşılık vermişler:

Hızlı söyleyen ben değilim, yavaş dinleyen sizlersiniz hep
(Ceza - “Suspus”)

Bak bu satırlar adım gibi gerçek
Dinleme beni ya da ağzını açma
Neden yazıyorum ki? Bi' dolu gerzek
Anlamadığı söze diyo' “Rap saçma”
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)

Birçoğu anlamıyor; çünkü beyne fazla
(Rapuzi - “Neden Türkçe Hiphop Gelişmiyor 2”)

        Hidra da farklı konulardaki önyargılara cevap vermiş:

Sanıyo'lar ki rapçiyiz ya, öyle mekân basıyoruz
Biz sadece kulaklarına hakikati asıyoruz
(Hidra - “Neden mi İllegal?”)

Onlar sanat güneşi, rapçi haraç kesen belalı
(Hidra - “Neden mi İllegal 2”)

Cehaletle harmanlanan bi' dünyada felsefiyiz
Onlar için hiçbi' şeyiz, gözlerinde serseriyiz
(Hidra - “Neden mi İllegal 2”)

        “Rap bizim kültürümüz değil” önermesine de Ceza şu haklı soruyla karşılık veriyor:

Rap kültürümüz değil, tamam o zaman, pop kimin?
Rock kimin? Arabesk kimin? Cevap verin!
(Ceza - “Anladın mı Derdimi Bu....!”)

        “Rapi ergenler dinliyor” algısına karşı da Hidra atağa geçmiş:

Rap müzik ergenlerinse pop müziğiniz ceninlerin
(Hidra - “Türkçe Rap”)

        Ceg (ex. Cegıd [Daha da exleri var da uzatmayalım.]) “Anormal” isimli şarkısında bu önyargı meselesini bayağı irdelemiş. Her yerde pop müzik çalınıyor olmasından ve rape önyargılı yaklaşılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve bir çeşit hayalî olay kurgulamış (Bu hayalî olayı klipte de canlandırmıştı):

Geçen gece bardaydım, pop müzik çaldı sırf
Gece seçkin mekânlarda bir Pelinsu şarkısı
Hoşuma gitmiyo', durumdan rahatsızım
Üç saattir bu çalıyo”, “Şu parçayı kapar mısın?”

Bu zırvayı dinlem'ice'm bütün sene
İnsanların tek yaptığı rap müziği küçümsemek
İzninizle... Belki de şansımı
Yetenek Sizsiniz'de denemeliyim. Düşünsene:

Muhtemelen Seda der ki: “Çok saçma, ha ha”
Ve hayır butonu çok fazla voltajdan patlar
Benim olduğum kısmı kesip montajla atmak
zorunda kalırlar. Sertar Ortaç'la aptalca
aşk temalı b*ktan tam on parça
yapmak zorunda kalmayı yeğlerim. No'lcak lan hatta
Bu “Dan Dan” ve “Bip Bip” ve “Oh Oh” ve “Miş Miş” gibi
şarkıları dinleyerek coşmak da matrak
(Cegıd - “Anormal”)

        Burada jüriden niye özellikle Seda Bakan'a sataşıldığını pek anlayamadık ama olsun; eğlenceli bir verse olmuş.

        Rape karşı önyargının medya boyutu da var tabii. Pop kanallarında neredeyse sadece Ceza ve Sagopa'nın kliplerinin çıktığı, birçok televizyon ve radyonun rape mesafeli olduğu herkesin malumudur. Bu konuda da serzenişler var:

Ulusal kanallar nerede asıl?
(Sansar Salvo - “Hey”)

O medya patronlarına Hiphop deme sakın
(Sırat - “İçimdeki Şeytan”)

Çok alternatif parçam var ama
radyolar rap falan çalmaz
(...)
O çalıntı müzik ve parça dandik
ve piyasada o kadar çakma var ki
fark edilmez bi' Joker olsan bari
(...)
Zengin olurdum piyasaya giremeyen o popçulara beste satsam harbi
(Joker - “Müptela”)

        Şanışer de kitlenin önyargısından yakınan bir isim. Zamanında Rafet El Roman'la çalışmış olduğu için ve nakaratlarının stili dolayısıyla “popçu” zannedildiği ve öyle etiketlendiği olmuştu. Bu konuda şöyle sitemde bulunmuş:

Ne param var ne pulum, ne popçulara kulum
(...)
Popçu oldu diyen varsa şimdi dinlesin
Benden beter hâlde senin rapçi bildiğin kesim
(...)
Beni TV'de gördün diye “Popçu lan bu” dedin
(Şanışer & Alef High - “Kapat Çeneni” [Şanışer])

        Rapçilerin kitleye yönelik eleştirileri sadece önyargı konusuyla sınırlı kalmıyor. Müzik tercihleri de eleştiri konusu yapılıyor:

Binlerce genç, paçoz, dinledi (...)
Ne alaka var sözlerinde, ne ritimlerinde bir temel
(...) Kasetine para veren, beyinden mahrum
(...)
Biri çıkar aşktan bahseder, kızlar yırtar g**ünü konserlerde
(Sagopa Kajmer - “S.K.T.R.N.G.D.N”)

İster ilgi, dingil oldu nesli, ne yapsın
Popla p*** kıvırana koşup hepsi tapsın
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)

        Alem DM'in “Sonu Vardır” şarkısında da rapin dinlenmeyip popun dinlenmesine sitem var:

Ben gerçekleri anlatırken ülkem dinler Mabel Matiz
(Alem DM - "Sonu Vardır")

        Mabel Matiz ismi, bir önceki dizeyle kafiyeli olsun diye seçilmiş olmalı. Gelgelelim Mabel Matiz, pop müzik içinde elle tutulur işler ortaya koyan bir isim olduğu için, onun veya onu dinleyenlerin hedef alınması biraz isabetsiz olmuş denebilir.

        Alem DM, “Eksiler” şarkısında da benzer bir konuya değinmiş:

Bir manken kadar değerli değil bizim lirikler
Cazip olan her ne varsa cahil için mücevher
İlgi gören neden sanat değil kadın kalçası?
(Alem DM - “Eksiler”)

        Alem, pop şarkıcılığının sanat olarak görülmesine de karşı çıkmakta:

İyi nerede? Görmedim ben
Sanırım görmek için daha erken
Yatırım örneğine “sanat” dersen
Katılıp gülmeli miyim överken?
(Alem DM - “Beni Bana Sorma”)

        Rapuzi de kitleye yönelik eleştirisini müstehcenlik üzerinden -biraz daha abartılı biçimde- yapmış:

Rapin diğerlerine göre en önemli farkı sözleriyken
Bütün kitlenin tek görmek istediği şey bir v*****
(Rapuzi - “Neden Türkçe Hip Hop Gelişmiyor 2”)

        Rota da kitlenin ilgi alanlarını ve umursamazlığını eleştirmiş:

Aç açın hâlini bilmez
Ve tokun derdi imajı
Hepsinin tek umrunda olan
K**ı Nicki Minaj'ın
Ve “Para bul”
Başka konuları yok
(Rota - “Kukla”)

        Norm Ender, genç kızların müziği genellikle dans etmek için dinlediklerini düşünmekte; bu yüzden “İçinde Patlar”da şöyle diyor:

Pompala DJ, hepsi kıvırtsın
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)

        Hatta Norm'a göre bu kızlar rap dinlerken de dans ediyor; bu da şarkının sözlerine odaklanmadan dinlediklerini göstermekte:

Tempo tutup geri kalmıyorsun
Ne dediğimi çok iyi anlıyorsun
Sen rapi sevmediğini söylüyo'n ama bak
p***nu Beyonce gibi sallıyo'sun
(Norm Ender - “Benim Stilim”)

        Buradaki eleştiri haklı bir eleştiri; ancak sanatçının hitap edeceği kitleyi belirleme veya onu şekillendirme gibi bir şansı pek yok. Eğer yüksek dinlenme ve izlenmelere ulaşacaksanız bunu “Sadece şu şu özelliklere sahip insanlar beni dinlesin.” diyerek yapamazsınız. Kaldı ki pop dinleyenlerin hepsinin Norm'un eleştirdiği bu davranışları sergilediği de söylenemez. “Kapı zili çalsa oynayan” tipler hep vardır ve bunlar rapi de dinleseler reaksiyonları dans etmek şeklinde olacaktır. Bu durumu değiştirmek aile terbiyesi ve onun ötesinde kişinin otokontrol mekanizmasının düzgün işlemesiyle mümkündür. Ayrıca “Beş parmağın beşi bir değil” hesabı, insanları da bir kalıptan çıkma hâle getiremeyiz. Doğru olanı savunmak ve özendirmek önemli; ancak birilerini -sosyolojik ve psikolojik sebepleri göz ardı ederek- karşımıza almak pek de mesafe kat etmemizi sağlamıyor.

        Norm “rockçı kızlar”dan bahsederken ise işi iyice abartmış:

Bakire kalamaz bu rockçı kızlar
(Norm Ender - “Playboy”)

        Özenti yaşam tarzı, gece klüpleri vs. gençleri etkisi altına alıyor ve türlü yanlışlara sebep oluyorsa da herkes kendi hayatından sorumludur. “Rockçı kız” gibi bir genelleme yapmak -hele ki böyle bir konuda- oldukça sakıncalı bir ithama sebep olmuş.

        Rapçiler pop kitlesine hitap eden sözler de söylemekteler. Bu sözlerin bazıları eleştiri içerikli, bazıları ise öğüt içerikli. Önce eleştiri içerikli olanlara bakalım:

İmparator” diye taptığın, kro bir proleter
(Saian - “Medyadrama”)

Utanmasan Serdar Ortaç için bile ölücen
(“Halüsinasyon” [Saian])

Siz Demet Akalın samimiyetine güvenin
Üzeni yollayıp getirin İvedik ki gülelim
(Da Poet - “Again”)

Nedense bilincinizde Güney, Shakespeare; Oğuz Çetin de bir Alex değildir maalesef
(...)
Dizilerle sert, Kenan Evren'le pert, rockla satanist olursun, arabeskle keş
(Contra - “Çelişki”)

Ezik pop kitlesi
Bana ver lan dikkatini
Dinlersen tüm şarkılarımı
Anlarsın rapin hikmetini
(Norm Ender - “Sonumu Görüyorum”)

        Aslında Norm'un Aura albümüyle hedeflediği kitleler arasında pop kitlesi de vardı; dolayısıyla bu hitap biraz ağır olmuş. Ayrıca Norm burada “rapin hikmeti”nden bahsetmiş; ancak rap müziğin içinde de farklı türler var. Mesela rapçilerin birbirine sövmesinden öteye çok nadir örneklerde geçilen “battle”ın hikmeti nedir? Ayrıca Hiphop kültürü içinde yer alan party-rap ve R&B tarz da var. Ege Çubukçu'nun Ayşe Hatun Önal'la, Tankurt Manas'ın Ayşe Akın ve Tuğba Özay'la düetleri “rapin hikmeti”yle ne derece uyumludur? Norm'dan örnek vereceksek, “Eksik Etek” şarkısının ne tür bir hikmeti vardır? En nihayetinde rapin de homojen bir müzik türü olmadığı kabul edilmeli ve bütün örneklerin ideal olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.

        Muhalif, popu, popüler edebiyatı, televizyon ve internet âlemini eleştirdiği “D!KKAT” şarkısında kitleye de öğüt vermiş:

Öyle bir zamandayız ki eline kalemi geçiren herkes şâir
Herkesin bi' fikri vardır edebiyâta dâir
Çalakalem yazılmış zırvalar kitapçı raflarında
Yâhut en çok dinlenen şarkıların söz taraflarında

Sözlü bi' şarkıyı çılgınca beğendiğin zamanlarda dur
Dön ve kendine “Ne anlattı bu?” diye sor
Bi' bak bakalım; anlamlı kaç cümle gelecek kulağına??
Yoksa akıcı saçmalıklar mı üfleniyo' dimağına??

Samîmi değil yani doğal sandığın satırlar
Ezberlersin sen, onlarsa “playback”te hatırlar
(Muhalif - "D!KKAT")

        Muhalif, popüler kültüre teslim olmuş kimselerle kendi arasındaki farkı, zamanında Faruk Nafiz Çamlıbel'in “Sanat” şiirinde yer alan “Sana uğurlar olsun, ayrılıyor yolumuz” dizesindeki tavrı hatırlatacak şekilde ifade etmiş:

Taht için her haltı yiy'cek meşrebin var.. O yüzden sen
Game of Thrones” izle koçum, bense Şevkat Yerimdar
(Muhalif - “D!KKAT”)

        Hayki kitleye öğüt vermiyor olsa da, Barış Manço'dan alıntı bir öğüde yer vermiş:

Sapa, kulba, kapağa itibar etmeyin demişti Barış Manço
(“Endüstri” [Hayki])

        Rapçiler rapi niteleyen ve iki tarzı karşılaştıran sözlere de yer veriyorlar. Ayben bu mesele üzerine inşa ettiği “Bindirim” şarkısında, pop müzik icracılarına / dinleyicilerine rapi tanıtan bir pazarcı dili kullanmış:

Ablam, bak bunlar yeni (yeni)
Bur'da dökülüyo' alın teri (teri)
Uymazsa da alırız geri (geri)
Belli zaten tezgâhın yeri (yeri)
(Ayben - “Bindirim”)

        Rap müziğin alın teriyle icra edilmesi, beş on satırlık sözlerle şarkı yapılmaması ve sanatçıların sözlerini kendi yazmasıyla alakalı. “Belli zaten tezgâhın yeri” denerek; rapçilerin halktan kopuk olmadıklarına gönderme yapılmış denebilir. Şu cümlede de, rapi hızlı olduğu ve çok söz içerdiği için beğenmeyenlere sesleniyor Ayben:

Çok mu bayıyo' bu ritim seni (seni)?
(Ayben - “Bindirim”)

        Ayben ikinci verse'te vatandaşlara seslenmeye başlamış:

Gel vatandaş, gel vatandaş
Müziğin âlâsına bi' yaklaş
Anlattıklarımızı kaldıramaz kimi
Kaldıramayansa anlayamaz (ha)

Kelimeler içeriyo' metafor
anlayan olursa bizi tefe kor
(...)
Yaptığım müzik değil kimine göre
(...)
Ya Hiphop kültürünü bi' sindirin
Ya da bizi müsait bi' yerde indirin
(Ayben - “Bindirim”)

        Burada bir parantez açmak istiyoruz: Ayben burada çok güzel bir mesaj vermiş; ancak kendisi de farkındadır ki “o işler öyle olmuyor”. Kendisi de Aleyna Tilki'yle sahneye çıkmış bir rapçi olarak “müzik endüstrisi”nin tamamen karşısında yer almıyor izlenimi vermekte. Ayben'i tenzih ederek söylersek; bazı rapçiler kitlelere kendilerini kabul ettirebilmek adına zaman zaman pop şarkıcılarıyla düet yapsalar da -ki bazıları gerçekten müzik adına bir kazanım- kitleler popu bırakıp rape sarılmıyorlar. Rap bazılarının sofrasında ana yemek, bazılarının sofrasında çerez oluyor, bazılarıysa eve sokmuyor. Rap; bu müziğe sofrasında ana yemek olarak yer veren azınlığa değil de çerez muamalesi yapan veya evine sokmayan insanlara kendini kabul ettirebilmek adına hareket etmeye başladığı zaman, rapi ana yemek yapanları küstürmeye başlıyor. (Elbette insanların “alın teri”nin karşılığını alabilmeleri için belli bir azınlığa hitap eder durumda kalmamaları gerekir; ama dünyada bu acayip dengesizlik maalesef her alanda var. Şu an rapi dinleyen insanların çoğalması, rapin kendini insanlara “olduğu gibi” kabul ettirebilmesiyle oluşmuş bir durum değil. Tam tersine, rap müziğin konuları ve içeriği de yavanlaştı, vasatlaştı ve trap soundlar, sakıncalı muhabbetler aldı başını gitti. Bu da bazı rapçilerin “endüstri” minibüsünden inmek yerine o minibüste kalabilmek adına raplerinden ödün vermeleri dolayısıyladır. Norm Ender'in “Gerçek rapçilerin ilkeleri olur; ama siz onu sattınız.” demesi bu durumu özetliyor bizce. -Bu arada Norm bu göndermesiyle, rapçilerin şarkı yarışmalarına katılmasını, popçularla düet yapmalarını falan ima ediyor; o konular da bir ölçüde tartışmaya açık.-)

        Rapi tanıtan alıntılara devam edelim:

Hislerine tercüman gazetesi rap, statiğiz
(“Halüsinasyon” [Da Poet])

Jargonuma sokaklar hâkim
ve kullandığım yasaklanan dil
E bundan dolayı mahalle sakinleri
delirsin. Fark eder mi?
(Joker - “Müptela”)

        Sansürün abartılması eleştirilecek bir durum olabilir. (Bu konuya yazımızın ilerisinde de örneklerle değineceğiz.) Ama “sokak dili”nin matah bir şey olduğu da iddia edilmemeli. Şaban'ın “Eşşoğleşşek”in sansürlenmesiyle ağız dolusu küfrün sansürlenmesi aynı şey değildir. Televizyon yapımları belli yanlışlara göz yumup, belli yanlışları da gereğinden fazla engelliyor olabilir; ama bu durum, mesela Hidra'nın ifadesiyle “Küfürlerimiz Hadise'nin namusundan daha temiz” demeye yol açmamalı. Daha büyük yanlışlar, onlara nispeten küçük yanlışları doğruya çevirmez. Yanlış, yanlıştır.

        Alem DM ise rapçiliği bir çeşit felsefi duruş gibi tarif etmekte:

Rapçi zekidir, balıklama dalmaz
Boş kafaları dolu sanıp hedef almaz
Yakalar ve tutar gerçeği, salmaz
(Alem DM - “Beni Bana Sorma”)

        Popla rapi / popçuyla rapçiyi karşılaştıranlar da olmuş:

Bizi dinleyenler sizinkine “Bu ne?” diyo'
(“Fenomen” [Ayben])

Şöhret peşinde bir avuç bulaşkan
kulaç atar karanlığa, müzik benim silahım, anla!
Sen ise sistemin çarkısın be ahmak!
(“Endüstri” [Fuat])

Korkma, rapimin tercümesi değil Mustafa Sandal'lık
Modası geçti kokuşmuş bu popstarların içinde
Kelimelerim kafiyeli ve intizamlık
Hünkârın yaşantısı olmaz şantajlık
(İntizam - “Reyting Canavarı”)

Ben sana mecburum dizelerinden oluşan
bir şarkı değil bu, hisset.
(Norm Ender - “Transparan”)

Sistemin çakma starları varsa Türkçe rap'in de Ender'i var.
(Norm Ender - “Sonumu Görüyorum”)

Bir rapçi bedeldir popçuların tümüne
(“Biz Hep Son Gülen” [Rapozof])

Affetmem; Ayben, Rapangles, Derya, Medusa
gibi hazineler varken dinlemem hiç Rihanna'yı
(Rapuzi - “Ölüye Küfretmem”)

        Sehabe'nin “Pop Öldü” parçasının nakaratı bu karşılaştırmaya yer verilen, oldukça neşeli bir nakarat olmuş:

Pop öldü pop, pop öldü pop, pop öldü pop
Pop öldü pop, pop öldü pop, pop öldü pop
Böyle nakarat mı olur lan?
Olur abi olur, niye olmasın ya?
İki kelime, yapıştır geç! (Pop öldü pop)
Pop öldü, bitti gitti
Oğlum, onların tüm şarkısı böyle la, on kelime
(Pop öldü pop)
(Sehabe - “Pop Öldü”)

        Rap poptan üstün olduğu gibi, rapçilere göre artık yükselişe geçmektedir. Dolayısıyla popun yenilgiyi tatma vakti gelmiştir:

(Seyrek eğim) Çünkü şimdi piyasa bizim, korkun
Yeni bi' tehlikeyiz hepiniz için, sanki Borussia Dortmund
(Hidra - “Türkçe Rap”)

Pop için kıyamet yakın
(Sırat - “İçimdeki Şeytan”)

Şimdi savaş vakti, çünkü yok saydınız hep
Yıllarca yaptık ama yok saygı bize
Tüm dünya “Rap” diyor, bu devir bitecek
Biz yavaş yavaş geldik, sen hızlı hızlı gideceksin
(...)
Ne sözü senin, ne müziği

Yani bitti işin
Sizden sıkıldık ve çektim fişi
Bundan böyle beni dinleyip “Vay be” diy'ce'n
Hande yenemez, artık kaybedecek
(...)
Duyacaksın bu yanda beni
Duyacaksın o yanda beni
(...)
Sizde para bol bebeğim, bizde yürek
Artık kızıyorum bizdeki gizli üne
Büyük şirketler sanki yeniçeriniz
Artık sizi koruyamaz, artık geri çekilin
(Sehabe - “Pop Öldü”)

        Norm Ender ise rapin popa karşı kazanılacak zaferini kitlesel bir başarı olarak görmek yerine, popu devirecek olanın kendisi olduğunu söylemekte:

Popu devir'ce'm, sonra hep beraber delir'ce'z
(Norm Ender - “Benim Stilim”)

        Verilen mesajlar güzel; ancak popun öldüğü iddiasına pek katılamıyoruz. Zira dinlenme oranlarına baktığımızda -velev ki bir kere dinlenip geçiliyor olsun- pop hâlâ rapin çok ilerisinde. Popta artık single anlayışı hâkim; dolayısıyla her şarkı klibiyle geliyor ve izlenmeler alıp başını gidiyor. Ceza'nın klip çekmediği bir şarkısının dinlenme oranına bakarsak bir milyona bile ulaşmadığını görürüz. Ayrıca rapçilerin popçularla düet yapmalarını, kendilerini kitlelere tanıtmak için şarkı yarışmalarına katılmalarını, piyasada rağbet gören rapin oldschool anlayıştan uzak; battle, protest ve melankolik anlayışları terk etmiş bir rap olduğunu da göz önünde bulundurursak; sadece dinlenmeler arttı diye rapin popun önüne geçtiği sonucunu çıkaramayız. Öne geçen bir şey varsa da bu “poplaşmış rap”tir; direkt rap değildir. Rap, kendinden ödün vermeden popu yenerse rapin zaferinden bahsedilebilir; aksi takdirde pop -veya en azından popüler kültür- halk nezdinde rağbet görmeye devam ediyor demektir.


        2- Türkçe Rap'te Medya Eleştirisi


        “Medya” kavramı, görsel olarak televizyonu ve yazılı / basılı olarak da gazete ve dergileri karşılar. Bir de son yüzyılda “sosyal medya” kavramı türedi ki o da çeşitli paylaşım ve iletişim sitelerini karşılamakta. Türkçe rap'te medya eleştirisi yapan pek çok şarkı bulmak mümkün; bu şarkıların birçoğunda da hem pop dünyası hem televizyon dünyası eleştirilmekte.

        Televizyonu konu eden en eski Türkçe rap şarkılarından biri -belki de ilki- Cartel'in “Televizyon” parçasıdır. Nakaratında “Televizyon, ölü bir vizyon” sözü geçen şarkıda genellikle programlar ve reklamlar eleştirilmiş, sürekli televizyon seyretmenin insanları hayattan soyutladığı belirtilmişti. Cartel meseleyi daha çok insanların vakitlerinin çalınması, reklamlarla isteklerin yönlendirilmesi açısından ele almış ve kitleye nasihat eder bir dille konuşmuştu. İlerleyen yıllarda üretilen rap şarkılarında eleştirinin dozunun arttığını, konunun farklı şarkılarda farklı ağırlık merkezleriyle ele alındığını ve farklı farklı tavırlar sergilendiğini görüyoruz. Bu sebeple, önce “Televizyon” şarkısını tek başına ele alacak, diğer şarkıları ortak noktalar bağlamında karışık olarak irdeleyeceğiz.

        Cartel'in “Televizyon” parçasını televizyona / televizyon dünyasına atılan bir diss olarak nitelendirebiliriz. Şarkının nakaratındaki “Televizyon, ölü bir vizyon” ibaresi çok yerinde olmuş. Şarkıda genellikle programlar ve reklamlar eleştirilmiş; insanların televizyon bağımlılığından kurtulmaları gerektiği hatırlatılmış.

        Televizyon yayınlarının “görsel medya” olması dolayısıyla şarkıda “resim”e bir iki kere vurgu yapıldığını görüyoruz. Adı üstünde “resim”, gerçek hayattaki görüntünün bir taklididir; bir manzarayı canlı canlı seyretmekle resmine bakmak aynı şey değildir:

Beynini çalıştırmaya hiç gerek yok
Resimler bol, çünkü program çok

        Şarkıda, haberlerin iç sıkıntısı yarattığına da işaret edilmiş:

Haberler... Kim bunu izler?
Ner'de kadın, şiddet, bunu gece gönder

        İkinci verse'te genellikle reklamlar söz konusu edilmiş:

Film bitti, şimdi reklamlar var
Kötü malları sana iyi diye satarlar
Yalana inanma, her şey doğru sanma
Televizyona baka baka kalma sakın ha
(...)
Resimler sana istek yaratır
(...)
Kendini kaptırma yalanlara
Onların tek bir hedefi çok para

        Üçüncü verse'te öğütler yoğunlukta:

Pasif olma, “Ne yapayım” diye bana sorma
(...)
Çünkü çoğu şeylere kabiliyetlisin
Zamanını ona harca, göreceksin
Lisan, müzik, spor ne olursa olsun
Benden sana şans bol olsun
Televizyon sana fikir verecek diye bekleme
Sadece bir reklam arasından seçme
Bunların hepsini geç ha'di geç

        Televizyonun insanları aptallaştırdığı fikrinden hareket eden parça, “Program değil kendi yaşamını seç” şeklinde sloganımsı bir öğüt de vermekte. Savunduğu fikirler açısından oldukça güzel bir parça.

        Cartel'den sonra yavaş yavaş yükselişe geçen isimlerden biri olan Sagopa Kajmer; “S.K.T.R.N.G.D.N.” parçasında Cartel'e respect atmış. Ancak, onlar gibi nasihat eder bir dil kullanmak yerine, kitleyi de acımasızca eleştirmiş:

Tele-televizyon, ölü bir vizyon demişti dostum Erci-E, harbiden de öyle
Tele köle, köle olan herkesin canı cehenneme
(Sagopa Kajmer - S.K.T.R.N.G.D.N”)

        Haberler; insanların “ülkede ve dünyada neler olup bittiği”ni öğrenmeleri için gereklidir; ancak haber programlarının ağırlık merkezini siyasetin oluşturması da insanların kaygılarını kısır bir daire içine hapsetmektedir. Televizyonda dönen felâket haberleri de ne yazık ki insanların bilinçlenmesi yerine sadece “haberlerinin olması”nı sağlamaktadır. Her gün türlü olumsuzlukları haber alan insanlar da geleceğe umutla bakamamaktadır:

Her sabah ben aç karna ana haberde kan yedim
(Saian - “Medyadrama”)

        Haberler gibi, bir dönem popüler olan Gerçek Kesit, Parmak İzi gibi diziler de insanları ruhsal olarak olumsuz etkilemektedir. Haber başlığı altında verilmeseler de “gerçekleşmiş olaylar”ı konu alan kurgular oldukları için, bunları izlemek de dünyanın kötü gidişatını insanlara tekrar tekrar hatırlatmakta. Saian'ın şu satırları bize bu programları anımsattı:

Gizli dosyalarda yandı ömrüm
(Saian - “Medyadrama”)

        Haberlerde bazen asıl yer verilmesi gerekenlere değil de magazinel mevzulara yer verilmesi ve ara ara “sahte gündem”ler yaratılması da söz konusu:

Ana haber bülteninde Petek Dinçöz artı Gülben Ergen bir de yanına Hülya Avşar çakın
(...)
Altı tane gensoru örtbas oldu gördüm
Çünkü Hülya abla ilk haberde gündem oldu
(Saian - “Medyadrama”)

Askerim ölür her gün, gören olmadı, milletin işi amatör finfon
diyeli kaç sene geçti, değişmedi, insanlara anlatmak zor
(Fecr-i Ati - “Medyavşak”)

Gündem her gün değişir bak yalancı kuytu haberlerle
Siz bunlarla sıkılın, kukla gibi oynatırlar iplerle
(Darbzen Laterna - "Simsiyah Bir Gelecek")

Lümpen liberali seçmişler gibi
Gündem saçmalık ayarında
(Muhalif - “Legal Uyuşturucu”)

Gündem değil, yalan
Yeni mutasyon bu
(“Halüsinasyon” [Da Poet])

        Bu sahte gündemler zaman zaman birtakım siyasi emellere de hizmet edebilmekte. Dipnot da bu hususa vurgu yapmış:

(...) Medyada kuru gündem!
(...)
Sisteme direnen, Ata'sına inanan bi' genç ölür, medya da saklar
Buna basın da dâhil, kanalların tek derdi magazin ve de para!
(...)
Yağmur yağsın, gündemi değiştirir bütün alçaklar
(Dipnot - “Kalleş Medya”)

        Medyaya siyasi yönden bir diğer eleştiri de Mahzen'den gelmiş:

Nedense siyasileri paklıyor medya
Her şeyi gösterip de adaleti saklıyor medya
Atamdan bahsetmiyo', her konuda atlıyor medya
Kurtuluş şehitlerinin kemikleri sızlıyor medya!
(Mahzen - “Tantana”)

        Televizyonda yer verilmesi gerekenlere yer verilmemesi haberlerle sınırlı bir durum değil elbette. Bu konudaki serzenişler de Şanışer ve Yeis Sensura'dan geliyor:

TV izlemiyorum; duyduklarımı kaldırmıyor kafam
(...)
Neden televizyonda bilim yok da ya aşk oluyor ya maç?
(Şanışer - “Artık Anlamıyorum”)

Dönüyor bak değirmen, bizi hep zehirler
Uzaklaştık bilimden, izle filmler
Onlar için değil dert ve de kiralanmış beyinler
Ayıp olmasın diye bir de bip bip bip bip biplipler
(Yeis Sensura - “Aptal Kutusu”)

        Televizyonda yer almaması gerekenler demişken; bu bakımdan en dikkat çekici programlar tabii ki magazin programlarıdır. Ünlülerin özel hayatları; gittikleri mekânlar, giydikleri kıyafetler, kiloları, makyajları vs. uzun uzadıya konu ediliyor bu programlarda. Rapçilerin bu konuda da eleştirileri var tabii ki:

Kim demiş, kime demiş, ne demiş o?
(“Fenomen” [Ayben])

Sen ve g**üne takılı sevgilin mi oldu derdim
İzleyenler ondan beter, çiğ süt emmiş hepsi
Reklam arası sinema, magazinde drama
Babası yıllar önce çekti gitti, bana ne
Tek problemim de senin selülitindi
(Saian - “Medyadrama”)

Kim kiminle kaçamak yaptı
Sevgilisinin yatağını gülle donattı
Gitgide millet geyiğe alıştı
(...)
Gayrimeşru medeniyette
Sponsor arayanlar var aşkına
Çalışmaktan nasır tutmuş ellere
Estetik yapılır mı acaba, ha?
(Norm Ender - “Transparan”)

Hayatınız reklam olmuş, kim kiminle buluşmuş
Tek derdiniz uçkur mu, kim kiminle vur**muş?
(Rapozof - “Türkçe Karakter”)

Magazine bak, kafa gıcır
Sosyete barda, orada burada keyif o biçim
56 ekranda abuk sabuk insanların
subuk abuk sözlerinin peşinde tur atan kameraman
Çek çek orasını burasını
(...)
Kızlar kızlar gelem mi (yo!)
Oranı da buranı da çekem mi? (yo!)
Yozlaşmış âlemin yaptıkları, giydikleri,
markaları, sosyetenin dedikoduları ırgalamaz
onu bunu, kimin eli kimin cebinde yalanları
(Ceza & Sagopa Kajmer - "Televole" [Sagopa Kajmer])

        Rapçiler magazin programlarını eleştirmek dışında, magazin programlarına malzeme olan davranışları da eleştirmişler:

Bahsedemem koca kalçandan
Düşerim ama o kadar alçalmam
(...)
Şampiyon belli ama yarışırlar
Dökülsün kirli çamaşırlar
Onlara her şey yakışır zaten
Sponsor ol, sana yapışırlar
(...)
Küserler, sonra barışırlar

Magazin, geceler, pap-pa-raz-zi
Medya masumsa kalpazan kim?
Adım Joker, ben şaklaban değilim,
Varoşlar 0 - Şarlatan 1
(Joker - “Müptela”)

Sosyete hırlar, kampanya budur
Türkiye'de seviş, Amerika'da doğur
Boş koy gitsin adsız kovboy
Filmi de bitsin başta playboy
Kamera da çeksin, şöhreti yaşar
(Norm Ender - “Playboy”)

Dr. Fuchs “Çekme Kardeşim” isimli şarkısını baştan sona magazin mevzusuna ayırmış:

Çekme kardeşim çekmesene,
çekme kardeşim çekmesene,
çekme kardeşim çekmesene,
Çekmeyin artık yeter tamam.

Bu hafta kim kiminle bak bak,
Sinirler yakalanan anda kat kat,
Frikiği verdin, hadi rahat yat,
Gazetede çıkamayanlar yaşlanacak.

Kimisi çok sinirli, yumruklar,
Kimisi de meraklıdır, yumurtlar,
Marifeti ise sen merak etme,
Eşini kimle aldattın, ha'di söyle.

Bu hafta hamile kalacakmış,
Yeni sevgililer yapacakmış,
Gözünü dört aç, kamera çakmasın
Yoksa ekranda hepimize madarasın.

(...)

Şok şok şok, aman aman
Yakalanınca “Biz arkadaşız”, tamam
İkisi ayrı arabaya binip kaçsın,
Telefonlar elde akşam bizim evde.

Kimse görmeden hadi başla
Her hafta yeni iki adet aşla,
Reytingler tavana vurdu abla,
Haftaya kime laf ataca'm ben acaba.

Yeni bir albüm yapacakmış,
Prodüktörlerine laf atacakmış,
Dünya tersine dönse vazgeçmez
Kamera yoksa konsere bile gelmez.
(Dr. Fuchs - “Çekme Kardeşim”)

        Gerek haberlerde, gerek magazin programlarında insanların acıları üzerinden yüksek rating yakalama gayretleri de olmuyor değildi. Dizilerde ve şarkılarda da acıklı durumların anlatımı ticari kazanca vesile olmakta. “Ajitasyon” denilen bu durum da tepki çekmekte:

Sen bi' asker anası olmadın medya şoparı
Hepiniz ajitasyon ve hepiniz manda katarı
(Saian - “Medyadrama”)

Bilmeyerek yozlaşan bir toplumuz paparazzi izleyerek
Haber bülteninde beş dakika yas
Ve sonra dizilerde dramı 1000 dakika kas
Bu ne biçim bi' tarz?
Aynı hamam aynı tas, yıllarca pas tutan millete has
(İntizam - “Reyting Canavarı”)

        Televizyonda en çok izlenen yapımların başında diziler gelmektedir. Çoğunlukla birbirine benzer ve basit konular üzerine inşa edilmeleri, karakterizasyonların hemen hemen temelsiz oluşu ve rating kaygısıyla eklenen şiddet veya cinsellik sahneleri içermeleri dizilerin olumsuz özellikleri arasındadır. Sözü tekrar rapçilere verelim:

Üç saatlik dizilerle hayat geçti
(Patron & 2Blaze - “Neden Böyle?” [Patron])

Bir sıra diziler, beyninin ebesini beller
Gençliğin beynini yerler
(Ceza - “Yok Geri Dönmek”)

Diziler en yalancı dünyadır, ört üstüne yanlı gazete
(Allame & Hayki - “Manifesto” [Allame])

        Belli dizilere de göndermeler yapılmış:

Gerçeklerden uzaklaştırdı bu komplo kurguları
Seks-i memnu yaşantısı, eski roman yalanları
Belki bir an inandılar, bir anlık gafletin kurbanları
Akıllı bir yaşam sürmeyen tüm yılanları
(Ceza - “Bir Minik Mikrofon”)

Zapla kanalı çünkü şimdi başlar Fatmagül'ün suçu
(“Manifesto” [Hayki])

        Dizilerdeki karakterlerin izleyiciler için olumsuz örnek oluşturması da söz konusu:

Sahte can Polat'lar eline tespih, oldu mafya
(Saian - “Medyadrama”)

Rol model dayakçı baba mı, sindirilmiş anne mi??
Kurtlar Vadisi'nde beline silâh takan serseri mi?
Gençlik dizilerinde paraya tamâh eden zilli mi??
İş yapmadan “iş adamı” olan bebek yüzlü züppeler mi??
(Muhalif - “Hayat Okulu”)

        Ceza haklı olarak sormuş:

Televizyon, dizi karakterleri mi adam edecek bizleri?
(Ceza - “Rapstar”)

        Eleştirilen televizyon yapımları arasında yarışmalar da var. Eleştirilen yarışma programları genellikle Türkiye ayağını Acun'un koordine ettiği yarışmalar. Bunların dışında, dolaylı olarak Çarkıfelek ve Akademi Türkiye'ye de eleştiri getirilmiş. Çarkıfelek eleştirisi, katılan bir yarışmacıya yapılan göndermeyle Contra'dan geliyor:

Bayram et, ayran lazım sana didaydidaylarsın
Hem ayran iyidir, içince oluyor Contra da Ray Ray Kasım
Bay bay geçmiş bay bay yarın, sayfa kapansın
sonraki parçam Ray Malifalitiko, (...)
(Contra - “Uçuş”)

        Norm Ender Akademi Türkiye'ye katılmış, kendisinden rap dışındaki tarzlarda da şarkı söylemesi istendiği için yarışmadan çekilmişti. Bu sebeple şöyle bir göndermede bulunuyor:

Pop söyle, tarz belirlemek yasak
Hepinize benden bir orta parmak
(Norm Ender - “Transparan”)

        Darbzen Laterna da Popstar'a laf dokundurmuş:

Popstar'da kim kimi becermiş, ahlâk katilleri
(Darbzen Laterna - "Simsiyah Bir Gelecek")

        Sonraki yıllarda rapçiler için Rapstar yarışması yapıldıysa da başarısız bir girişim olmuştu. Yetenek Sizsiniz Türkiye ve O Ses Türkiye'de rapçiler kendilerini gösterebiliyor olsa da Yetenek Sizsiniz'de arabesk rapçilerin üst turlara çıkarılıp, Sirhot gibi bir ismin ilk turda elenmesi büyük ayıptı. O Ses Türkiye'de de daha çok hareketli rap şarkılarına rağbet olduğu söylenebilir. Ceza da bu konuda bir eleştiride bulunuyor:

Bakın jüriye, müzik kimlere emanet?
Rapi bekliyo'sun ama o getiriyo' kamet
(“Fenomen” [Ceza])

        Saian Benimle Dans Eder Misin hakkında şöyle demiş:

Ben'le Dans Eder Misin'de gay bi' çifti gördüm
(Saian - “Medyadrama”)

        Server Uraz da Var Mısın Yok Musun'u eleştirirken başka bir mevzuyu çağrıştıracak bir alay yapmış:

Kutun büyük mü, küçükse açsana
Biraz göster, küsüp de kaçmadan
Yarışmadansa izlerim DVD
Kumarın yeri casino, TV değil
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)

        Yetenek Sizsiniz de eleştiri almış:

Ülkemde yetenek oldu artık jilet yutmak koçum
Sen asgari ücretle geçin, git alkışla koşup
Dokuz milyon dolar maaş alırken Show TV'den Acun
(“Manifesto” [Hayki])

        Yetenek Sizsiniz'in üçüncü sezonunda Max isimli köpek birinci seçilmişti. Bu konuda Contra şöyle demiş:

Köpeğe “Halktan yetenekli” diyen mi suçlu yoksa halk mı?
Neyse, lanet olsun
(Contra - “Ters Yön”)

        Survivor yarışmasında “Gönüllüler” takımında yer alan bazı ünlüler olmuştu. Contra bu hususa da değiniyor:

Sen ayrıl da gel gönüllü ünlücüğüm, eğlendir bizi
Ha'di yavrum koş
(Contra - “Ters Yön”)

        Hidra da yarışma ismi vermeden direkt yapımcıyı hedef almış; ama söyledikleri çok ağır:

Acun yine mi sazan avında, yarışmaların ödülü ne?
Bir gram üzülmemiştim Defne Joy'un ölümüne
Sebebi belli neyse tamam, aşmıyo'm bu daireyi
(Hidra - “Neden mi İllegal 3”)

        İntizam da hem yapımları hem de kitlenin davranışını eleştirmekte:

Dış mihraklar Türk kuyusu kazarken
Biz Acun'un formatlarıyla oyalandık
(İntizam - “Reyting Canavarı”)

        Olacak O Kadar'ın siyasi göndermelere ağırlık veren çizgisinden ayrı bir çizgide yürüyen komedi programları da Muhalif'ten geçer not alamamış:

Güldürmez apolitik mizahınız
Üstünden iyi para kaldırsanız da
(Muhalif - “Legal Uyuşturucu”)

        Kadın programları da yemek, diyet, sağlık, astroloji vb. konularda her gün benzer içeriklerin hazırlanıp sunulduğu yapımlardır. Norm Ender de sürekli konu edilen diyetler konusunda şöyle demiş:

Zayıflamak için ödemeyin servet
Yeni formül emekli diyeti
(Norm Ender - “Transparan”)

        Bir dönem birçok kanalda faaliyet gösteren evlilik programları da rapçilerin eleştirdiği yapımlar arasında. Server meseleye alaycı bir üslupla değinmiş:

Yeni moda evlilik, prime-time çöpçatan
(...)
İsteği “Evi arabası felan olsa”
(...)
Yaşı yetmiş, bekliyor izdivaç
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)

        Contra ise bu konuda sert bir dil kullanmış:

Şimdi TV'de gelin ve damat satılıyor her an
Esef duyuyor gözler, artık “Reva mı?” der
Yanıltıyor hep aynı teraneler
(Contra - “Ters Yön”)

        Kliplerdeki müstehcenlikle ilgili eleştirilere yukarıda değinmiştik. Müstehcenlik tabii ki kliplerle sınırlı kalmıyor. Diziler ve çeşitli programlar da müstehcen içeriğe sahip olabiliyor. Bu konuda söylenenler:

Medya ölen çocuğa değil, çıplak gezen stara bakar
(Hidra - “Neden mi İllegal 3”)

TV fuhuşun farklı rengi
(Ayben - “Başkan”)

        Reklamlar da bazı mahrem konuları oldukça rahat işleyebilmekte. Norm da bu durumla alay etmiş:

Kadınlara çözüm artık çift kanatlı
Menopoz teyze de istiyor uçmak
(Norm Ender - “Transparan”)

        Contra da gerek dizilerde, gerek kliplerde hemen her gün müstehcenliğe rastlandığı için şöyle bir yorum yapmış:

Sanırsın ki insanımın aklında daha fazla ***iş var k******den
eğer hep izlersen o aptal kutusunu
(Contra - “Ters Yön”)

        Hakikaten, belli bir kızı veya erkeği elde etmekten başka gayesi yokmuş gibi davranan gençler, “aptal âşık” modelleri, beklediği ilgiyi görmeyince eşini aldatan karı-kocalar, gelinini / damadını beğenmeyip çocuğuna başka bir eş beğendirmeye çalışan kaynanalar vs. hemen her dizide ikişer üçer adet var. Bütün bunlar düşünülürse Contra'ya -biraz abartılı ifade etmiş olsa da- hak vermemek mümkün değil.

        Müstehcenliğin oyunculuğun icaplarından gibi gösterilmesine de Alem şöyle bir karşılık veriyor:

Sanat için soyunan diye bir şey yok, para için soyunan var
(Alem DM - “Sonu Vardır”)

        Televizyondaki yapımlar haricinde, bu yapımları denetlemekle görevli kurul da eleştiriye maruz kalmış:

Reyting canavarı can alır
RTÜK saltanata eder her gün biat
(İntizam - “Reyting Canavarı”)

Çoğu çocukta cinsel kimlik sapıtacak, kültür küfre döndü
Önlem alalım derken bir bakarsın pedagojik bir ders verir RTÜK
(Saian - “Medyadrama”)

        “Önlem” ve “pedagojik ders” ibareleri bize “akıllı işaretler”i anımsattı. 2000'li yılların ortalarına kadar programlarda herhangi bir uyarıcı işaret yoktu. 2006 yılında yaşla ilgili “genel izleyici”, 7+, 13+, 18+; içerikle ilgili de “şiddet / korku”, “olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar”, “cinsel içerik” uyarıları çıkarıldı. Bu işaretlerin biraz yetersiz kaldığı ve olması gerektiği şekilde kullanılmadığı da birçoklarının malumudur. Pedagog değiliz ama 7, 13 ve 18 birbirine çok uzak yaşlar. Aralarda 10 ve 16 da olabilirdi ki zaten sinemalarda 7A, 13A, 15A ve 15+ işaretleri de bulunmakta. Televizyona dönersek; bir yapım, 13+ veya 18+ olması durumunda saat 22.00'den önce yayına konulamamakta. Bu sebeple çoğu dizinin 20.00'de gösterilebilmesi için, konan en büyük yaş sınırı 7+ olmakta. Bu da aslında 8-9 yaşındaki bir çocuk için uygun olmayan dizilerin uygunmuş gibi 7+ olarak sunulması demek. (Örneğin Aşk-ı Memnu dizisinin “genel izleyici” işaretiyle verildiğini gördük biz! İnsanın “Düzgün yapmıyorsanız bari hiç yapmayın.” diyesi geliyor.) Zaten ailelerin bilinçlenmesi, böyle işaretlere gerek bırakmayacak bir ortam yaratılması için şarttır; ama nerede o günler. Ayrıca dizilerdeki durum böyleyken, mesela “lan”ın, “eşşoğleşşek”in vs. sansürlenmesi durumu da var. Burada bu kadar hassas (hem de gereksiz derecede hassas) olup öte yandan Aşk-ı Memnu gibi dizilerin “genel izleyici” işaretiyle gösterilmesi de abesle iştigaldir yani. Bu çarpık sansür anlayışı da rapçilerin tepkisini çekmekte:

RTÜK denen kurul bütün kalçalarda don arıyo'
Ve albümünde küfür varsa bakanlıktan onay yok
Memlekette küfreden yok hiç zaten (!)
(Hidra - “Neden mi İllegal”)

Sansür salgına döndü RTÜK'te
“Karartma geceleri” başlıyo', bekle!!
Şaban'ın “eşşoğleşşek”i
Adile Naşit'in hamamda göbek atması
Masal anlatması bile kimisine battı
(Muhalif - “Mühür”)

        Contra da bu konuda televizyon dünyasının ağzından şöyle diyor:

Hayatını ***erim, küfür etmem
(Contra - “Ters Yön”)

        Televizyon kanallarının bir çeşit “kitle kontrolü” stratejisiyle hareket ettiği de bilinmektedir. Bu “kitle kontrolü”, insanların tercihlerini bir şekilde vasat olan şeylere yönlendirmek ve onlara bu vasatı sunmak şeklinde olduğu gibi, insanların ahlaki açıdan yozlaşmalarına zemin hazırlamak şeklinde de algılanmaktadır. Her iki şekildeki “kitle kontrolü” meselesine de şarkılarda değinilmiş:

Lüksü sana özendiren tanınmış kişilerce
Her gün daha çok istek yükleniyor bütün beynine
Senin başaramadığını başaranların fotoğrafları
Sosyal medya, popülerlik başarı oranları
(...)
Hayal iyi ama artık orada da reklamlar var
(“Neden Böyle?” [Patron])

Kuklaların ustaları çalıştıkça çalıştı
Çalıştıkça çalıştı, çalıştıkça çalıştı
İplerini kopartamayan alıştıkça alıştı
Alıştıkça şaşırdı, şaşırdıkça karıştı
(Ceza - “Bir Minik Mikrofon”)

Nedir bu insanoğlunun bitmeyen derdi
Her gün arzularına bir artı daha ekledi
Kan, şehvet, para her gün TV'de reklam
Damarına enjekte toplumsal hezeyan
(Mirac - “Toplumsal Hezeyan”)

        Çağrı Sinci ve İndigo'nun düeti olan “MK Ultra” parçası ise hemen hemen bu mesele üzerine bina edilmiş. İndigo'nun verse'ünden:

TV sana gelip vermez ot yada hap
Uyuşturmak için başvur'caktır başka kolpalara. (Metotlar var)
Yıllardır uygulanan birikerek
Ve pis adamlar bunu kurgulayan (İnan bana.)

        Nakarattan:

Dikkat et, bilincin kelepçede
Yoğun bi' hipnoz hâli vardı çevrende
Ve sen de girdin eksene
(“MK Ultra” [Çağrı Sinci])

        Çağrı Sinci'nin verse'ünden:

İnce gör, evinin ortasında savaş teknolojisi var,
Bakarken o hükmeder, kaş çatıp verir karar.
Bi' düşünsene her akşam izlediğin “haberler”,
Spikerler ses tonuyla “İnan'caksın” derler.
Başka alternatif yok gibi tane tane konuşarak;
Saçma gibi gelecek ama inandın ya, sonuca bak.
(...)
Reklamlarla büyüdük hepimiz,
Düşündün mü hiç neden bu kadar çok reklam var televizyonda?
Mal satacak sistem.
Yıldız yarat'cak izlemekten hoşlandığın.

        Misal “Muhammed Ali” şarkısında, bazı filmlerin propaganda aracı olarak kullanıldığına ve öz kültüre yabancılaşma konusuna dikkat çekmiş:

Benim çocukluk kahramanımdı Cüneyt Arkın
Çünkü gerçek bir kahramandı, Rambo'dan farkı
Hollywood, sen boşa çekmedin Rocky'yi
Çünkü unutturmak istedin bize Muhammed Ali'yi
(Misal - "Muhammed Ali")

        Misal önemli bir noktaya değinmiş; ancak Türkiye'de de film ve dizi sektörü kâr amacıyla iş yapmakta. Bir zamanlar millî duyguları işleyen tarihsel romanlar ve filmler, Tarkan ve Karaoğlan gibi çizgi romanlar revaçtaydı. Günümüzde ise ikili ilişkileri işleyen televizyon dizileri; komedi filmleri, güldürü ve yarışma programları revaçta. Türk dizilerinin de propaganda aracı olarak kullanılabildiği de görülmekte (Örneğin “Payitaht Abdülhamid” ve “Diriliş Ertuğrul” dizileri.). “Öz kültür”ün ne olduğu konusu da kişiden kişiye değişebilir. Örneğin “Niloya” karakteri, bu çizgi dizide yansıtılanlara benzer bir ekolojik ve sosyal çevrede yetişmeyen çocuklar için bir ölçüde “yabancı”dır. Çizgi dizinin bu yabancılaşmayı kırma amacı taşıdığı da düşünülebilir; ancak mesela dedenin takkeli ve ninenin kapalı olması çocukları geleneklere tekrar ılımlı bakar hâle getirmek için düşünülmüşse de bunun pek nitelikli bir girişim olduğu söylenemez. Öte yandan, doğayla iç içe ve neredeyse hiçbir ekonomik kaygı taşımadan yaşayan bu tip bir aile ve sosyal ilişkileri bu denli samimi olan çocuklar Türkiye'de kaç tanedir o da tartışılır. Çocukları -bir açıdan- “toplumun gerçekleri”yle tekrardan yüzleştirmek amaçlanırken, diğer taraftan bir çeşit masal diyarı yaratmak da pek doğru değil bize kalırsa.

        Şarkılarda gazeteler de eleştiri konusu olmuş:

Var mı cesaret? Hey basın basın
Bende esaret yok, yazın yazın.
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)

Medya sirk çadırı, her kanal her gazetede en az birkaç şarlatan da var.
(Muhalif - ""Deli Dumrul")

Birçok kanal taraflı, yazdı gazeteler yalan
(Ceza - “Yerli Plaka”)

Eğer ki sen de yazan her yalan habere kanarsan
Kaybolursun, gerçekleri de yanlış yerde ararsın
(Ceza - “Dünden Ne Kaldı?”)

        Rapçilerin kitleye yönelik eleştiriler de yaptığını söylemiştik. Pop kitlesi dışında, televizyon izleyicilerine de eleştiriler var:

Nefes alman sakıncalı, buralar hiç akıl kârı değil
Otur g*t üstünde kumandayla manken kovala
(Allame - “Magazin Forever”)

Fener'in, Cimbom'un vergi borcunu affeder devlet
Bu para kimin? Otur evinde ve maç seyret!
(Sırat - “Bu İşler”)

Oh yeah, şimdi sözüm size millet, kaldır kafayı ha'di
Sen her gece TV başında, magazin haberleri
Popstar'da kim kimi becermiş, ahlâk katilleri
Vatandaş uyudu, rüyalarda aradı kendi benliğini

Gündem her gün değişir bak yalancı kuytu haberlerle
Siz bunlarla sıkılın, kukla gibi oynatırlar iplerle
Kafanı baştan alan şey nedir aptal hergele?
(Darbzen Laterna - Simsiyah Bir Gelecek)

Ama bu kadar yeter, müzik dursun
Uyu da vücudun huzur bulsun
(Contra - “Ters Yön”)

Atomu parçalıyor fizik, sen izliyo'n dizi
(Da Poet - “Taş Kâğıt Makas”)

        İki örnek arasında bayağı bir uçurum var. Hani “Atomu parçalıyor fizik / Sen dinliyo'n rap müzik” de denebilir yani. Herkesin yetenekleri farklı farklıdır; dolayısıyla herkesin fizikçi olmasına veya fizikteki ilerlemeleri gün gün takip etmesine gerek yok. Ama oturup her gün farklı bir diziyi takip etmek de vakit kaybı olabiliyor; özellikle gençler için.

        Joker de sürekli kalitesiz pop şarkıları dinleyerek bunları diline dolamak, ünlülerin hayatını ve sosyal medya paylaşımlarını takip etmek, kıyafet seçiminde onları örnek almak vs. açılarından kendilerini bir tür gidişata kaptırmış olanlara şöyle diyor:

Sen de bu dünyanın bi' müptelası, müptelası, müptelası (x2)
Sen de bu dünyanın oluyo'sun müptelası müptelası müptelası (x2)
(Joker - “Müptela”)

        Kitle, sosyal medya kullanımıyla ilgili olarak da eleştiriye konu olmuş. Bu eleştirilerin ortak noktası; ülkedeki ve dünyadaki kötü gidişatın sosyal medya paylaşımlarıyla değiştirilemeyeceği gerçeği:

Bırak lan, olmaz klavyenden öylece başkaldırı
(...)
Sosyal paylaşımdan kalkabilse başın görücen
(“Halüsinasyon” [Saian])

Facebook'ta “Savaşa Hayır” grubuna üyelikle olmaz
(Şanışer - “Artık Anlamıyorum”)

Yürü koçum Twitter'dan dünyayı kurtar!
Bi' hashtag'e bakar bütün iş ya ne var bunda?
Tepkini göster klavyen ve mouse'unla!
Mutsuz isen durdur anı medya player pause'unla!
Herkes deliye, ben akıllıya hasretim
Pek de hoş etkisi yok üstümüzde internetin!
Benim dert ortağım kalemim, seninki mouse pad'in
Terörü Facebook'ta paylaşım yaparak yok edin!
Dünyaya Sözcü gazetesinin gözünden bakan bi' genç kadar kör
Yeniden verdin error!
(...)
Türk genci klavyede adeta bi' terminatör!
(Sırat - “Bu İşler”)

        Kitleye nasihat edenler de var yine:

Bir pencerenden ayrıl ekrandan, hayat güzel ve
Çık sokakta çocuklar açlıktan ölüyor, ver kararını
(...)
İç neşelen, hiçbir şeyden haberin olmasın”
demek aptalca, sakın kulaktan dolma, git araştır, eşele
(“Manifesto” [Allame])

Sır değil olanlar, oku bulabileceğin her şeyi
Bırakmaksa amacın çocuğuna senin ülkeni tertemiz
(“MK Ultra” - Nakarat [İndigo])

Kurtul sen de, artık özgür ol çocuk ve televizyonunu kapat.
(“MK Ultra” [Çağrı Sinci])

* * *

        Türkçe rap ilk yükselişe geçtiği yıllardan beri pop müziğin ve birtakım televizyon yapımlarının karşısında durmuş. Popun ve medyanın eleştiri süzgecinden geçirildiği şarkılar giderek çeşitli noktalar üzerine yoğunlaşmaya başlamış. Önceleri Cartel'in “Televizyon”, Sagopa Kajmer'in “S.K.T.R.N.G.D.N” gibi şarkılarında mesele daha genel hatlarıyla işlenirken, daha sonraları yapılan şarkılarda konunun farklı ağırlık merkezleriyle işlendiğini görmekteyiz. Meseleyi daha çok şöhret kavramı üzerinden irdeleyen “Rapstar”, popu daha çok endüstriyel açıdan ele alan “Endüstri”, rapin popa karşı zaferini işleyen “Pop Öldü”, televizyon dünyasını daha çok kitle kontrolü bakımından irdeleyen “MK Ultra”, kitlelerin davranışlarına daha çok eleştiri getiren “Bu İşler” ve “D!KKAT” gibi şarkılar buna örnek.

        Konular haricinde, şarkılarda takınılan tavırlar da çeşitli. Norm Ender, Dumanyak ve Pit10 örneklerinde olduğu gibi meselelere mizahi açıdan yaklaşılan, Sagopa ve Hidra örneklerinde olduğu gibi sert ve acımasız bir dil kullanılan; Allame, Hayki ve Contra örneklerinde olduğu gibi oldukça kaba tabirler kullanılan, İntizam ve Da Poet örneklerinde olduğu gibi kaba dil kullanmadan meseleyi irdeleyen, Mahzen ve Dipnot örneklerinde olduğu gibi meseleye daha çok siyasi açıdan yaklaşan... parçalar var. Bazılarının eleştirilecek tarafları olsa da meseleyi bu kadar farklı açılardan irdelemiş olmaları, yeri geldiğinde isim vermeleri -hep de aynı isimler- yeri geldiğinde kitleye de öğütlerde bulunmaları gibi özellikleriyle önemli bir bütün oluşturmaktalar. Elbette atladığımız, henüz dinlememiş olduğumuz için veya dinlesek de hatırımıza gelmediği için eklemediğimiz şarkılar da vardır; ancak meseleleri irdelemek açısından yeterince şarkıdan bahsettiğimizi düşünüyoruz.

________

Sonnot:

1 Ersan ÇİFTÇİ, “Popüler Kültür, Popüler Müzik ve Müzik Eğitimi”, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 2, 2010, s. 149-161.


NOT: Türkçe Rap Dergi isimli blog dergisinin 2. sayısından ilavelerle aktarılmıştır. İlave edilen şarkılar:

Ceza & Sagopa Kajmer - "Televole"
Darbzen Laterna - "Simsiyah Bir Gelecek"
Dr. Fuchs - "Çekme Kardeşim"
Muhalif - "Deli Dumrul"
Rapozof - "Biz Hep Son Gülen" (feat. Medusa), "Türkçe Karakter"
Revios - "Müzikal Analiz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder