UYARI: Küfürlü alıntılar içerir.
Türkçe rap, “ezelî
düşman”ı diyebileceğimiz popu yeri geldikçe eleştirmiştir.
İnsanları cezbeden müzikler üzerine fazla düşünülmemiş kısa
sözlerin okunması, bazı şarkıların abidik gubidik klipler
eşliğinde televizyonlarda çalınması vs. popun rap kültürünce
menfur görülmesine sebep olmuştur. (Öte yandan, pop müzikte de
güzel örneklerin, rap müzikte de kötü örneklerin görülebildiği
de hatırdan çıkarılmamalıdır.) Televizyonda gösterilen
dizilerin, birtakım yarışma ve programların da toplumu olumsuz
etkilediği veya gereksiz yere oyaladığı da birçoklarının
malumudur. Televizyon dünyası da bu olumsuzluklar sebebiyle
rapçilerin eleştiri oklarına hedef olmaktadır. Önce pop
hakkındaki eleştirilere bakalım.
1-
Türkçe Rap'te Pop Eleştirisi
“Pop”
kelimesi, “popüler” kelimesinin kısaltılmışıdır; ancak
“popüler müzik” ile “pop müzik” kavramları birbirinden
farklı kavramlardır. “Popüler müzik” terimi; günlük hayatta
dinlenen müziklerden, klasik müzik ve halk müziği dışında
kalan türleri (pop, rock, arabesk, rap vd.) karşılamaktadır. “Pop
müzik” kavramı ise popüler müziğin içinde daha güncel, dansa
ve eğlenceye dönük, kolay anlaşılır ve basit sözler içeren
bir tür olarak kabul edilmektedir. Pop müzik, pazarlanabilir
unsurlarla, yani metalarla uğraşan bir popüler kültür ürünü,
tüketim kültürünün bir parçasıdır. (1) Rap müzik; sözlerin
daha uzun ve derinlikli olması esasına dayanan, dinleyiciyi
eğlendirmek yerine ona bir şeyler anlatmayı amaç edinen bir müzik
türü olduğu ve pop müzik kadar rağbet göremediği için
-çoğunlukla- pop müziğe ve popüler kültüre karşıt bir duruş
sergilemiştir. Çeşitli rapçiler pop müziği, pop şarkıcılarını
ve dinleyici kitlesini eleştiren sözlere şarkılarında yer
vermişlerdir.
Pop
şarkıcılığı, söz yazmadan, beste yapmadan şöhret olmanın
yolunu açmaktadır. Şöhret de insanların davranışlarında bazı
değişikliklere yol açabilmektedir. Sagopa Kajmer, pop kültürünü
çok sert şekilde eleştirdiği “S.K.T.R.N.G.D.N.” isimli
parçasında direkt “şöhret”i hedef alan şöyle bir cümleyle
başlıyor ilk verse'e:
Görmemişin
adı olmuş, böbürlenip şımarmış
(Sagopa Kajmer - “S.K.T.R.N.G.D.N.”)
Ceza,
2004'te çıkardığı Rapstar albümüne adını veren
şarkıda şöhret meselesini şöyle irdelemiş:
Herkes
piyasada, bi' ben eksik
Bir
popstardan da neyim eksik?
Sizi
bilmem, bence fazlam akıldır
(...)
Eğer
ben bi' rapstarsam
Limuzin,
bol para, süpermodeller
Hem
popüler hem sansasyonel
Bence
boşta kalsın (Hım)
İyi
ki bi' popstar olmadın
Birdenbire
kendini bozacaktın
İçki
sınırsız, etmiş arsız
Bunu
ben bilemem, sen bulacaksın
Her
biri birbiri ardına hır gür, vır vır,
her
gün dayanamadım
Eskiden
erkekmiş, tanıyamadım
Siz
bize getirin, biz karalayalım
(Ceza - “Rapstar”)
Joker
de şu satırlarıyla gece hayatına göndermede bulunmuş:
Sokaklar,
barlar, akşamlar
Kafalar
yükselir, alçalmaz
(Joker - “Müptela”)
Televizyon
ve pop dünyasının pek çok ünlü simasının gece hayatı olduğu
doğru; fakat bu onlara özgülenebilecek bir şey değil. Nitekim
rapçiler içinde de gece hayatı olan kimseler illa ki vardır.
Dolayısıyla buradaki eleştiri tam olarak pop hedefini vurmuyor
diyebiliriz.
Pop
müzik piyasasının ve televizyon dünyasının, sunduklarını
beğendirme ve insanlara şöhret kazandırma yolunda belli
taktikleri var tabii. Hayki, Patron ve Fuat'ın ortak parçası olan
“Endüstri”de işin bu boyutu ele alınıyor:
Ortada
ne kadar para var ve kokoş rapten ne anlar?
Gelir
çakma PR, baksan hepsi Rihanna
(“Endüstri” [Patron])
Her
yapımcı mükemmel, seni tüketirler para biterse
(...)
Bi'
an güzelsen, şuraya imza at, yine gidersin, nah!
Çıktığın
gibi de inersin, bak
Eskirsen
bu da plastik saç
Prensessin
ama plastik taç
(“Endüstri” [Hayki])
Vicdanı
rafa kaldırmış star dedikleri
(...)
Bakkal
zihniyetli tacirlerin elinde müzik
Ruhunu
satan bir omurgasızın taktikleri
hislerine
tercüman olmuş
Gerçekler
papatya gibi solmuş
Söz
yazamaz, beste yapamaz
Aranjör
arayan, menajerine tapan salaklarla dolu ortam
Tek
faydası (ne?) kendi cebine kanka!
(...)
Kariyeri
için o yataktan o kucağa atlar
Yatlar
katlar gelir ama sende onur yok lan!
(“Endüstri” [Fuat])
Fuat'ın
eleştirileri çok sert olmuş. İsim vermediği için birçok
kimseyi zan altında bırakabilir; ama şöhret dünyasında
yaşanması mümkün olan şeylerden bahsetmiş diyebiliriz. Benzer
ifadeleri Sırat da kullanmış:
Bir
anda yükselir matiz bile PR'la
Şöhret
ol oturup aranjörün kucağına
Fame,
senin için bekliyor game
“Ruhunu
sat bana” diyorlar epeydir
La
bir de popçular ürüyor eşeyli
Sen
fade out ve ben fade in
(Sırat - “İçimdeki Şeytan”)
Sırat
“Popçular ürüyor eşeyli” derken, popçuların sürekli benzer
şarkılar yapmalarına ve tek şarkıyla piyasaya dâhil olmalarına
gönderme yapıyor olmalı. Şöhret olmanın kolaylığıyla ilgili
bu yolda bir benzetmeyi Norm Ender da yapmıştı:
Ülkemde
star saksıda yetişir
(Norm Ender - “Playboy”)
Allame
de müzik ve medya endüstrisini “zoraki saltanat” olarak
niteliyor:
Zoraki
saltanatın sultanlarına dur diyen yok oğlum
(Allame -
“Magazin Forever”)
Joker
de biraz sert bir dil kullanarak “fenomen”lerden bahsetmiş:
Şöhret
olandan daha çok tanınır şöhret olamayan yav**klar
(Joker
- “Müptela”)
Fenomenler
konusunda Ceza'nın da eleştirileri var:
İçi
boş fenomenlerin çoğu bitik
Boş
alayı, koş peşine, yol senin
(“Fenomen” [Ceza])
İlgili
şarkının nakaratı durumu özetler nitelikte:
Bir
şarkıda fenomen ol
Bi'
gecede bi' fenomen ol
Yetenek
gerekmiyor, fenomen ol!
Üretmek
şart değil, fenomen ol!
(“Fenomen” [Ceza])
Bu
şarkıdaki “fenomen” kelimesiyle özellikle Çağatay Akman'ın
kastedildiği yorumları yapılmıştı. Ayben'in Aleyna Tilki'ye
şarkısını vermesi, Reynmen'le “Fenomen” parçasını
söylediği bir Instagram hikâyesi çekmesi vs. bu iddiayı
kuvvetlendiriyor. Zira burada “bir şarkıda fenomen ol”anların
hepsi kastedilmiş olsaydı “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”
deme hakkımız doğardı. Çağatay Akman'ın “rap” yaptığı
algısı oluştu ve dinlenme rakamları Ceza, Sagopa gibi isimleri
bile ikiye üçe katladı; dolayısıyla şarkıda özellikle ona -ve
rap şarkıları yapmaya çalışan diğer Youtube fenomenlerine-
gönderme yapılmış olması daha muhtemel; ama yine de eleştiriye
açık bir konu.
Ayben,
pop müziklerin dinlenme rakamlarının pek güvenilir olmadığını
söylüyor:
Çıkan
haberler yalan asılsa
Kimsenin
haberi yok bi' sorsan
Günde
bi' milyon hit alıyor nasılsa
Biraz
şüpheli geliyo', bak alınma
(“Fenomen” [Ayben])
Özellikle
internette paylaşılan müziklerin dinlenme rakamlarında hile
olabiliyor; ancak hile olmasa bile, görüntülenme sayısı IP
üzerinden alındığı için, bir kere de tıklansa, daha fazla kez
de tıklansa bir izlenme kazandırıyor. Dolayısıyla herhangi bir
pop şarkısını bir kere, bir rap şarkısını on kere dinleseniz
de ikisine görünürde aynı izlenmeyi kazandıracaksınız. Popun
radyolarda daha çok çalınması durumu da var tabii. Saat başı
aynı şarkı çalınıp sonra “En çok bu dinleniyor”
denebiliyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla “istek parça”
mantığı da neredeyse tarihe karışmış vaziyette.
Server
Uraz da Pit10 ismiyle çıkarmış olduğu “Beni Burdan Çıkarın”
şarkısında, ortaya konulan işten çok sunuma ve dış görünüşe
önem verilen piyasayı alaya almış:
İyi
satış için imaj her şeyse
Her
albüm öncesi gerek liposuction
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)
Revios
da “Müzikal Analiz”de işin bu noktasına değinmiş:
Popçu
denen insan, merak ettim sanat nerededir
Bir
imajmaker bulamazsan tüm kariyer yerle bir
Botoks
ve silikonla düzelirken profil
İQ'lar
düştükçe yükselir promil
(Revios - “Müzikal Analiz”)
Sunum
demişken; elbette pop kliplerinin ve magazin programlarının
müstehcenliğine eleştiri getirilmese olmazdı. Bu konuda
söylenenler de biraz açık saçık ifade edilmiş hâliyle:
Transparan
giy de p***n donsun, aç göğsünü açlar doysun
(...)
Ağlayana
emzik, açana da rating
(Norm Ender - “Transparan”)
Aynı
şarkıdaki şu satırlar da Ayşe Hatun Önal'ın “Çeksene Elini”
şarkısını hatırlatıyor:
Fiziğe
dolgun ücret, ama dikkat et
Sarılıp
da kırmasınlar belini
(Norm
Ender - “Transparan”)
Norm
Ender olaya biraz mizahi yaklaşmış; onun aksine oldukça ciddi
eleştiriler yapanlar da olmuş:
Yaz
şarkısı kliplerde sütyen giyen hit yapar
(Hidra - “Neden
mi İllegal?”)
TV
âleminde p***nu salla, kamera burada
(...)
Bu
öyle curcuna ki sorma p***o bazlı gösteriler arkasında fol*****luk
had safhada
(...)
Amerikalı
bir p***o şovdan çıkmışçasına geldi ekranlarıma, yaşı da
on sekiz lan
(Allame - “Magazin Forever”)
Müzisyen
misin str******* mi bitch?
(“Endüstri” [Hayki])
Hayatı
g*tüyle anlatanlar varsa
Hayatı
anlamıştır sadece g*tüyle
(Rapozof & Medusa - “Biz
Hep Son Gülen” [Rapozof])
Pop
kliplerinin böyle olması ve hemen hemen ciddi hiçbir tedbirle
karşılaşılmaması, rapçilerin “Bizim küfrümüz yanlış,
sizin müstehcenliğiniz doğru mu?” şeklinde düşünmelerine
sebep olmakta:
Ama
sansür şarkımı bipler
Rekor
kırarken dekolte tipler
Kim
bilir belki de zorlarım Top 10'u
Onlar
gibi ben de açarsam p***mu
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)
Pop
müzik, sözler basit olduğu için müziğin ritmiyle ve sunumla işi
kotarmaya çalışmaktadır. Popun bu durumunu gözler önüne seren
şu satırlar da Ceza'dan:
Vasatın
altında sesler hayranları coşturan
Ben
bir girdabım boş sözleri derin sularda boğan
Sen
dinledikçe dinle, rapten gayrı yalan bana
Helal
olsun laftan anlayana, anlayıp da anlatana
Pornografik
pozlar ile anca dikkat çekenler
Bir
toplasan şarkılarında üç satır zor ederler
Kolay
ezberlenir ve rahat anlaşılır ritimler
Benim
işim bu değil, anlaşılmasın benim besteler
(Ceza - “Kim
Olduğunu Unut”)
Sözlerin
basitliği ve kliplerin durumu haricinde de eleştirilecek noktalar
buluyor Ceza:
Yeni
bi' nazım becerebilen çok yok
Çok
detone ve çok fazla cover var
Sorsan
işi bilen onlar
Anırmakla
rap ya da rock olmaz (Ha!)
(Ceza - “Rapstar”)
Tek
bir aranjör var gibi, ülkede her şey aynı tatta ve de
her
şey aynı katta, çökmek üzeresiniz, haberiniz olsun
(Ceza -
“Bu Rap Muharebe”)
Pop
müzikle ilgili bu tür eleştiriler diğer rapçilerin şarkılarında
da bulunmakta. Bazısı durum tespitleri yapmış, bazılarıysa
kişiler ve durumlarla alay etmiş:
Kimsede
hiçbir dert yok gibi şarkılarda söz yok aşktan başka
(Ayben
- “Başkan”)
Bugün
âşık olan yarın unutur yari
Açtıkça
aç, o da kısa yol bariz
Müzik
yapamadın, adam olsan bari
(...)
Melodilerinizin
de çoğu arak
Eli
kalem tutamayan çoğu salak
(“Fenomen” [Ayben])
Siz
salaklarsınız, siz araklarsınız yeah
Siz
para basanlarsınız
(“Endüstri” [Patron])
İşiniz
hep mi geyik? Hangi sıfata sahip hangi popçu?
(Hidra -
“Türkçe Rap”)
Norm
Ender eleştiri okunu diğer müzik türlerine de doğrultmuş:
Pop,
rock, arabesk ülkeyi baysın
(Norm Ender - “Playboy”)
Server
Uraz ise işin kolayını bulmuş:
Şarkılarını
dinleyip, küfredip duracağıma
Teybe
boş kaset koyup dinlerim kafamı
(Pit10 - “Beni Burdan
Çıkarın”)
Popa
olan eleştiriler sadece meseleler bazında söylenmiyor; direkt isim
verilen bolca şarkı var. Özellikle belli isimlerin eleştirildiğini
görüyoruz:
Star
çok bizde maşaallah
Demet'ler,
Hande'ler, Avşar'lar
(Joker - “Müptela”)
Bi'
Avşar gibi Televole muhabirinden maaş almadım
Hem
ben Gökhan mıyım, Murat mıyım
Egomu
peşkeş çekeyim, baş sallayayım?
(Contra - “Ters Yön”)
Teo'nun
her yaptığı eski parça tırmalamış kulağımı
İnsan
ilhamdan bu kadar yoksun muymuş?
Yosun
tutmuş artık kalite, çalar.
(Ceza - “Bu Rap Muharebe”)
Tarkan
da rap yapar da bi' gaza gelsin
(Norm Ender - “İçinde
Patlar”)
Ve
Ajdar hâlâ ölmedi bak, Türkiye'de star var (!)
(Revios -
“Müzikal Analiz”)
İsim
verme olayında Hidra başı çekmekte; her şarkıda belli isimlere
gönderme yaptığı için, bazı isimlere birden çok göndermede
bulunmuş:
Tirajı
vuracak, o yüzden gezmez bizim Hande Yener kotla
(Hidra -
“Türkçe Rap”)
Eğer
bahsettiğiniz popsa tamam, bunca darbe yeter
Fakat
çalmasın şu radyolarda n'olur Hande Yener
(“Neden mi
İllegal?”)
Çiçek
yerine kan topla, dar kotla kay poptan
Hande
Yener'i çaldığından utanıyo' tüm Ipod'lar
(“Neden mi
İllegal 2”)
Dini
sat parayla, cennet için namaz kıl da
Hande
Yener'den de çirkin ol'cak senin hurilerin
(“Neden mi
İllegal 3”)
Aç
çocuklar inanmaz uyduruk İnsan Hakları'na
Bunları
da gösterin, gidin de Avşar aptalına
(“Neden mi İllegal
2”)
Avşar
kızı, İvana deme; çok duyarlı sanatçılar (!)
Sorsan
Doğu Türkistan'ı gösteremez haritada
(“Neden mi İllegal
3”)
Yaz'cak
sözün yoksa Demet internetten laf indir
(“Neden mi İllegal
2”)
Erol
rapçilerle uğraşma, git metr**lerini giydir
(“Neden mi
İllegal 2”)
Küfürlerimiz
Hadise'nin namusundan daha temiz
(“Saklan”)
Hidra'nın
haklı olduğu noktalar var kuşkusuz; ama eleştirilerini biraz daha
hafif bir dille ifade etseydi bizce daha yerinde olurdu. (“Onlar
yapınca ayıp değil, onlar dillendirince mi ayıp?” meselesi
değil bu; sonuçta rapçilerin bu kadar abartılı ifadeler
kullanması popçuların sonunu getirmiyor. Anlatılması gerekenin
anlatılması önemli; ama hakaret ve küfür dinleyicilerin gereksiz
yere gaza gelmesinden ötede bir mana taşımıyor.)
Bazen
isim verilirken soyadlardan yola çıkılarak veya soyadlar üzerinde
oynanarak belli mesajlar verildiğini de görmekteyiz:
Bu
müzik ebedî ihtilâlken kaldı Serdar orta çağda
(Hidra -
“Türkçe Rap”)
Burada
huzur halkın değil, parayı sayan Seda'nın
(Hidra - “Neden
mi İllegal 2”)
Hande
yenemez, artık kaybedecek
(Sehabe - “Pop Öldü”)
Aşk
öyle mi ahlâk yoksulu Murat yoz denen seks düşkünü p**?
(“Endüstri”[Hayki])
Burada
kastedilen şey şarkıcının gerçek kimliği değil tabii ki.
Hayki'nin eleştirdiği şarkıcının ilk yükselişe geçtiği
şarkısı “Aşkı Bulamam Ben” ismini taşıyordu. Bu şarkı;
“kimini dudağından”, “kimini kıvır kıvır saçlarından”,
“kimini uzun bacaklarından” ötürü beğendiği bir sürü
sevgilisi olan ve “hiçbirinden cayamayan” birinin ağzından
yazılmıştı. Hâliyle Hayki'nin göndermesini de bu bağlamda
kabul etmek gerekiyor; ama yine de eleştirinin dozu kaçmış
demeden edemiyoruz.
Stabil
isim vermese de isim vermiş kadar olmuş:
Kıvırtana
mega, kestirene diva diyenlerin döneminde
mikrofonum
bir seccade görevinde
(Stabil - “Reenkarnasyon”)
Aslında
burada kastedilen iki isim, ortaya koydukları işler bakımından
çok da alaşağı edilmeye müsait kişiler değiller. Rap müziği
pop müziğe üstün görmek, bu kalibrede insanları “kıvırtan”
ve “kestiren” gibi nitelemelerle anacak kadar aşırıya
varmamalı diye düşünmekteyiz.
Rapçiler
pop şarkılarındaki basit sözlerle alıntı ve parodi yoluyla
dalga da geçmişler. Önce alıntılananlara bakalım:
Yakalarsam
şıkıdım şıkıdım, kıraca'm zincirlerini
Sonra
sende tutuklu kalaca'm inadına
Uzaklara
uçuraca'm kuşunu
Ben
senin her şeyin olaca'm, Tophane rıhtımında *** ***
Azıcık
ucundan vereceksin, sonra tamamını
Nereni,
nereni delik deşik edeyim, sen seç
Seni
anan benim için doğurdu
(...)
Teke
tek, tek tek basaraktan, bade süzerekten
(Sagopa Kajmer -
“S.K.T.R.N.G.D.N.”)
Kuş
foli, komar foli, doli yaği doli, honki ponki torino,
Mal
olma bari komik
(“Endüstri” [Patron])
Endüstri,
ya ya ya ya sen en güzel
Yat'ca'z
kalk'ca'z tabii bekle sen bi'
(“Endüstri” [Hayki])
Naynininaynom
ne la, bi' de rant çok
Rimi
Rimi Leyla kafalar yine zoom
(Fecr-i Ati - “Medyavşak”)
Norm
Ender ve Dumanyak ise pop şarkılarını hatırlatan sözler yazıp
sonra da rücû etmişler:
Söz
güzelim sana tatlı dilber
O
yana bu yana oynar ince beller
Taş
gibi taş bebek ha'di uçalım mı
Bu
nasıl bi' söz lan, bu nasıl bi' şarkı?
Biz
bunu hak ediyoruz diyorsanız
Magazin
oynayın siz hep aranızda
Boş
insan ordusu müzik piyasanız
Bi'
numara yoktu ki bi' numaranızda
(Norm Ender - “İçinde
Patlar”)
Nasılsınız?
Nasıl olsa anlarız vız vız
Gelse
gitse cızbız
Ufaktan
yuvarla kavun, peynir
Canım
çekti, hatun getir tir tir
Yaz
günü üşüdüm. Döndün de tekrar bilemedim.
Aşkından
ağlarken seni düşünüp soğan dilimledim.
Ne
dedim lan? Soğan mı dilimledim? Ha ha ha ha
(Dumanyak - “Anti
Pop”)
Dr.
Fuchs da rapin poptan üstün olduğunu ifade ederken, popun
tekerlemeleri andıran sözlerine gönderme yapan bir nakarat yazmış:
Ooo
piti piti
Hiphop
sepeti
Popunuz
rapimize jimnastik
Bir
sene varmış, bir sene yokmuş
Bir
sene yokmuş, bir sene varmış
(Dr. Fuchs & Joker - “Ooo
Piti Piti” [Dr. Fuchs])
Fuchs,
popa karşı mesafeli olmasına rağmen zaman zaman kafa dağıtmak
için dinlenebileceğini düşünüyor olmalı ki “No Problem”
şarkısında şu satırlara yer vermiş:
Canın
sıkkın olduğunda aç müziği son ses bak, koop, no problem
Teypteki
pop dandiktir, salla gitsin, no problem
(Dr. Fuchs - “No Problem”)
Rota
da protest şarkısı “Kukla”da, hareketli pop müziklerde
savunulan düşünceyi kinaye olarak kullanmış. Bu parçada ciddi
şeylerden bahsederken ara ara “Boş ver bunları, hayatını yaşa”
minvalinde sözler söylüyor. Bu kısımlar hem pop şarkılarına
hem de televizyonda gösterilen magazin ve eğlence programlarına
bir gönderme olmalı:
Bu
gece dans et
Kederi
hüznü bırak
Negatif
şeyler hakkında konuşmaya bi' ara
(Rota - “Kukla”)
Joker
de piyasanın durumundan yakınırken çok bilinen bir parçanın
ismine gönderme yapmış:
O
çalıntı müzik ve parça dandik
ve
piyasada o kadar çakma var ki
fark
edilmez bi' Joker olsan bari
(Joker - “Müptela”)
Norm
Ender, pop icracılarının ortaya koydukları işleri eleştirmenin
dışında, zekâ seviyelerini de eleştiren bir tavır takınmış:
Popçuların
bile artık kendinden akıllı telefonu var
(Norm Ender -
“Benim Stilim”)
Buradaki
alay bizce biraz yersiz olmuş. Nedenine gelirsek, “akıllı
telefon” denilen şey bir bakıma artık ihtiyaç olmuş durumda.
(Belli markaların en üst modellerini almazsınız da daha ekonomik
bir model alırsınız; ama sonuçta alırsınız.) İnsanların yüz
yüze iletişimden koparak telefona bağımlı hâle gelmesi,
Instagram'da fotoğraf paylaşmak için yaşıyormuşçasına hareket
etmesi vs. direkt “popçular”la özdeşleştirilebilecek bir olgu
değil. Kalitesiz müzik dinlemek de tek başına zekâ seviyesi
göstergesi değildir. Ayrıca rap icra eden ve rap dinleyen herkesin
zeki olduğunu kim ispat edebilir? Kendi grubunu toptan akıllı,
başka grupları toptan akılsız zannetmek -bazı hâllerde
kaçınılmaz olsa da- bireyciliğe terstir. “Akım” ve “moda”
denilen olgular bireyciliği ortadan kaldırıyor ise de bir kişiyi
herhangi bir tercihi dolayısıyla belli bir grubun üyesi saymaya ve
o grubun sahip olduğu düşünülen olumsuz özellikleri o da
taşıyormuş gibi davranmaya “damgalamak” denir. Böyle bir
ortamda rap de arabesk rape, aşırı küfürlü battle rape, bazı
örnekleri anlaşılmayacak kadar hızlı söylenen flex rape vs.
bakılarak olumsuz şekilde damgalanır. Rap yıllarca bunun
faturasını ödemiştir ve şimdi de karşısında trap örnekleri
bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir grubu belli davranışlar
üzerinden alaya almadan önce iki kez düşünmek gerekir.
Rapçiler
sadece popu eleştirmekle kalmıyor; popçuların ve kitlelerin rape
karşı önyargılı olmasına da tepki gösteriyor ve rapin poptan
daha üstün olduğunu savunuyorlar. Önyargıların bir kısmı
sözlerin anlaşılmıyor olması noktasında birleşiyor; rapçiler
de bu ithama karşılık vermişler:
Hızlı
söyleyen ben değilim, yavaş dinleyen sizlersiniz hep
(Ceza -
“Suspus”)
Bak
bu satırlar adım gibi gerçek
Dinleme
beni ya da ağzını açma
Neden
yazıyorum ki? Bi' dolu gerzek
Anlamadığı
söze diyo' “Rap saçma”
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)
Birçoğu
anlamıyor; çünkü beyne fazla
(Rapuzi - “Neden Türkçe
Hiphop Gelişmiyor 2”)
Hidra
da farklı konulardaki önyargılara cevap vermiş:
Sanıyo'lar
ki rapçiyiz ya, öyle mekân basıyoruz
Biz
sadece kulaklarına hakikati asıyoruz
(Hidra - “Neden mi
İllegal?”)
Onlar
sanat güneşi, rapçi haraç kesen belalı
(Hidra - “Neden
mi İllegal 2”)
Cehaletle
harmanlanan bi' dünyada felsefiyiz
Onlar
için hiçbi' şeyiz, gözlerinde serseriyiz
(Hidra - “Neden
mi İllegal 2”)
“Rap
bizim kültürümüz değil” önermesine de Ceza şu haklı soruyla
karşılık veriyor:
Rap
kültürümüz değil, tamam o zaman, pop kimin?
Rock
kimin? Arabesk kimin? Cevap verin!
(Ceza - “Anladın mı
Derdimi Bu....!”)
“Rapi
ergenler dinliyor” algısına karşı da Hidra atağa geçmiş:
Rap
müzik ergenlerinse pop müziğiniz ceninlerin
(Hidra - “Türkçe
Rap”)
Ceg
(ex. Cegıd [Daha da exleri var da uzatmayalım.]) “Anormal”
isimli şarkısında bu önyargı meselesini bayağı irdelemiş. Her
yerde pop müzik çalınıyor olmasından ve rape önyargılı
yaklaşılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve bir
çeşit hayalî olay kurgulamış (Bu hayalî olayı klipte de
canlandırmıştı):
Geçen
gece bardaydım, pop müzik çaldı sırf
Gece
seçkin mekânlarda bir Pelinsu şarkısı
Hoşuma
gitmiyo', durumdan rahatsızım
“Üç
saattir bu çalıyo”, “Şu parçayı kapar mısın?”
Bu
zırvayı dinlem'ice'm bütün sene
İnsanların
tek yaptığı rap müziği küçümsemek
İzninizle...
Belki de şansımı
Yetenek
Sizsiniz'de denemeliyim. Düşünsene:
Muhtemelen
Seda der ki: “Çok saçma, ha ha”
Ve
hayır butonu çok fazla voltajdan patlar
Benim
olduğum kısmı kesip montajla atmak
zorunda
kalırlar. Sertar Ortaç'la aptalca
aşk
temalı b*ktan tam on parça
yapmak
zorunda kalmayı yeğlerim. No'lcak lan hatta
Bu
“Dan Dan” ve “Bip Bip” ve “Oh Oh” ve “Miş Miş” gibi
şarkıları
dinleyerek coşmak da matrak
(Cegıd - “Anormal”)
Burada
jüriden niye özellikle Seda Bakan'a sataşıldığını pek
anlayamadık ama olsun; eğlenceli bir verse olmuş.
Rape
karşı önyargının medya boyutu da var tabii. Pop kanallarında
neredeyse sadece Ceza ve Sagopa'nın kliplerinin çıktığı, birçok
televizyon ve radyonun rape mesafeli olduğu herkesin malumudur. Bu
konuda da serzenişler var:
Ulusal
kanallar nerede asıl?
(Sansar Salvo - “Hey”)
O
medya patronlarına Hiphop deme sakın
(Sırat - “İçimdeki
Şeytan”)
Çok
alternatif parçam var ama
radyolar
rap falan çalmaz
(...)
O
çalıntı müzik ve parça dandik
ve
piyasada o kadar çakma var ki
fark
edilmez bi' Joker olsan bari
(...)
Zengin
olurdum piyasaya giremeyen o popçulara beste satsam harbi
(Joker
- “Müptela”)
Şanışer
de kitlenin önyargısından yakınan bir isim. Zamanında Rafet El
Roman'la çalışmış olduğu için ve nakaratlarının stili
dolayısıyla “popçu” zannedildiği ve öyle etiketlendiği
olmuştu. Bu konuda şöyle sitemde bulunmuş:
Ne
param var ne pulum, ne popçulara kulum
(...)
Popçu
oldu diyen varsa şimdi dinlesin
Benden
beter hâlde senin rapçi bildiğin kesim
(...)
Beni
TV'de gördün diye “Popçu lan bu” dedin
(Şanışer &
Alef High - “Kapat Çeneni” [Şanışer])
Rapçilerin
kitleye yönelik eleştirileri sadece önyargı konusuyla sınırlı
kalmıyor. Müzik tercihleri de eleştiri konusu yapılıyor:
Binlerce
genç, paçoz, dinledi (...)
Ne
alaka var sözlerinde, ne ritimlerinde bir temel
(...)
Kasetine para veren, beyinden mahrum
(...)
Biri
çıkar aşktan bahseder, kızlar yırtar g**ünü konserlerde
(Sagopa Kajmer - “S.K.T.R.N.G.D.N”)
İster
ilgi, dingil oldu nesli, ne yapsın
Popla
p*** kıvırana koşup hepsi tapsın
(Pit10 - “Beni Burdan
Çıkarın”)
Alem
DM'in “Sonu Vardır” şarkısında da rapin dinlenmeyip popun
dinlenmesine sitem var:
Ben
gerçekleri anlatırken ülkem dinler Mabel Matiz
(Alem DM - "Sonu Vardır")
Mabel
Matiz ismi, bir önceki dizeyle kafiyeli olsun diye seçilmiş
olmalı. Gelgelelim Mabel Matiz, pop müzik içinde elle tutulur
işler ortaya koyan bir isim olduğu için, onun veya onu
dinleyenlerin hedef alınması biraz isabetsiz olmuş denebilir.
Alem
DM, “Eksiler” şarkısında da benzer bir konuya değinmiş:
Bir
manken kadar değerli değil bizim lirikler
Cazip
olan her ne varsa cahil için mücevher
İlgi
gören neden sanat değil kadın kalçası?
(Alem DM - “Eksiler”)
Alem,
pop şarkıcılığının sanat olarak görülmesine de karşı
çıkmakta:
İyi
nerede? Görmedim ben
Sanırım
görmek için daha erken
Yatırım
örneğine “sanat” dersen
Katılıp
gülmeli miyim överken?
(Alem DM - “Beni Bana Sorma”)
Rapuzi
de kitleye yönelik eleştirisini müstehcenlik üzerinden -biraz
daha abartılı biçimde- yapmış:
Rapin
diğerlerine göre en önemli farkı sözleriyken
Bütün
kitlenin tek görmek istediği şey bir v*****
(Rapuzi - “Neden
Türkçe Hip Hop Gelişmiyor 2”)
Rota
da kitlenin ilgi alanlarını ve umursamazlığını eleştirmiş:
Aç
açın hâlini bilmez
Ve
tokun derdi imajı
Hepsinin
tek umrunda olan
K**ı
Nicki Minaj'ın
Ve
“Para bul”
Başka
konuları yok
(Rota - “Kukla”)
Norm
Ender, genç kızların müziği genellikle dans etmek için
dinlediklerini düşünmekte; bu yüzden “İçinde Patlar”da
şöyle diyor:
Pompala
DJ, hepsi kıvırtsın
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)
Hatta
Norm'a göre bu kızlar rap dinlerken de dans ediyor; bu da şarkının
sözlerine odaklanmadan dinlediklerini göstermekte:
Tempo
tutup geri kalmıyorsun
Ne
dediğimi çok iyi anlıyorsun
Sen
rapi sevmediğini söylüyo'n ama bak
p***nu
Beyonce gibi sallıyo'sun
(Norm Ender - “Benim Stilim”)
Buradaki
eleştiri haklı bir eleştiri; ancak sanatçının hitap edeceği
kitleyi belirleme veya onu şekillendirme gibi bir şansı pek yok.
Eğer yüksek dinlenme ve izlenmelere ulaşacaksanız bunu “Sadece
şu şu özelliklere sahip insanlar beni dinlesin.” diyerek
yapamazsınız. Kaldı ki pop dinleyenlerin hepsinin Norm'un
eleştirdiği bu davranışları sergilediği de söylenemez. “Kapı
zili çalsa oynayan” tipler hep vardır ve bunlar rapi de
dinleseler reaksiyonları dans etmek şeklinde olacaktır. Bu durumu
değiştirmek aile terbiyesi ve onun ötesinde kişinin otokontrol
mekanizmasının düzgün işlemesiyle mümkündür. Ayrıca “Beş
parmağın beşi bir değil” hesabı, insanları da bir kalıptan
çıkma hâle getiremeyiz. Doğru olanı savunmak ve özendirmek
önemli; ancak birilerini -sosyolojik ve psikolojik sebepleri göz
ardı ederek- karşımıza almak pek de mesafe kat etmemizi
sağlamıyor.
Norm
“rockçı kızlar”dan bahsederken ise işi iyice abartmış:
Bakire
kalamaz bu rockçı kızlar
(Norm Ender - “Playboy”)
Özenti
yaşam tarzı, gece klüpleri vs. gençleri etkisi altına alıyor ve
türlü yanlışlara sebep oluyorsa da herkes kendi hayatından
sorumludur. “Rockçı kız” gibi bir genelleme yapmak -hele ki
böyle bir konuda- oldukça sakıncalı bir ithama sebep olmuş.
Rapçiler
pop kitlesine hitap eden sözler de söylemekteler. Bu sözlerin
bazıları eleştiri içerikli, bazıları ise öğüt içerikli.
Önce eleştiri içerikli olanlara bakalım:
“İmparator”
diye taptığın, kro bir proleter
(Saian - “Medyadrama”)
Utanmasan
Serdar Ortaç için bile ölücen
(“Halüsinasyon” [Saian])
Siz
Demet Akalın samimiyetine güvenin
Üzeni
yollayıp getirin İvedik ki gülelim
(Da Poet - “Again”)
Nedense
bilincinizde Güney, Shakespeare; Oğuz Çetin de bir Alex değildir
maalesef
(...)
Dizilerle
sert, Kenan Evren'le pert, rockla satanist olursun, arabeskle keş
(Contra - “Çelişki”)
Ezik
pop kitlesi
Bana
ver lan dikkatini
Dinlersen
tüm şarkılarımı
Anlarsın
rapin hikmetini
(Norm Ender - “Sonumu Görüyorum”)
Aslında
Norm'un Aura albümüyle hedeflediği kitleler arasında pop
kitlesi de vardı; dolayısıyla bu hitap biraz ağır olmuş. Ayrıca
Norm burada “rapin hikmeti”nden bahsetmiş; ancak rap müziğin
içinde de farklı türler var. Mesela rapçilerin birbirine
sövmesinden öteye çok nadir örneklerde geçilen “battle”ın
hikmeti nedir? Ayrıca Hiphop kültürü içinde yer alan party-rap
ve R&B tarz da var. Ege Çubukçu'nun Ayşe Hatun Önal'la,
Tankurt Manas'ın Ayşe Akın ve Tuğba Özay'la düetleri “rapin
hikmeti”yle ne derece uyumludur? Norm'dan örnek vereceksek, “Eksik
Etek” şarkısının ne tür bir hikmeti vardır? En nihayetinde
rapin de homojen bir müzik türü olmadığı kabul edilmeli ve
bütün örneklerin ideal olmadığı göz önünde
bulundurulmalıdır.
Muhalif,
popu, popüler edebiyatı, televizyon ve internet âlemini
eleştirdiği “D!KKAT” şarkısında kitleye de öğüt vermiş:
Öyle
bir zamandayız ki eline kalemi geçiren herkes şâir
Herkesin
bi' fikri vardır edebiyâta dâir
Çalakalem
yazılmış zırvalar kitapçı raflarında
Yâhut
en çok dinlenen şarkıların söz taraflarında
Sözlü
bi' şarkıyı çılgınca beğendiğin zamanlarda dur
Dön
ve kendine “Ne anlattı bu?” diye sor
Bi'
bak bakalım; anlamlı kaç cümle gelecek kulağına??
Yoksa
akıcı saçmalıklar mı üfleniyo' dimağına??
Samîmi
değil yani doğal sandığın satırlar
Ezberlersin
sen, onlarsa “playback”te hatırlar
(Muhalif - "D!KKAT")
Muhalif,
popüler kültüre teslim olmuş kimselerle kendi arasındaki farkı,
zamanında Faruk Nafiz Çamlıbel'in “Sanat” şiirinde yer alan
“Sana uğurlar olsun, ayrılıyor yolumuz” dizesindeki tavrı
hatırlatacak şekilde ifade etmiş:
Taht
için her haltı yiy'cek meşrebin var.. O yüzden sen
“Game
of Thrones” izle koçum, bense Şevkat Yerimdar
(Muhalif - “D!KKAT”)
Hayki
kitleye öğüt vermiyor olsa da, Barış Manço'dan alıntı bir
öğüde yer vermiş:
Sapa,
kulba, kapağa itibar etmeyin demişti Barış Manço
(“Endüstri”
[Hayki])
Rapçiler
rapi niteleyen ve iki tarzı karşılaştıran sözlere de yer
veriyorlar. Ayben bu mesele üzerine inşa ettiği “Bindirim”
şarkısında, pop müzik icracılarına / dinleyicilerine rapi
tanıtan bir pazarcı dili kullanmış:
Ablam,
bak bunlar yeni (yeni)
Bur'da
dökülüyo' alın teri (teri)
Uymazsa
da alırız geri (geri)
Belli
zaten tezgâhın yeri (yeri)
(Ayben - “Bindirim”)
Rap
müziğin alın teriyle icra edilmesi, beş on satırlık sözlerle
şarkı yapılmaması ve sanatçıların sözlerini kendi yazmasıyla
alakalı. “Belli zaten tezgâhın yeri” denerek; rapçilerin
halktan kopuk olmadıklarına gönderme yapılmış denebilir. Şu
cümlede de, rapi hızlı olduğu ve çok söz içerdiği için
beğenmeyenlere sesleniyor Ayben:
Çok
mu bayıyo' bu ritim seni (seni)?
(Ayben - “Bindirim”)
Ayben
ikinci verse'te vatandaşlara seslenmeye başlamış:
Gel
vatandaş, gel vatandaş
Müziğin âlâsına bi' yaklaş
Anlattıklarımızı
kaldıramaz kimi
Kaldıramayansa
anlayamaz (ha)
Kelimeler
içeriyo' metafor
anlayan
olursa bizi tefe kor
(...)
Yaptığım
müzik değil kimine göre
(...)
Ya
Hiphop kültürünü bi' sindirin
Ya
da bizi müsait bi' yerde indirin
(Ayben - “Bindirim”)
Burada
bir parantez açmak istiyoruz: Ayben burada çok güzel bir mesaj
vermiş; ancak kendisi de farkındadır ki “o işler öyle
olmuyor”. Kendisi de Aleyna Tilki'yle sahneye çıkmış bir rapçi
olarak “müzik endüstrisi”nin tamamen karşısında yer almıyor
izlenimi vermekte. Ayben'i tenzih ederek söylersek; bazı rapçiler
kitlelere kendilerini kabul ettirebilmek adına zaman zaman pop
şarkıcılarıyla düet yapsalar da -ki bazıları gerçekten müzik
adına bir kazanım- kitleler popu bırakıp rape sarılmıyorlar.
Rap bazılarının sofrasında ana yemek, bazılarının sofrasında
çerez oluyor, bazılarıysa eve sokmuyor. Rap; bu müziğe
sofrasında ana yemek olarak yer veren azınlığa değil de çerez
muamalesi yapan veya evine sokmayan insanlara kendini kabul
ettirebilmek adına hareket etmeye başladığı zaman, rapi ana
yemek yapanları küstürmeye başlıyor. (Elbette insanların “alın
teri”nin karşılığını alabilmeleri için belli bir azınlığa
hitap eder durumda kalmamaları gerekir; ama dünyada bu acayip
dengesizlik maalesef her alanda var. Şu an rapi dinleyen insanların
çoğalması, rapin kendini insanlara “olduğu gibi” kabul
ettirebilmesiyle oluşmuş bir durum değil. Tam tersine, rap müziğin
konuları ve içeriği de yavanlaştı, vasatlaştı ve trap
soundlar, sakıncalı muhabbetler aldı başını gitti. Bu da bazı
rapçilerin “endüstri” minibüsünden inmek yerine o minibüste
kalabilmek adına raplerinden ödün vermeleri dolayısıyladır.
Norm Ender'in “Gerçek rapçilerin ilkeleri olur; ama siz onu
sattınız.” demesi bu durumu özetliyor bizce. -Bu arada Norm bu
göndermesiyle, rapçilerin şarkı yarışmalarına katılmasını,
popçularla düet yapmalarını falan ima ediyor; o konular da bir
ölçüde tartışmaya açık.-)
Rapi
tanıtan alıntılara devam edelim:
Hislerine
tercüman gazetesi rap, statiğiz
(“Halüsinasyon” [Da
Poet])
Jargonuma
sokaklar hâkim
ve
kullandığım yasaklanan dil
E
bundan dolayı mahalle sakinleri
delirsin.
Fark eder mi?
(Joker - “Müptela”)
Sansürün
abartılması eleştirilecek bir durum olabilir. (Bu konuya yazımızın
ilerisinde de örneklerle değineceğiz.) Ama “sokak dili”nin
matah bir şey olduğu da iddia edilmemeli. Şaban'ın
“Eşşoğleşşek”in sansürlenmesiyle ağız dolusu küfrün
sansürlenmesi aynı şey değildir. Televizyon yapımları belli
yanlışlara göz yumup, belli yanlışları da gereğinden fazla
engelliyor olabilir; ama bu durum, mesela Hidra'nın ifadesiyle
“Küfürlerimiz Hadise'nin namusundan daha temiz” demeye yol
açmamalı. Daha büyük yanlışlar, onlara nispeten küçük
yanlışları doğruya çevirmez. Yanlış, yanlıştır.
Alem
DM ise rapçiliği bir çeşit felsefi duruş gibi tarif etmekte:
Rapçi
zekidir, balıklama dalmaz
Boş
kafaları dolu sanıp hedef almaz
Yakalar
ve tutar gerçeği, salmaz
(Alem DM - “Beni Bana Sorma”)
Popla
rapi / popçuyla rapçiyi karşılaştıranlar da olmuş:
Bizi
dinleyenler sizinkine “Bu ne?” diyo'
(“Fenomen”
[Ayben])
Şöhret
peşinde bir avuç bulaşkan
kulaç
atar karanlığa, müzik benim silahım, anla!
Sen
ise sistemin çarkısın be ahmak!
(“Endüstri” [Fuat])
Korkma,
rapimin tercümesi değil Mustafa Sandal'lık
Modası
geçti kokuşmuş bu popstarların içinde
Kelimelerim
kafiyeli ve intizamlık
Hünkârın
yaşantısı olmaz şantajlık
(İntizam - “Reyting
Canavarı”)
Ben
sana mecburum dizelerinden oluşan
bir
şarkı değil bu, hisset.
(Norm Ender - “Transparan”)
Sistemin
çakma starları varsa Türkçe rap'in de Ender'i var.
(Norm
Ender - “Sonumu Görüyorum”)
Bir
rapçi bedeldir popçuların tümüne
(“Biz Hep Son Gülen” [Rapozof])
Affetmem;
Ayben, Rapangles, Derya, Medusa
gibi
hazineler varken dinlemem hiç Rihanna'yı
(Rapuzi - “Ölüye
Küfretmem”)
Sehabe'nin
“Pop Öldü” parçasının nakaratı bu karşılaştırmaya yer
verilen, oldukça neşeli bir nakarat olmuş:
Pop
öldü pop, pop öldü pop, pop öldü pop
Pop
öldü pop, pop öldü pop, pop öldü pop
–
Böyle
nakarat mı olur lan?
–
Olur
abi olur, niye olmasın ya?
İki
kelime, yapıştır geç! (Pop öldü pop)
Pop
öldü, bitti gitti
Oğlum,
onların tüm şarkısı böyle la, on kelime
(Pop
öldü pop)
(Sehabe - “Pop Öldü”)
Rap
poptan üstün olduğu gibi, rapçilere göre artık yükselişe
geçmektedir. Dolayısıyla popun yenilgiyi tatma vakti gelmiştir:
(Seyrek
eğim) Çünkü şimdi piyasa bizim, korkun
Yeni
bi' tehlikeyiz hepiniz için, sanki Borussia Dortmund
(Hidra -
“Türkçe Rap”)
Pop
için kıyamet yakın
(Sırat - “İçimdeki Şeytan”)
Şimdi
savaş vakti, çünkü yok saydınız hep
Yıllarca
yaptık ama yok saygı bize
Tüm
dünya “Rap” diyor, bu devir bitecek
Biz
yavaş yavaş geldik, sen hızlı hızlı gideceksin
(...)
Ne
sözü senin, ne müziği
Yani
bitti işin
Sizden
sıkıldık ve çektim fişi
Bundan
böyle beni dinleyip “Vay be” diy'ce'n
Hande
yenemez, artık kaybedecek
(...)
Duyacaksın
bu yanda beni
Duyacaksın
o yanda beni
(...)
Sizde
para bol bebeğim, bizde yürek
Artık
kızıyorum bizdeki gizli üne
Büyük
şirketler sanki yeniçeriniz
Artık
sizi koruyamaz, artık geri çekilin
(Sehabe - “Pop Öldü”)
Norm
Ender ise rapin popa karşı kazanılacak zaferini kitlesel bir
başarı olarak görmek yerine, popu devirecek olanın kendisi
olduğunu söylemekte:
Popu
devir'ce'm, sonra hep beraber delir'ce'z
(Norm Ender - “Benim
Stilim”)
Verilen
mesajlar güzel; ancak popun öldüğü iddiasına pek katılamıyoruz.
Zira dinlenme oranlarına baktığımızda -velev ki bir kere
dinlenip geçiliyor olsun- pop hâlâ rapin çok ilerisinde. Popta
artık single anlayışı hâkim; dolayısıyla her şarkı klibiyle
geliyor ve izlenmeler alıp başını gidiyor. Ceza'nın klip
çekmediği bir şarkısının dinlenme oranına bakarsak bir milyona
bile ulaşmadığını görürüz. Ayrıca rapçilerin popçularla
düet yapmalarını, kendilerini kitlelere tanıtmak için şarkı
yarışmalarına katılmalarını, piyasada rağbet gören rapin
oldschool anlayıştan uzak; battle, protest ve melankolik
anlayışları terk etmiş bir rap olduğunu da göz önünde
bulundurursak; sadece dinlenmeler arttı diye rapin popun önüne
geçtiği sonucunu çıkaramayız. Öne geçen bir şey varsa da bu
“poplaşmış rap”tir; direkt rap değildir. Rap, kendinden ödün
vermeden popu yenerse rapin zaferinden bahsedilebilir; aksi takdirde
pop -veya en azından popüler kültür- halk nezdinde rağbet
görmeye devam ediyor demektir.
2-
Türkçe Rap'te Medya Eleştirisi
“Medya”
kavramı, görsel olarak televizyonu ve yazılı / basılı olarak da
gazete ve dergileri karşılar. Bir de son yüzyılda “sosyal
medya” kavramı türedi ki o da çeşitli paylaşım ve iletişim
sitelerini karşılamakta. Türkçe rap'te medya eleştirisi yapan
pek çok şarkı bulmak mümkün; bu şarkıların birçoğunda da
hem pop dünyası hem televizyon dünyası eleştirilmekte.
Televizyonu
konu eden en eski Türkçe rap şarkılarından biri -belki de ilki-
Cartel'in “Televizyon” parçasıdır. Nakaratında “Televizyon,
ölü bir vizyon” sözü geçen şarkıda genellikle programlar ve
reklamlar eleştirilmiş, sürekli televizyon seyretmenin insanları
hayattan soyutladığı belirtilmişti. Cartel meseleyi daha çok
insanların vakitlerinin çalınması, reklamlarla isteklerin
yönlendirilmesi açısından ele almış ve kitleye nasihat eder bir
dille konuşmuştu. İlerleyen yıllarda üretilen rap şarkılarında
eleştirinin dozunun arttığını, konunun farklı şarkılarda
farklı ağırlık merkezleriyle ele alındığını ve farklı
farklı tavırlar sergilendiğini görüyoruz. Bu sebeple, önce
“Televizyon” şarkısını tek başına ele alacak, diğer
şarkıları ortak noktalar bağlamında karışık olarak
irdeleyeceğiz.
Cartel'in
“Televizyon” parçasını televizyona / televizyon dünyasına
atılan bir diss olarak nitelendirebiliriz. Şarkının nakaratındaki
“Televizyon, ölü bir vizyon” ibaresi çok yerinde olmuş.
Şarkıda genellikle programlar ve reklamlar eleştirilmiş;
insanların televizyon bağımlılığından kurtulmaları gerektiği
hatırlatılmış.
Televizyon
yayınlarının “görsel medya” olması dolayısıyla şarkıda
“resim”e bir iki kere vurgu yapıldığını görüyoruz. Adı
üstünde “resim”, gerçek hayattaki görüntünün bir
taklididir; bir manzarayı canlı canlı seyretmekle resmine bakmak
aynı şey değildir:
Beynini
çalıştırmaya hiç gerek yok
Resimler
bol, çünkü program çok
Şarkıda,
haberlerin iç sıkıntısı yarattığına da işaret edilmiş:
Haberler...
Kim bunu izler?
Ner'de
kadın, şiddet, bunu gece gönder
İkinci
verse'te genellikle reklamlar söz konusu edilmiş:
Film
bitti, şimdi reklamlar var
Kötü
malları sana iyi diye satarlar
Yalana
inanma, her şey doğru sanma
Televizyona
baka baka kalma sakın ha
(...)
Resimler
sana istek yaratır
(...)
Kendini
kaptırma yalanlara
Onların
tek bir hedefi çok para
Üçüncü
verse'te öğütler yoğunlukta:
Pasif
olma, “Ne yapayım” diye bana sorma
(...)
Çünkü
çoğu şeylere kabiliyetlisin
Zamanını
ona harca, göreceksin
Lisan,
müzik, spor ne olursa olsun
Benden
sana şans bol olsun
Televizyon
sana fikir verecek diye bekleme
Sadece
bir reklam arasından seçme
Bunların
hepsini geç ha'di geç
Televizyonun
insanları aptallaştırdığı fikrinden hareket eden parça,
“Program değil kendi yaşamını seç” şeklinde sloganımsı
bir öğüt de vermekte. Savunduğu fikirler açısından oldukça
güzel bir parça.
Cartel'den
sonra yavaş yavaş yükselişe geçen isimlerden biri olan Sagopa
Kajmer; “S.K.T.R.N.G.D.N.” parçasında Cartel'e respect atmış.
Ancak, onlar gibi nasihat eder bir dil kullanmak yerine, kitleyi de
acımasızca eleştirmiş:
Tele-televizyon,
ölü bir vizyon demişti dostum Erci-E, harbiden de öyle
Tele
köle, köle olan herkesin canı cehenneme
(Sagopa Kajmer -
S.K.T.R.N.G.D.N”)
Haberler;
insanların “ülkede ve dünyada neler olup bittiği”ni
öğrenmeleri için gereklidir; ancak haber programlarının ağırlık
merkezini siyasetin oluşturması da insanların kaygılarını kısır
bir daire içine hapsetmektedir. Televizyonda dönen felâket
haberleri de ne yazık ki insanların bilinçlenmesi yerine sadece
“haberlerinin olması”nı sağlamaktadır. Her gün türlü
olumsuzlukları haber alan insanlar da geleceğe umutla
bakamamaktadır:
Her
sabah ben aç karna ana haberde kan yedim
(Saian -
“Medyadrama”)
Haberler
gibi, bir dönem popüler olan Gerçek Kesit, Parmak İzi gibi
diziler de insanları ruhsal olarak olumsuz etkilemektedir. Haber
başlığı altında verilmeseler de “gerçekleşmiş olaylar”ı
konu alan kurgular oldukları için, bunları izlemek de dünyanın
kötü gidişatını insanlara tekrar tekrar hatırlatmakta. Saian'ın
şu satırları bize bu programları anımsattı:
Gizli
dosyalarda yandı ömrüm
(Saian - “Medyadrama”)
Haberlerde
bazen asıl yer verilmesi gerekenlere değil de magazinel mevzulara
yer verilmesi ve ara ara “sahte gündem”ler yaratılması da söz
konusu:
Ana
haber bülteninde Petek Dinçöz artı Gülben Ergen bir de yanına
Hülya Avşar çakın
(...)
Altı
tane gensoru örtbas oldu gördüm
Çünkü
Hülya abla ilk haberde gündem oldu
(Saian - “Medyadrama”)
Askerim
ölür her gün, gören olmadı, milletin işi amatör finfon
diyeli
kaç sene geçti, değişmedi, insanlara anlatmak zor
(Fecr-i
Ati - “Medyavşak”)
Gündem her gün değişir bak yalancı kuytu haberlerle
Siz bunlarla sıkılın, kukla gibi oynatırlar iplerle
(Darbzen Laterna - "Simsiyah Bir Gelecek")
Lümpen
liberali seçmişler gibi
Gündem
saçmalık ayarında
(Muhalif - “Legal Uyuşturucu”)
Gündem
değil, yalan
Yeni
mutasyon bu
(“Halüsinasyon” [Da Poet])
Bu
sahte gündemler zaman zaman birtakım siyasi emellere de hizmet
edebilmekte. Dipnot da bu hususa vurgu yapmış:
(...)
Medyada kuru gündem!
(...)
Sisteme
direnen, Ata'sına inanan bi' genç ölür, medya da saklar
Buna
basın da dâhil, kanalların tek derdi magazin ve de para!
(...)
Yağmur
yağsın, gündemi değiştirir bütün alçaklar
(Dipnot -
“Kalleş Medya”)
Medyaya
siyasi yönden bir diğer eleştiri de Mahzen'den gelmiş:
Nedense
siyasileri paklıyor medya
Her
şeyi gösterip de adaleti saklıyor medya
Atamdan
bahsetmiyo', her konuda atlıyor medya
Kurtuluş
şehitlerinin kemikleri sızlıyor medya!
(Mahzen - “Tantana”)
Televizyonda
yer verilmesi gerekenlere yer verilmemesi haberlerle sınırlı bir
durum değil elbette. Bu konudaki serzenişler de Şanışer ve Yeis
Sensura'dan geliyor:
TV
izlemiyorum; duyduklarımı kaldırmıyor kafam
(...)
Neden
televizyonda bilim yok da ya aşk oluyor ya maç?
(Şanışer -
“Artık Anlamıyorum”)
Dönüyor
bak değirmen, bizi hep zehirler
Uzaklaştık
bilimden, izle filmler
Onlar
için değil dert ve de kiralanmış beyinler
Ayıp
olmasın diye bir de bip bip bip bip biplipler
(Yeis Sensura -
“Aptal Kutusu”)
Televizyonda
yer almaması gerekenler demişken; bu bakımdan en dikkat çekici
programlar tabii ki magazin programlarıdır. Ünlülerin özel
hayatları; gittikleri mekânlar, giydikleri kıyafetler, kiloları,
makyajları vs. uzun uzadıya konu ediliyor bu programlarda.
Rapçilerin bu konuda da eleştirileri var tabii ki:
Kim
demiş, kime demiş, ne demiş o?
(“Fenomen” [Ayben])
Sen
ve g**üne takılı sevgilin mi oldu derdim
İzleyenler
ondan beter, çiğ süt emmiş hepsi
Reklam
arası sinema, magazinde drama
Babası
yıllar önce çekti gitti, bana ne
Tek
problemim de senin selülitindi
(Saian - “Medyadrama”)
Kim
kiminle kaçamak yaptı
Sevgilisinin
yatağını gülle donattı
Gitgide
millet geyiğe alıştı
(...)
Gayrimeşru
medeniyette
Sponsor
arayanlar var aşkına
Çalışmaktan
nasır tutmuş ellere
Estetik
yapılır mı acaba, ha?
(Norm Ender - “Transparan”)
Hayatınız
reklam olmuş, kim kiminle buluşmuş
Tek
derdiniz uçkur mu, kim kiminle vur**muş?
(Rapozof - “Türkçe
Karakter”)
Magazine bak, kafa gıcır
Sosyete barda, orada burada keyif o biçim
56 ekranda abuk sabuk insanların
subuk abuk sözlerinin peşinde tur atan kameraman
Çek çek orasını burasını
(...)
Kızlar kızlar gelem mi (yo!)
Oranı da buranı da çekem mi? (yo!)
Yozlaşmış âlemin yaptıkları, giydikleri,
markaları, sosyetenin dedikoduları ırgalamaz
onu bunu, kimin eli kimin cebinde yalanları
(Ceza & Sagopa Kajmer - "Televole" [Sagopa Kajmer])
Rapçiler
magazin programlarını eleştirmek dışında, magazin programlarına
malzeme olan davranışları da eleştirmişler:
Bahsedemem
koca kalçandan
Düşerim
ama o kadar alçalmam
(...)
Şampiyon
belli ama yarışırlar
Dökülsün
kirli çamaşırlar
Onlara
her şey yakışır zaten
Sponsor
ol, sana yapışırlar
(...)
Küserler,
sonra barışırlar
Magazin,
geceler, pap-pa-raz-zi
Medya
masumsa kalpazan kim?
Adım
Joker, ben şaklaban değilim,
Varoşlar
0 - Şarlatan 1
(Joker - “Müptela”)
Sosyete
hırlar, kampanya budur
Türkiye'de
seviş, Amerika'da doğur
Boş
koy gitsin adsız kovboy
Filmi
de bitsin başta playboy
Kamera
da çeksin, şöhreti yaşar
(Norm Ender - “Playboy”)
Dr.
Fuchs “Çekme Kardeşim” isimli şarkısını baştan sona
magazin mevzusuna ayırmış:
Çekme
kardeşim çekmesene,
çekme kardeşim çekmesene,
çekme
kardeşim çekmesene,
Çekmeyin artık yeter tamam.
Bu
hafta kim kiminle bak bak,
Sinirler yakalanan anda kat
kat,
Frikiği verdin, hadi rahat yat,
Gazetede çıkamayanlar
yaşlanacak.
Kimisi
çok sinirli, yumruklar,
Kimisi de meraklıdır,
yumurtlar,
Marifeti ise sen merak etme,
Eşini kimle aldattın,
ha'di söyle.
Bu
hafta hamile kalacakmış,
Yeni sevgililer yapacakmış,
Gözünü
dört aç, kamera çakmasın
Yoksa ekranda hepimize madarasın.
(...)
Şok
şok şok, aman aman
Yakalanınca “Biz arkadaşız”,
tamam
İkisi ayrı arabaya binip kaçsın,
Telefonlar elde
akşam bizim evde.
Kimse
görmeden hadi başla
Her hafta yeni iki adet aşla,
Reytingler
tavana vurdu abla,
Haftaya kime laf ataca'm ben acaba.
Yeni
bir albüm yapacakmış,
Prodüktörlerine laf atacakmış,
Dünya
tersine dönse vazgeçmez
Kamera yoksa konsere bile gelmez.
(Dr. Fuchs - “Çekme Kardeşim”)
Gerek
haberlerde, gerek magazin programlarında insanların acıları
üzerinden yüksek rating yakalama gayretleri de olmuyor değildi.
Dizilerde ve şarkılarda da acıklı durumların anlatımı ticari
kazanca vesile olmakta. “Ajitasyon” denilen bu durum da tepki
çekmekte:
Sen
bi' asker anası olmadın medya şoparı
Hepiniz
ajitasyon ve hepiniz manda katarı
(Saian - “Medyadrama”)
Bilmeyerek
yozlaşan bir toplumuz paparazzi izleyerek
Haber
bülteninde beş dakika yas
Ve
sonra dizilerde dramı 1000 dakika kas
Bu
ne biçim bi' tarz?
Aynı
hamam aynı tas, yıllarca pas tutan millete has
(İntizam -
“Reyting Canavarı”)
Televizyonda
en çok izlenen yapımların başında diziler gelmektedir.
Çoğunlukla birbirine benzer ve basit konular üzerine inşa
edilmeleri, karakterizasyonların hemen hemen temelsiz oluşu ve
rating kaygısıyla eklenen şiddet veya cinsellik sahneleri
içermeleri dizilerin olumsuz özellikleri arasındadır. Sözü
tekrar rapçilere verelim:
Üç
saatlik dizilerle hayat geçti
(Patron & 2Blaze - “Neden
Böyle?” [Patron])
Bir
sıra diziler, beyninin ebesini beller
Gençliğin
beynini yerler
(Ceza - “Yok Geri Dönmek”)
Diziler
en yalancı dünyadır, ört üstüne yanlı gazete
(Allame &
Hayki - “Manifesto” [Allame])
Belli
dizilere de göndermeler yapılmış:
Gerçeklerden
uzaklaştırdı bu komplo kurguları
Seks-i
memnu yaşantısı, eski roman yalanları
Belki
bir an inandılar, bir anlık gafletin kurbanları
Akıllı
bir yaşam sürmeyen tüm yılanları
(Ceza - “Bir Minik
Mikrofon”)
Zapla
kanalı çünkü şimdi başlar Fatmagül'ün suçu
(“Manifesto”
[Hayki])
Dizilerdeki
karakterlerin izleyiciler için olumsuz örnek oluşturması da söz
konusu:
Sahte
can Polat'lar eline tespih, oldu mafya
(Saian - “Medyadrama”)
Rol
model dayakçı baba mı, sindirilmiş anne mi??
Kurtlar
Vadisi'nde beline silâh takan serseri mi?
Gençlik
dizilerinde paraya tamâh eden zilli mi??
İş
yapmadan “iş adamı” olan bebek yüzlü züppeler mi??
(Muhalif - “Hayat Okulu”)
Ceza
haklı olarak sormuş:
Televizyon,
dizi karakterleri mi adam edecek bizleri?
(Ceza - “Rapstar”)
Eleştirilen
televizyon yapımları arasında yarışmalar da var. Eleştirilen
yarışma programları genellikle Türkiye ayağını Acun'un
koordine ettiği yarışmalar. Bunların dışında, dolaylı olarak
Çarkıfelek ve Akademi Türkiye'ye de eleştiri getirilmiş.
Çarkıfelek eleştirisi, katılan bir yarışmacıya yapılan
göndermeyle Contra'dan geliyor:
Bayram
et, ayran lazım sana didaydidaylarsın
Hem
ayran iyidir, içince oluyor Contra da Ray Ray Kasım
Bay
bay geçmiş bay bay yarın, sayfa kapansın
sonraki
parçam Ray Malifalitiko, (...)
(Contra - “Uçuş”)
Norm
Ender Akademi Türkiye'ye katılmış, kendisinden rap dışındaki
tarzlarda da şarkı söylemesi istendiği için yarışmadan
çekilmişti. Bu sebeple şöyle bir göndermede bulunuyor:
Pop
söyle, tarz belirlemek yasak
Hepinize
benden bir orta parmak
(Norm Ender - “Transparan”)
Darbzen Laterna da Popstar'a laf dokundurmuş:
Popstar'da kim kimi becermiş, ahlâk katilleri
(Darbzen Laterna - "Simsiyah Bir Gelecek")
Sonraki
yıllarda rapçiler için Rapstar yarışması yapıldıysa da
başarısız bir girişim olmuştu. Yetenek Sizsiniz Türkiye ve O
Ses Türkiye'de rapçiler kendilerini gösterebiliyor olsa da Yetenek
Sizsiniz'de arabesk rapçilerin üst turlara çıkarılıp, Sirhot
gibi bir ismin ilk turda elenmesi büyük ayıptı. O Ses Türkiye'de
de daha çok hareketli rap şarkılarına rağbet olduğu
söylenebilir. Ceza da bu konuda bir eleştiride bulunuyor:
Bakın
jüriye, müzik kimlere emanet?
Rapi
bekliyo'sun ama o getiriyo' kamet
(“Fenomen” [Ceza])
Saian
Benimle Dans Eder Misin hakkında şöyle demiş:
Ben'le
Dans Eder Misin'de gay bi' çifti gördüm
(Saian -
“Medyadrama”)
Server
Uraz da Var Mısın Yok Musun'u eleştirirken başka bir mevzuyu
çağrıştıracak bir alay yapmış:
Kutun
büyük mü, küçükse açsana
Biraz
göster, küsüp de kaçmadan
Yarışmadansa
izlerim DVD
Kumarın
yeri casino, TV değil
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)
Yetenek
Sizsiniz de eleştiri almış:
Ülkemde
yetenek oldu artık jilet yutmak koçum
Sen
asgari ücretle geçin, git alkışla koşup
Dokuz
milyon dolar maaş alırken Show TV'den Acun
(“Manifesto”
[Hayki])
Yetenek
Sizsiniz'in üçüncü sezonunda Max isimli köpek birinci
seçilmişti. Bu konuda Contra şöyle demiş:
Köpeğe
“Halktan yetenekli” diyen mi suçlu yoksa halk mı?
Neyse,
lanet olsun
(Contra - “Ters Yön”)
Survivor
yarışmasında “Gönüllüler” takımında yer alan bazı
ünlüler olmuştu. Contra bu hususa da değiniyor:
Sen
ayrıl da gel gönüllü ünlücüğüm, eğlendir bizi
Ha'di
yavrum koş
(Contra - “Ters Yön”)
Hidra
da yarışma ismi vermeden direkt yapımcıyı hedef almış; ama
söyledikleri çok ağır:
Acun
yine mi sazan avında, yarışmaların ödülü ne?
Bir
gram üzülmemiştim Defne Joy'un ölümüne
Sebebi
belli neyse tamam, aşmıyo'm bu daireyi
(Hidra - “Neden mi
İllegal 3”)
İntizam
da hem yapımları hem de kitlenin davranışını eleştirmekte:
Dış
mihraklar Türk kuyusu kazarken
Biz
Acun'un formatlarıyla oyalandık
(İntizam - “Reyting
Canavarı”)
Olacak
O Kadar'ın siyasi göndermelere ağırlık veren çizgisinden ayrı
bir çizgide yürüyen komedi programları da Muhalif'ten geçer not
alamamış:
Güldürmez
apolitik mizahınız
Üstünden
iyi para kaldırsanız da
(Muhalif - “Legal Uyuşturucu”)
Kadın
programları da yemek, diyet, sağlık, astroloji vb. konularda her
gün benzer içeriklerin hazırlanıp sunulduğu yapımlardır. Norm
Ender de sürekli konu edilen diyetler konusunda şöyle demiş:
Zayıflamak
için ödemeyin servet
Yeni
formül emekli diyeti
(Norm Ender - “Transparan”)
Bir
dönem birçok kanalda faaliyet gösteren evlilik programları da
rapçilerin eleştirdiği yapımlar arasında. Server meseleye alaycı
bir üslupla değinmiş:
Yeni
moda evlilik, prime-time çöpçatan
(...)
İsteği
“Evi arabası felan olsa”
(...)
Yaşı
yetmiş, bekliyor izdivaç
(Pit10 - “Beni Burdan Çıkarın”)
Contra
ise bu konuda sert bir dil kullanmış:
Şimdi
TV'de gelin ve damat satılıyor her an
Esef
duyuyor gözler, artık “Reva mı?” der
Yanıltıyor
hep aynı teraneler
(Contra - “Ters Yön”)
Kliplerdeki
müstehcenlikle ilgili eleştirilere yukarıda değinmiştik.
Müstehcenlik tabii ki kliplerle sınırlı kalmıyor. Diziler ve
çeşitli programlar da müstehcen içeriğe sahip olabiliyor. Bu
konuda söylenenler:
Medya
ölen çocuğa değil, çıplak gezen stara bakar
(Hidra -
“Neden mi İllegal 3”)
TV
fuhuşun farklı rengi
(Ayben - “Başkan”)
Reklamlar
da bazı mahrem konuları oldukça rahat işleyebilmekte. Norm da bu
durumla alay etmiş:
Kadınlara
çözüm artık çift kanatlı
Menopoz
teyze de istiyor uçmak
(Norm Ender - “Transparan”)
Contra
da gerek dizilerde, gerek kliplerde hemen her gün müstehcenliğe
rastlandığı için şöyle bir yorum yapmış:
Sanırsın
ki insanımın aklında daha fazla ***iş var k******den
eğer
hep izlersen o aptal kutusunu
(Contra - “Ters Yön”)
Hakikaten,
belli bir kızı veya erkeği elde etmekten başka gayesi yokmuş
gibi davranan gençler, “aptal âşık” modelleri, beklediği
ilgiyi görmeyince eşini aldatan karı-kocalar, gelinini / damadını
beğenmeyip çocuğuna başka bir eş beğendirmeye çalışan
kaynanalar vs. hemen her dizide ikişer üçer adet var. Bütün
bunlar düşünülürse Contra'ya -biraz abartılı ifade etmiş olsa
da- hak vermemek mümkün değil.
Müstehcenliğin
oyunculuğun icaplarından gibi gösterilmesine de Alem şöyle bir
karşılık veriyor:
Sanat
için soyunan diye bir şey yok, para için soyunan var
(Alem
DM - “Sonu Vardır”)
Televizyondaki
yapımlar haricinde, bu yapımları denetlemekle görevli kurul da
eleştiriye maruz kalmış:
Reyting
canavarı can alır
RTÜK
saltanata eder her gün biat
(İntizam - “Reyting Canavarı”)
Çoğu
çocukta cinsel kimlik sapıtacak, kültür küfre döndü
Önlem
alalım derken bir bakarsın pedagojik bir ders verir RTÜK
(Saian
- “Medyadrama”)
“Önlem”
ve “pedagojik ders” ibareleri bize “akıllı işaretler”i
anımsattı. 2000'li yılların ortalarına kadar programlarda
herhangi bir uyarıcı işaret yoktu. 2006 yılında yaşla ilgili
“genel izleyici”, 7+, 13+, 18+; içerikle ilgili de “şiddet /
korku”, “olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar”,
“cinsel içerik” uyarıları çıkarıldı. Bu işaretlerin biraz
yetersiz kaldığı ve olması gerektiği şekilde kullanılmadığı
da birçoklarının malumudur. Pedagog değiliz ama 7, 13 ve 18
birbirine çok uzak yaşlar. Aralarda 10 ve 16 da olabilirdi ki zaten
sinemalarda 7A, 13A, 15A ve 15+ işaretleri de bulunmakta.
Televizyona dönersek; bir yapım, 13+ veya 18+ olması durumunda
saat 22.00'den önce yayına konulamamakta. Bu sebeple çoğu dizinin
20.00'de gösterilebilmesi için, konan en büyük yaş sınırı 7+
olmakta. Bu da aslında 8-9 yaşındaki bir çocuk için uygun
olmayan dizilerin uygunmuş gibi 7+ olarak sunulması demek. (Örneğin
Aşk-ı Memnu dizisinin “genel izleyici” işaretiyle verildiğini
gördük biz! İnsanın “Düzgün yapmıyorsanız bari hiç
yapmayın.” diyesi geliyor.) Zaten ailelerin bilinçlenmesi, böyle
işaretlere gerek bırakmayacak bir ortam yaratılması için
şarttır; ama nerede o günler. Ayrıca dizilerdeki durum böyleyken,
mesela “lan”ın, “eşşoğleşşek”in vs. sansürlenmesi
durumu da var. Burada bu kadar hassas (hem de gereksiz derecede
hassas) olup öte yandan Aşk-ı Memnu gibi dizilerin “genel
izleyici” işaretiyle gösterilmesi de abesle iştigaldir yani. Bu
çarpık sansür anlayışı da rapçilerin tepkisini çekmekte:
RTÜK
denen kurul bütün kalçalarda don arıyo'
Ve
albümünde küfür varsa bakanlıktan onay yok
Memlekette
küfreden yok hiç zaten (!)
(Hidra - “Neden mi İllegal”)
Sansür
salgına döndü RTÜK'te
“Karartma
geceleri” başlıyo', bekle!!
Şaban'ın
“eşşoğleşşek”i
Adile
Naşit'in hamamda göbek atması
Masal
anlatması bile kimisine battı
(Muhalif - “Mühür”)
Contra
da bu konuda televizyon dünyasının ağzından şöyle diyor:
Hayatını
***erim, küfür etmem
(Contra - “Ters Yön”)
Televizyon
kanallarının bir çeşit “kitle kontrolü” stratejisiyle
hareket ettiği de bilinmektedir. Bu “kitle kontrolü”,
insanların tercihlerini bir şekilde vasat olan şeylere
yönlendirmek ve onlara bu vasatı sunmak şeklinde olduğu gibi,
insanların ahlaki açıdan yozlaşmalarına zemin hazırlamak
şeklinde de algılanmaktadır. Her iki şekildeki “kitle kontrolü”
meselesine de şarkılarda değinilmiş:
Lüksü
sana özendiren tanınmış kişilerce
Her
gün daha çok istek yükleniyor bütün beynine
Senin
başaramadığını başaranların fotoğrafları
Sosyal
medya, popülerlik başarı oranları
(...)
Hayal
iyi ama artık orada da reklamlar var
(“Neden Böyle?”
[Patron])
Kuklaların
ustaları çalıştıkça çalıştı
Çalıştıkça
çalıştı, çalıştıkça çalıştı
İplerini
kopartamayan alıştıkça alıştı
Alıştıkça
şaşırdı, şaşırdıkça karıştı
(Ceza - “Bir Minik
Mikrofon”)
Nedir
bu insanoğlunun bitmeyen derdi
Her
gün arzularına bir artı daha ekledi
Kan,
şehvet, para her gün TV'de reklam
Damarına
enjekte toplumsal hezeyan
(Mirac - “Toplumsal Hezeyan”)
Çağrı
Sinci ve İndigo'nun düeti olan “MK Ultra” parçası ise hemen
hemen bu mesele üzerine bina edilmiş. İndigo'nun verse'ünden:
TV
sana gelip vermez ot yada hap
Uyuşturmak
için başvur'caktır başka kolpalara. (Metotlar var)
Yıllardır
uygulanan birikerek
Ve
pis adamlar bunu kurgulayan (İnan bana.)
Nakarattan:
Dikkat
et, bilincin kelepçede
Yoğun
bi' hipnoz hâli vardı çevrende
Ve
sen de girdin eksene
(“MK Ultra” [Çağrı Sinci])
Çağrı
Sinci'nin verse'ünden:
İnce
gör, evinin ortasında savaş teknolojisi var,
Bakarken
o hükmeder, kaş çatıp verir karar.
Bi'
düşünsene her akşam izlediğin “haberler”,
Spikerler
ses tonuyla “İnan'caksın” derler.
Başka
alternatif yok gibi tane tane konuşarak;
Saçma
gibi gelecek ama inandın ya, sonuca bak.
(...)
Reklamlarla
büyüdük hepimiz,
Düşündün
mü hiç neden bu kadar çok reklam var televizyonda?
Mal
satacak sistem.
Yıldız
yarat'cak izlemekten hoşlandığın.
Misal
“Muhammed Ali” şarkısında, bazı filmlerin propaganda aracı
olarak kullanıldığına ve öz kültüre yabancılaşma konusuna
dikkat çekmiş:
Benim
çocukluk kahramanımdı Cüneyt Arkın
Çünkü
gerçek bir kahramandı, Rambo'dan farkı
Hollywood,
sen boşa çekmedin Rocky'yi
Çünkü
unutturmak istedin bize Muhammed Ali'yi
(Misal - "Muhammed Ali")
Misal
önemli bir noktaya değinmiş; ancak Türkiye'de de film ve dizi
sektörü kâr amacıyla iş yapmakta. Bir zamanlar millî duyguları
işleyen tarihsel romanlar ve filmler, Tarkan ve Karaoğlan gibi
çizgi romanlar revaçtaydı. Günümüzde ise ikili ilişkileri
işleyen televizyon dizileri; komedi filmleri, güldürü ve yarışma
programları revaçta. Türk dizilerinin de propaganda aracı olarak
kullanılabildiği de görülmekte (Örneğin “Payitaht Abdülhamid”
ve “Diriliş Ertuğrul” dizileri.). “Öz kültür”ün ne
olduğu konusu da kişiden kişiye değişebilir. Örneğin “Niloya”
karakteri, bu çizgi dizide yansıtılanlara benzer bir ekolojik ve
sosyal çevrede yetişmeyen çocuklar için bir ölçüde
“yabancı”dır. Çizgi dizinin bu yabancılaşmayı kırma amacı
taşıdığı da düşünülebilir; ancak mesela dedenin takkeli ve
ninenin kapalı olması çocukları geleneklere tekrar ılımlı
bakar hâle getirmek için düşünülmüşse de bunun pek nitelikli
bir girişim olduğu söylenemez. Öte yandan, doğayla iç içe ve
neredeyse hiçbir ekonomik kaygı taşımadan yaşayan bu tip bir
aile ve sosyal ilişkileri bu denli samimi olan çocuklar Türkiye'de
kaç tanedir o da tartışılır. Çocukları -bir açıdan-
“toplumun gerçekleri”yle tekrardan yüzleştirmek amaçlanırken,
diğer taraftan bir çeşit masal diyarı yaratmak da pek doğru
değil bize kalırsa.
Şarkılarda
gazeteler de eleştiri konusu olmuş:
Var
mı cesaret? Hey basın basın
Bende
esaret yok, yazın yazın.
(Norm Ender - “İçinde Patlar”)
Medya sirk çadırı, her kanal her gazetede en az birkaç şarlatan da var.
(Muhalif - ""Deli Dumrul")
Birçok
kanal taraflı, yazdı gazeteler yalan
(Ceza - “Yerli Plaka”)
Eğer
ki sen de yazan her yalan habere kanarsan
Kaybolursun,
gerçekleri de yanlış yerde ararsın
(Ceza - “Dünden Ne
Kaldı?”)
Rapçilerin
kitleye yönelik eleştiriler de yaptığını söylemiştik. Pop
kitlesi dışında, televizyon izleyicilerine de eleştiriler var:
Nefes
alman sakıncalı, buralar hiç akıl kârı değil
Otur
g*t üstünde kumandayla manken kovala
(Allame - “Magazin
Forever”)
Fener'in, Cimbom'un vergi borcunu affeder devlet
Bu
para kimin? Otur evinde ve maç seyret!
(Sırat - “Bu İşler”)
Oh yeah, şimdi sözüm size millet, kaldır kafayı ha'di
Sen her gece TV başında, magazin haberleri
Popstar'da kim kimi becermiş, ahlâk katilleri
Vatandaş uyudu, rüyalarda aradı kendi benliğini
Gündem her gün değişir bak yalancı kuytu haberlerle
Siz bunlarla sıkılın, kukla gibi oynatırlar iplerle
Kafanı baştan alan şey nedir aptal hergele?
(Darbzen Laterna - Simsiyah Bir Gelecek)
Ama
bu kadar yeter, müzik dursun
Uyu
da vücudun huzur bulsun
(Contra - “Ters Yön”)
Atomu
parçalıyor fizik, sen izliyo'n dizi
(Da Poet - “Taş Kâğıt
Makas”)
İki
örnek arasında bayağı bir uçurum var. Hani “Atomu parçalıyor
fizik / Sen dinliyo'n rap müzik” de denebilir yani. Herkesin
yetenekleri farklı farklıdır; dolayısıyla herkesin fizikçi
olmasına veya fizikteki ilerlemeleri gün gün takip etmesine gerek
yok. Ama oturup her gün farklı bir diziyi takip etmek de vakit
kaybı olabiliyor; özellikle gençler için.
Joker
de sürekli kalitesiz pop şarkıları dinleyerek bunları diline
dolamak, ünlülerin hayatını ve sosyal medya paylaşımlarını
takip etmek, kıyafet seçiminde onları örnek almak vs. açılarından
kendilerini bir tür gidişata kaptırmış olanlara şöyle diyor:
Sen
de bu dünyanın bi' müptelası, müptelası, müptelası (x2)
Sen
de bu dünyanın oluyo'sun müptelası müptelası müptelası (x2)
(Joker - “Müptela”)
Kitle,
sosyal medya kullanımıyla ilgili olarak da eleştiriye konu olmuş.
Bu eleştirilerin ortak noktası; ülkedeki ve dünyadaki kötü
gidişatın sosyal medya paylaşımlarıyla değiştirilemeyeceği
gerçeği:
Bırak
lan, olmaz klavyenden öylece başkaldırı
(...)
Sosyal
paylaşımdan kalkabilse başın görücen
(“Halüsinasyon”
[Saian])
Facebook'ta
“Savaşa Hayır” grubuna üyelikle olmaz
(Şanışer -
“Artık Anlamıyorum”)
Yürü
koçum Twitter'dan dünyayı kurtar!
Bi'
hashtag'e bakar bütün iş ya ne var bunda?
Tepkini
göster klavyen ve mouse'unla!
Mutsuz
isen durdur anı medya player pause'unla!
Herkes
deliye, ben akıllıya hasretim
Pek
de hoş etkisi yok üstümüzde internetin!
Benim
dert ortağım kalemim, seninki mouse pad'in
Terörü
Facebook'ta paylaşım yaparak yok edin!
Dünyaya
Sözcü gazetesinin gözünden bakan bi' genç kadar kör
Yeniden
verdin error!
(...)
Türk
genci klavyede adeta bi' terminatör!
(Sırat - “Bu İşler”)
Kitleye
nasihat edenler de var yine:
Bir
pencerenden ayrıl ekrandan, hayat güzel ve
Çık
sokakta çocuklar açlıktan ölüyor, ver kararını
(...)
“İç
neşelen, hiçbir şeyden haberin olmasın”
demek
aptalca, sakın kulaktan dolma, git araştır, eşele
(“Manifesto”
[Allame])
Sır
değil olanlar, oku bulabileceğin her şeyi
Bırakmaksa
amacın çocuğuna senin ülkeni tertemiz
(“MK Ultra” -
Nakarat [İndigo])
Kurtul
sen de, artık özgür ol çocuk ve televizyonunu kapat.
(“MK
Ultra” [Çağrı Sinci])
*
* *
Türkçe
rap ilk yükselişe geçtiği yıllardan beri pop müziğin ve
birtakım televizyon yapımlarının karşısında durmuş. Popun ve
medyanın eleştiri süzgecinden geçirildiği şarkılar giderek
çeşitli noktalar üzerine yoğunlaşmaya başlamış. Önceleri
Cartel'in “Televizyon”, Sagopa Kajmer'in “S.K.T.R.N.G.D.N”
gibi şarkılarında mesele daha genel hatlarıyla işlenirken, daha
sonraları yapılan şarkılarda konunun farklı ağırlık
merkezleriyle işlendiğini görmekteyiz. Meseleyi daha çok şöhret
kavramı üzerinden irdeleyen “Rapstar”, popu daha çok
endüstriyel açıdan ele alan “Endüstri”, rapin popa karşı
zaferini işleyen “Pop Öldü”, televizyon dünyasını daha çok
kitle kontrolü bakımından irdeleyen “MK Ultra”, kitlelerin
davranışlarına daha çok eleştiri getiren “Bu İşler” ve
“D!KKAT” gibi şarkılar buna örnek.
Konular
haricinde, şarkılarda takınılan tavırlar da çeşitli. Norm
Ender, Dumanyak ve Pit10 örneklerinde olduğu gibi meselelere mizahi
açıdan yaklaşılan, Sagopa ve Hidra örneklerinde olduğu gibi
sert ve acımasız bir dil kullanılan; Allame, Hayki ve Contra
örneklerinde olduğu gibi oldukça kaba tabirler kullanılan,
İntizam ve Da Poet örneklerinde olduğu gibi kaba dil kullanmadan
meseleyi irdeleyen, Mahzen ve Dipnot örneklerinde olduğu gibi
meseleye daha çok siyasi açıdan yaklaşan... parçalar var.
Bazılarının eleştirilecek tarafları olsa da meseleyi bu kadar
farklı açılardan irdelemiş olmaları, yeri geldiğinde isim
vermeleri -hep de aynı isimler- yeri geldiğinde kitleye de
öğütlerde bulunmaları gibi özellikleriyle önemli bir bütün
oluşturmaktalar. Elbette atladığımız, henüz dinlememiş
olduğumuz için veya dinlesek de hatırımıza gelmediği için
eklemediğimiz şarkılar da vardır; ancak meseleleri irdelemek
açısından yeterince şarkıdan bahsettiğimizi düşünüyoruz.
________
Sonnot:
1
Ersan ÇİFTÇİ, “Popüler Kültür, Popüler Müzik ve Müzik Eğitimi”,
Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 2, 2010,
s. 149-161.
NOT: Türkçe Rap Dergi isimli blog dergisinin 2. sayısından ilavelerle aktarılmıştır. İlave edilen şarkılar:
Ceza & Sagopa Kajmer - "Televole"
Darbzen Laterna - "Simsiyah Bir Gelecek"
Dr. Fuchs - "Çekme Kardeşim"
Muhalif - "Deli Dumrul"
Rapozof - "Biz Hep Son Gülen" (feat. Medusa), "Türkçe Karakter"
Revios - "Müzikal Analiz"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder