31 Ağustos 2020 Pazartesi

CEZA - MED CEZİR ALBÜM ANALİZİ


        Türkçe rap'in zirve isimlerinden olan Ceza; ilk solo albümü Med Cezir'i 2002'de çıkarmıştı. (Daha önce yer aldığı albümler Yeraltı Operasyonu isimli toplama albüm, Sagopa ile birlikte [Asya Sentez] yaptığı Toplama Kampı ve Fuchs ile birlikte [Nefret] yaptığı Meclis-i Âlâ ve Anahtar albümleriydi.) Albüme adını veren ve klip çekilen “Med Cezir” şarkısı, Ceza'nın geniş kitlelerce tanınmasına vesile olan bir şarkıydı. Daha önceki örnekleri (Cartel, Nefret) bilmeyen o zamanki nesil, rapi “Med Cezir” ile tanımıştı. Klibin etkileyiciliği yanında “Koşturmak boş durmaktan iyidir, boş durmak boş koşmaktan yararlı” gibi tekerlemeye benzeyen, ancak tekerlemenin aksine anlam yüklü olan sözler dikkat çekiyordu. Klip; albüm çıkar çıkmaz olmasa bile bir iki sene sonra popüler hâle gelmişti. (Ceza da bir röportajında “Rapstar'ı yaptığımda Med Cezir popüler oldu. Yerli Plaka'yı yaptığımda Rapstar popüler oldu.” demişti yanlış hatırlamıyorsak.) Her neyse, Ceza'nın kariyerinde ve Türkçe rapte bir köşetaşı olan bu albümü incelemeye çalışacağız.

        Med Cezir albümü, intro ve outro bulunmayan, toplamda 13 şarkıdan oluşan bir albüm. Albümde iki tane düet parça var. Beatler ve prodüksiyon ise o zaman beatmaker olarak DJ Mic Check ismini kullanan Sagopa Kajmer'e ait. Şarkılara geçelim.

        1- “Med Cezir”

        Ceza'nın şairâne bir dille yazdığı klasik parça. Protest ve duygusal özellik gösteren parça, erişilmesi zor bir edebî değer taşımakta. Rap'in neden “Ritmik şiir” olarak nitelendiğinin yanıtı olarak gösterilebilecek bir şarkı. İçinden seçilebilecek ve üzerine kompozisyon yazılabilecek özlü sözler var. “Yalnızken utanma, aç kalbini, gir topluma, göster haydi kendini ve buradayım de.” hitabı önemli. “Hoş tutmak gönlü yas tutmaktan zormuş” ve “Hayalet olana dek beklemek mi gerek acep” dizeleri, hayatta yapmadıklarımızı ve değerini bilemediklerimizi hatırlatıyor. Bu konuda şöyle bir hikâyeye de rastlamıştım:

        Bir hoca; öğrencilere “Yarın öleceğinizi bilseniz bugün neler yapmak isterdiniz?” konulu bir yazı yazmalarını söylemiş. Öğrenciler, hayatlarında önemli olan kişilere sarılmak, dargın olduklarıyla barışmak kabilinden şeyler yazmışlar. Hoca yazıları okuduktan sonra şu soruyu sormuş: “Peki, bunları yapmak için neden ölmeyi bekliyorsunuz?”

        “Nargilenin dumanına benzer hayallerim, sadece beni zehirler ve uçup gider” güzel bir teşbih olmuş.
10/10

        2- “Tek Bir İhtimal Var”

        Duygusal bir beat üzerine protest temalı bir parça “Tek Bir İhtimal Var”. “Med Cezir”den farklı olarak, cümleler günlük konuşma veya hitabet tonunda ilerliyor. Old school rapte bu konuşma stili daha fazla görülmekteydi. “Bosphorus laboratuvarlarında...” diye başlayan kısımda cümleler iyice uzunlaşıyor ve müziğin ritmi iyice geri planda kalıyor; ama verilen mesajlar itibarıyla oldukça güzel bir kısım. Ceza burada “Memoli modelinde bir polis hayal edemediğin gibi doğru konuşanın da kazanacağını zannetmiyorum hiçbir zaman için.” demiş. 90'lı yıllarda doğan çocuklar Yılan Hikâyesi dizisiyle büyümüştü; dizinin baş karakteri Memoli de çocukların idollerindendi. Memoli'nin hikâyesi yıllar sonra Dedektif Memoli diye bir diziyle hortlatılsa da bütün oyuncular değişmişti; hikâye de gereksiz bir tekrar olmaktan öteye geçiyor gibi bir izlenim uyandırmıyordu.

        Şarkıya döncecek olursak, şu mesaj da önemli: “Gençlerin UEFA Kupası'ndan başka övünecekleri şeyler olmalı.”. Futbol, özellikle gençler için bir çekişme ve kavga vesilesi oldu ne yazık ki. Başkalarının başarıları üzerinden birbirine caka satmak, alan ve yaş farkı olmadan hepimizde mevcut bir bireysel / toplumsal hastalık diyebiliriz. Bunları eleştiri konusu yapan rap de özellikle bir dönem yaşanan Ceza - Sagopa zıtlaşmasından sonra gençler arasında birbirini ötekileme ve küçümseme yarışı başlattı. Şimdiki gençlerin bir kısmı da UEFA Kupası yerine, birtakım rapçileri dinliyor olmakla övünür hâle geldiler. İddia ve tartışma konuları farklı; ama gereksiz övünme ve gereksiz kavga hep yerli yerinde duruyor maalesef. “Metafiziksel ihtilâl” ne zaman ve nasıl gerçekleşecek bilemeyiz. Herkes kendi kafasında yarattığı ihtilâli özlüyor belki de, ama hangisi kendini fiziksel plandan soyutlayabiliyor; orası ayrı mevzu.
10/10

        3- “Sokak Sanatı”

        İş hayatının, geçim kavgasının konu edildiği parça, protest rapin hâlâ yerini koruyan en güzel örneklerinden biri. Beat'i ve ritmi de çok hoş. “Sokaktaki sanatçı ödül almaz.” ve “Keyfi tıkır olan acaba bunları duyar mı?” gibi sitemlerin haklılığı tartışılmaz.
10/10

        4- “Meclis-i Ala”

        Meclis-i Ala İstanbul; Nefret grubunun ilk albümünün ismiydi. Bu parçada da Ceza ve Fuchs bir arada; arada “Arkadaşlar” kelimesini de Sirhot söylemiş olmalı.

        Parçada Ceza ağırlıklı olarak protest sözler söylemişken Fuchs melankolik yazmış. Müzik çok hoş, yatıştırıcı. Ceza günümüz Türkçesinde pek kullanılmayan bazı Arapça kelimeler de (müzevvir, mülevves, desise vs.) kullanarak sözcük dağarcığının genişliğini göstermiş.

        Şarkının sonundaki respect kısmı birçok dinleyiciyi geçmişe götürecektir. Bu kısmın; Ceza'nın seneler sonra söyleyeceği “Rap tekti” (“Yok Geri Dönmek”) ifadesinin açılımı niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi yollar ayrılmış; herkes kendi yolunda yürüyor. Hayırlısı diyelim.
10/10

        5- “Buz Dağları”

        Protest bir parça daha. “Faydalan yalan dolanla kandıransan / Buz dağlarında mahsur kaldı insan” ifadeleri, yıllar sonra biraz değişik şekilde “Dünden Ne Kaldı”da da karşımıza çıkmıştı. “Tokken kimse gelmez akla”, “Hayatı karartmaya yeter sadece bir imza”, “Vaat edilen her güzel şeyde, her özel şeyde doğruluğun payı azaldı”, “Genelde görünen her şey sahtedir” gibi iğne batırıcı sözler var. Bu olumsuzluklar karşısında insanın iç sesinin soracağı soruyu da sormuş Ceza: “Söyle âlim insan, sence bunlara değer mi?”
10/10

        6- “Anladın mı Derdimi Bu....!”

        İsmi itibarıyla duygusal bir çağrışım yaptıran şarkı; hoş bir slow müzik üzerine battle ve protest türde sözler barındırıyor. O zamanki “wack MC”lere (kötü rap icracısı) eleştirel sözler söylenmiş. Siyasi ve sosyal çarpıklıklar dile getirilmiş. Arada birkaç küfürlü ifade de kullanılmış. “Rap bizim kültürümüz değil; peki pop kimin, rock kimin, arabesk kimin?” hitabı çok yerinde olmuş. Nakarat İngilizce kelimeler olmasa daha iyi olabilirmiş sanki
8/10

        7- “Savaş Çocukları”

        Adından da anlaşılacağı üzere savaşı ve savaşın çocuklar üzerindeki etkisini anlatan bir parça. Nakaratı olmayan şarkının anlatımcı bir yapısı var. “Yeter artık, onlar gülmeli.” denerek bitirilen şarkı, keşke bu şarkıların yazılmasına hiç gerek olmasaydı diye düşündürüyor.
8,5/10

        8- “Kalbim, Rapim, Nefretim, Cezam!!”

        Parça; Ceza'nın toplumsal sorunlar ve rap camiası içinde konumunu öne çıkardığı bir şarkı. Sade bir beat'i var. Daha önce Fuchs'la Anahtar albümünü çıkaran Ceza, bu parçada da “Hiphop bir anahtar” demiş. Konular ve beatler birbirine az da olsa benzediği için, bazı şarkıları diğerlerinin bir tık altında kalmış olarak görüyoruz. Kanaatimizce bu şarkı da örneğin “Buz Dağları”nın seviyesine çıkamıyor.
7,5/10

        9- “Komedyenler İş Başında”

        Albüm, melankolik gidişatına bu parçayla ara veriyor. Oldukça ilginç bir beati var ve Ceza da alay eder bir tavır takınmış. DJ Funky C ile düet olan parça çoğunlukla Ceza'nın ilk verse'ü için dinleniyor olmalı. Hatta sadece sözlerin hızlandığı kısım için dinleyenler de olabilir.

        Ceza bu parçada sesini çok iyi kullanmış ve sözlerine günümüzde pek kullanılmayan Arapça kelimeler serpiştirmiş (efsun, fasih, lahza, muvazene vs.). Zamanında siyasilerin “Herkese iki anahtar” (ev ve araba) vaat ettiklerini düşünürsek, “Vaat edilen her şey çok komik lan” alayı daha bir rayına oturuyor. Protest temanın alayla birleştirildiği güzel bir örnek.
8/10

        10- “Ceza Sahası”

        Ceza'nın, mahlası üzerinden kelime oyunu yaptığı bir ifade “Ceza sahası”. Girişte ve sonda söylenen “Bi' mini mic” kısımları “Holocaust”un ve “Bir Minik Mikrofon”un habercisi gibi. Ceza nakaratta “Bayanlar ve baylar” dese de özellikle bayanların olduğu yerde söylenmemesi gereken birtakım sözler kullanmış. Bu bakımdan albümün en sert parçası olan şarkı, aynı zamanda en zayıf şarkı olmuş diyebiliriz.
5/10

        11- “Kalbim Reosta”

        Yine protest temada bir şarkı. Bu şarkıyı Ceza daha önce Asya Sentez albümünde solo olarak seslendirmişti; zaten şarkıda “Asya Sentez” ibaresi geçmekte. Bu ikinci versiyonda ilk versiyondaki ikinci verse atılmış; Ceza'nın bir verse'ü ile Sirhot'un bir verse'ü eklenmiş. Sirhot'a ait olan verse İngilizce. İlk versiyonda “Asya Sentez kendini bilmezlere benzemez.” şeklinde olan cümle, bu versiyonda “Benim sentez kendini bilmezlere benzemez.” şeklinde söylenmiş.

        İkinci verse'te (İlk versiyonun ilk verse'ü) özellikle çocuklara hitap edilmiş. Ülkemizde Noel Baba'ya inanan çocuk var mı bilmiyoruz, ama Ceza'nın Noel Baba efsanesine karşı çocukları uyarması çok yerinde olmuş. Nakarat, kafiyenin belki de en akılda kalıcı olduğu nakarat.
8,5/10

        12- “Dejavu”

        Albümde melankolik ve felsefi düşüncenin en ağır bastığı şarkı olan “Dejavu”, Ceza'nın da melankolik rapte güzel şarkılar üretebildiğinin kanıtı niteliğinde. Nakarat olmayan parçada, sürekli aynı sorunlarla boğuşuyor olmak ile “dejavu” diye adlandırılan his arasında bağlantı kurulmuş. Hem kısalığı hem yatıştırıcılığı itibarıyla güzel bir albüm çıkış parçası (outro) olabilirmiş. Sonda “Açık Arttırma” yerine “Dejavu” olsaydı belki daha isabetli bir seçim olurdu.
9/10

        13- “Açık Arttırma”

        Albümün azınlıktaki hareketli parçalarından. Bu şarkı da görece kısa olması sebebiyle sona konmuş olmalı. Protest sözlerin en gaza getirici şekilde söylendiği parça olmuş diyebiliriz. İkinci bir verse olmayışı tadı damakta bırakıyor diyebiliriz; ama uzatıp tadını kaçırmaktansa tadında bırakmak daha iyi.
10/10

        Albüm Ortalaması: 8,80... ~ 8,8

        Med Cezir, zamanının en çok ses getiren albümlerinden biri. Sadece o zaman için değerlendirdiğimizde değil, bugünden baktığımızda dahi 8,5 - 9 civarı puanları rahatlıkla hak eden bir albüm. İntro - outro olmaması, protest temanın öne çıkarılması ve ortalamayı aşağı çeken şarkıların görece az olması albümün 8,8 ortalamayı tutturmasını sağlıyor.

        Ceza sonraki dönemlerde tekniğini ilerletti; kullandığı beat'lerin soundları çeşitlendi ve protest tema yanında pop-rap ve battle türüne ağırlık vermeye başladı. (Birçok şarkısında sosyal mesajlar vermeye devam etti tabii.) Ceza'nın bu ilk solo albümünün aldığı puan, erişilmesi oldukça güç bir puan; bu da albümün ne kadar değerli olduğunu ve Ceza'nın, işinde ne kadar profesyonel olduğunu göstermekte. Ceza'nın özellikle Onuncu Köy ve Suspus albümleriyle çıtayı daha da yukarı çektiği söylenebilirse de bu albüm bazılarının gönlünde taht kurmaya devam edecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder