Türkçe
rap'te kadınların ve erkeklerin belli yönlerden eleştirildiği
parçalar var, bu parçaların kimisi sadece kadınları veya
erkekleri eleştirirken kimisinde de iki tarafa birden eleştiriler
var. Erkek eleştirilerinin bir kısmı kadınlar, bir kısmı
erkekler tarafından yapılmışken kadınları eleştiren parçalar
gördüğümüz kadarıyla sadece erkek rapçiler tarafından
yapılmış. Yazımızda önce kadın eleştirilerine, sonra erkek
eleştirilerine, en sonda da ikili ilişkiler açısından her iki
tarafın da eleştirildiği parçalara bakacağız.
1-
Türkçe Rap'te Kadın Eleştirisi
Türkçe
rap'te kadınlara yönelik olarak baştan sonra eleştiri içeren
parçalar olduğu gibi, satır aralarında eleştiriler yapılan
şarkılar da var. Baştan sonra kadın eleştirisi içeren
parçalardan mercek altına alacaklarımız çıkış sırasıyla
Sehabe'den “Külkedicilik”, Hidra'dan “Kadınlar”, Norm
Ender'den “Kezban” ve Aspova'dan “Terbiyesiz Ayşe”. Bu
şarkıların ortak eleştiri noktaları olduğu gibi, farklılaşan
noktaları da bulunmakta. Ortak eleştiri noktalarından biri;
kızların aşırıya kaçacak şekilde makyaj yapmaları ve
bazılarının paraya gereğinden fazla önem vermesi:
Gözlüğü
toptan, boya suratları
Pahalı
bi' parfüm, kimi ayak bağı
(“Külkedicilik”)
Elde
bi' telefon, pembe kaplı
Ve
onu da kendi gibi süslemesi
(“Kezban”)
Çantasında
bi' ton makyaj malzemesi
(“Terbiyesiz Ayşe”)
Tanımadan
da ayarlarsın 24 ayarla
(“Külkedicilik”)
Eğer
aşkı arıyo'san git para kazan ve marka takıl
(...)
Narin
fakat n'olur villa istemesin Tarabya'dan
(“Kadınlar”)
Parasız
konuları çekmez anten
(“Kezban”)
Aspova
kadınları genellemek veya “kezban” gibi belli bir genç kız
tipini eleştirmek yolunu seçmeyip, biraz sivrilen özellikleri olan
bir tip çizdiği için, yaptığı betimlemelerde diğerlerine
nispeten abartıya kaçmış:
900
lira çantası var onun
(...)
Hayatı
boyunca hiç görmemiş yokluk azlık
Pofuduk
ayısıyla tüylü kürk bi' montu vardı
Okulundaki
her zenginle yatıp kalktı
(“Terbiyesiz Ayşe”)
Bir
diğer ortak eleştiri konusu olarak, “Kezban” ve “Terbiyesiz
Ayşe”de sosyal medyadaki yapmacık tavırlara değinilmiş
(Aslında bu durum sırf kadınlarla ilgili değil; erkekler de
sosyal medyada kendilerini olduğundan entelektüel ve duyarlı
gösterebilir):
Aynalı
pozlarla sahteliği aforizmalarla gidermesi
(“Kezban”)
Tweet'te
Suriye, Filistin; elde Iphone 6
Ayna
karşısında fotoğrafları ondan attı
(“Terbiyesiz Ayşe”)
Kızların
dinlediği müzikler, izlediği diziler ve muhabbet ettikleri konular
da eleştiri oklarının hedefi olmuş:
Ticari
işleri sanat eseri sanıp, pop müzik falan dinlemesi
(...)
Postişli
falan kankalarıyla, o aşk dizilerine özenmesi
(“Kezban”)
Konuşurken
burçlardan tam bi' profesör olur
(...)
Beş
saat boyunca rujlarından bahsetmesi
(“Terbiyesiz Ayşe”)
Hidra
ise -erkeklerin seçimleri çok mantıklıymış gibi- karşılaştırma
yolunu tutmuş:
Onun
gündeminde makyaj, benimkinde var İddaa
(“Kadınlar”)
Maç
görünce kaçar fakat dizisi varsa hep izler
(“Kadınlar”)
Kadınların
“ideal erkek” anlayışlarına ve bazılarının ilişkilerdeki
yapmacık tavırlarına da göndermede bulunulmuş:
Sana
salakça geliyo'ken hep başka birini düşünmek
Beyaz
atlı bi' prens var hep onların düşünde
İdeal
erkek yemek yapar, her gün evini temizler
Pardon,
ideal erkeğin ne farkı var kerizden?
(“Kadınlar”)
Gülüm,
balım benim, canım ayakları
(“Külkedicilik”)
Cool
takılır ancak şefkate çok muhtaç kedi
(“Terbiyesiz
Ayşe”)
Bazı
kızların ağızlarına sakız ettikleri ünlemler de Norm'un
eleştiri kıskacına takılmış:
Zırt
pırt yazışıp, triplere girip
Sonra
sana bakıp, 'Üf' demesi
(...)
Cümle
de kuramaz 'Yaa' demeden
(“Kezban”)
Hem
evliliği yüceltip hem zırt pırt sevgili değiştirme de
eleştirilen bir nokta olmuş. Aynı davranış modelinin erkeklerde
de görülebildiğini hatırlatalım:
Sorun
şu ki “Evlenmeden olmaz”
diyenler
aşk peşinde son gaz
(“Kadınlar”)
Sokaklarda
sürt sen, belki kocişkolar gelir
(“Terbiyesiz Ayşe”)
Bilindiği
üzere hesap ödeme mevzusunda kızların bir kısmı “Hesabı
erkekler öder” raconuna karşıdır. Rapçilerimiz, bazı kızların
bu anlayışa sahip olmadıklarını söylemişler:
Mezarcı
kendisi, hesaba asla gitmez eli
(“Terbiyesiz Ayşe”)
Hesap
ödenirken sığınak gibi bir anda tuvalete kaçmaları
(“Kezban”)
Tabii
bir de klasik bekletme mevzusu var:
Beş
dakika bekle der ve gelmez otuz dakika
(“Kadınlar”)
Norm
Ender, kızların diyet anlayışlarını da eleştiri konusu yapmış:
Ömrü
boyunca diyet yapacak
Yağlı
kızartmalı fast food gömer ama
Yanında
içecek light olacak
(“Kezban”)
Diyetlerdeki
irade problemi kadın-erkek fark etmeksizin karşılaştığımız
bir durum. Bunun “kezbanlık” olarak görülmesi biraz abes
kaçmış. Davranışlardaki yapmacıklık, paraya aşırı düşkünlük
vs. neyse de konu yiyilene içilene karışacak dereceye
getirilmemeli diyebiliriz. Bize ne insanların ne yediğinden. Adı
üstünde, “fast food” bir endüstri ve insanları kendine
çekmeyi iyi biliyor. Ayrıca şunu da belirtelim: Light içecekler
şeker yerine tatlandırıcı içerdiği için onlar da çok masum
değil. Norm, ilişkilerde bir kısım kadınların samimi
olmadıklarını, bir ilişki bittiğinde hemen yeni birini
bulabileceklerini de söylemiş:
Onu
terk edeceksen yedeğin boldur
Bu
yüzden aşkları amortili
(“Kezban”)
Hidra,
erkeklerin ilişkide kendi kişiliklerini kaybetmemeleri gerektiğini
de söylemiş; ilgili kısım Grup Gündoğarken'in “Ellerimde
Çiçekler” şarkısını hatırlatıyor:
Sen
yırtınıp dursan bile hep onların dediği olur
Bir
kadınla tanışmadan kendinizden emin olun
Emin
olmazsanız gelip sizi de sokar bi' şekle
Sonrasında
ıslanırsın ellerinde çiçekle
(“Kadınlar”)
Şarkının
nakaratında “Kadınlar tehlikeli bi' bomba” diyen Hidra; şarkı
boyunca yaptığı genellemelerin istisnasını teşkil edecek
kadınlar da olduğunu unutmamış:
Aklı
başındaysa eğer kadın yaşam demek
(“Kadınlar”)
Bütün
bu örnekler yer yer haklı noktalara değinilse de -mizahın gereği
olarak- bazı noktaların fazla abartıldığı ve özellikle bu
noktaların öne çıkarıldığı şarkılar olmuş. Bu şarkılar
içerisinde Aspova'ya ait “Terbiyesiz Ayşe” şarkısı,
genellemeden nispeten uzak şekilde bir tip çizdiği için daha
isabetli olmuş diyebiliriz. “Ayşe” isminin böyle olumsuz bir
tip için seçilmiş olması dinî hassasiyeti olan insanların
hoşuna gitmeyebilir; ancak belli ki sanatçı bunun çok kullanılan
bir isim olmasından hareket ederek böyle bir isim seçmiş.
Kadınları
eleştirirken mizahi bir hareket noktası belirlemeyen şarkılar da
var. Bu şarkıların bir kısmına, erkekleri hedef alan ifadeler de
barındırdıkları için yazımızın sonunda değineceğiz. Geriye
Alem DM'in iki şarkısından seçtiğimiz satırlar ve Muhalif'e ait
olup, yukarıdakilere kıyasla daha dar kapsama alanına sahip olan
“Bayan MC” şarkısı kalıyor. Pek tanınmayan bu iki sağlam
rapçinin dediklerine bakarak “kadın eleştirisi” faslını
noktalayalım:
Alem
DM; bazı kadınların -belki de istedikleri erkekler tarafından
tercih edilmek için- sergiledikleri davranışları eleştiren bir
öğüde yer vermiş:
Kıçıkırık
olma; ol cazibeli
(“Beni Bana Sorma”)
Başka
bir şarkısında da bazı kızların kıyafet tercihleriyle ilgili
bir gönderme yaparken, ilk bakışta garipsenecek bir kıyas
yapıyor:
Yatakta
aşk arayanlardan farksızdır mini eteğini koruyanlar
(“Sonu
Vardır”)
İki
durum arasında böyle bir münasebet kurmak; “Neden aynı kefeye
koyuyorsun” gibi bir karşı çıkışa sebebiyet verebilir. Öte
yandan, iki davranışın da farklı ölçülerde yanlış olduğu
inkâr edilemez. Burada sadece kıyafet tercihi değil, bu tercihin
savunulması durumu eleştirilmiş. Yani, “Mini etek giymeme
karışamazsınız; sorun bende değil, bana o gözle bakanlarda”
gibi klasik söylemlerle aşırı açık kıyafetini normalleştirmeye
çalışanlar eleştirilmek istenmiş. Elbette yine de iki durum
arasında benzerlik kurmak sakıncalı.
Muhalif,
“Bizde bayan MC, adı üstünde bayan MC”şeklindeki cinaslı
dizeyle başladığı şarkısında rap icracısı bazı bayanları
hedef alan eleştirilerde bulunmuş:
Kadına
şiddet mesele aslen
Sizde
şiddet kadın kadına, bak
Kız
çocukları kan kusar hâlen
Sense
dumanı solu, içkinin tadına bak
(“Bayan MC”)
Muhalif;
söz konusu bayan MC'lerin şarkılarda erkekler gibi küfürler
ettiklerini, sık sık sevgili değiştirdiklerini, dinleyicilerine
değil ünlü kimselere değer verdiklerini vs. söylüyor. Bu
davranışlarda bulunmayan bayan MC'ler olduğunu da kabul ediyor
tabii. “Bayan MC”, daha dar kapsamlı olmasına rağmen önemli
bir kadın eleştirisi şarkısı olmuş. Parçada dile getirilen
diğer protest fikirler de önemli. Bakalım erkekler hakkındaki rap
şarkılar hangi noktalara değinmiş.
2-
Türkçe Rap'te Erkek Eleştirisi
Türkçe
rap'te erkeklere yönelik eleştiri içerikli şarkılar genellikle
farklı bakış açılarına (mizahi / ciddi, gençlere yönelik /
evli erkeklere yönelik) sahipler. Kadınlara yönelik olanlarda
olduğu gibi, erkeklere yönelik şarkıların da bir kısmı tamamen
erkek eleştirisi şarkısıyken bir kısmı da satır aralarında
eleştiriler içeriyor. Tamamen erkek eleştirisine odaklanan
şarkılar Sehabe'den “Gangsterimsi Abazamtırak” (İnternette
“gangstarımsı”/“gangastarımsı” olarak paylaşılmış,
ama Türkçede öyle bir kelime yok.), Ceza ve Ayben'in düeti olan
“Şaşkın Oğlan”, Sultana'dan solo olarak “Kuşu Kalkmaz”,
“Biz Neysek” ve Aziza A ile düet olan “Taklaya Geldin”
şarkıları. Sehabe, protest şarkısı “Gangsterimsi
Abazamtırak”ta öncelikle erkeklerin kabalıklarını ve kadınlara
yönelik suçları hedef almış:
Her
tarafta yabaniler, sen ben gibi kalmadı
Ağızları
da pek bi' temiz (!), demeye dilim varmadı
(...)
Konserlerde,
sahillerde, sokaklarda sapıklar
Rahatsızlık
vermeyi yaşama sevinci sayarlar
Saçı
sakalı karışmış abaza, maymun, cahil adamlar
Bacısının
namusu kesilir, anasına laf ettirmez
Ama
ana bacı düz gider ve tacizi meslek bilir
Bunlar
arsız kudurmuş it, köpek, denyo serseriler
İkinci
verse'te “gangsterimsi”lerin eleştirisine geçiliyor. Burada
eleştiri okunun hedefi daha çok ortaokul ve lise çağındaki
gençler:
Ortalık
da kan kokuyor, hayırdır savaş mı var?
Hayır,
toplanmış cıbarlar, okul çıkışı basmalar
Üç
cümle konuşamaz ama üç kişiye dalarlar
Polat
abisine özenmiş, her biri birer Alemdar.
Burada
Kurtlar Vadisi dizisinin başrol karakteri Polat Alemdar'a yapılan
gönderme oldukça haklı. Zamanında haberlerde de yer verilen bu
kabadayı / mafya özentiliği ne yazık ki ülkemizde görülebiliyor.
Tabii bu özentiliği besleyen en önemli faktör dizi karakterleri.
İşin garibi, bu dizilerden para kazananlar da, haberlerde bu
zihniyeti eleştirenler de aynı televizyon kanalları oluyor. Haberi
hazırlayan veya sunanın samimi olması bir şeyi değiştirmiyor.
Türkçe
gangsta rap'in en önemli temsilcisi olan Killa Hakan da kabadayı
geçinen erkeklere göndermelerde bulunmayı ihmal etmiyor:
Çok
delikanlıyım diye geçinen var ama boğulacaklar tükürsen
(“Bulabilmek”)
Adam
sanıp kendini dolaşırlar ortada tuhaf tuhaf tipler, tuhaf
tuhaf
kılıbıklar
(“Sen Dönme”)
Tabii
ki klavye delikanlılığına değinilmese olmazdı. Bu yolda bir
eleştiri de Ceza'dan geliyor:
Sokaktadır
şiddet, yok ki rapte
Sırf
delikanlı olan konuşuyor tek tek
Ama
erkekliğiniz sade nette
(“Basit Bir Suç” [feat. Killa
Hakan])
Alem
DM'in “Uzamasın Laf” parçasında eleştiri yine gençlere
yönelik. Bir kısmı rap piyasasında olanlar:
B*ktan
piyasada amacınız aynı bu iki bacak arasına talip çok
(...)
Kimi
düşürürüm acaba bugün diye dövünenler var tribal netlog
(...)
Yaltaklık
yapanlar, kötüye sapanlar, dostu satanlar, dibine batanlar...
(...)
Başkasının
karısına, kardeşine ve sevgilisine yan bakmak
Sizin
işiniz ortama şer katmak, fikriniz hep sadece zevk almak, nam
salmak
Alem,
bu eleştirilerin bir şeyleri değiştirmeyeceğini de kabullenmiş
durumda:
“Beynini
kullan doğruya” diyeceğim, yine fark etmeyecek aptal
İlk
verse'te bu tarz sert eleştiriler yapılmışken, ikinci verse'te
-ümitsiz vaka olmayanlara- öğütler var:
Ortam
dostunu yarın bulamazsın, bakamazsın gerçeklere
Gözünü
kapatan herkes yalancıdır; muhtaç durum üç beş vereceklere
“Böyle
gelen böyle gider” demek için erken; kalk bak bir seçeneklere
Yolu
vardır, kararı ver ve sonuçlarını üstlen bu biçimde
Alem
DM, “Anlatamam” isimli şarkısında da lafı alkole getirmiş ve
hayatta karşılaşılan sıkıntıların kötü alışkanlıklara
bahane edilmesine tepki göstermiş:
Çevremdeki
tüm insanlar sanki çocuk, ben babası
Ne
ayyaşlar gördüm, bomboş, sade gevşemiş vanası
Ceza'yla
Ayben'in “Şaşkın Oğlan” şarkısı da genç erkekleri
eleştiren bir örnek. Bu şarkıda da bir tipin karikatürize
edildiğini ve öğütler verildiğini görüyoruz:
Tipine
bir çeki düzen ver, özenme
(...)
Harekete
geç, ha'di kalk biraz
Şarkının
devamında bilmişlik, aşırı özgüven, çapkınlık ve içki
eleştirilmiş:
Beyim
çözmüş her şeyi, o kadar emin
Hele
ki bir de bunu sen avda gör
Kızların
peşinde kul köle gibi bu senyör
Velakin
aklı bir karış havada, biraz likör
içince
kendine gelir o nankör
(...)
Ne
konuşsa kârdır
Hiç
susmaz, kendisi ukaladır
Eğer
susarsa bir bildiği vardır
Bu
şaşkın oğlan tipi, zamanını boşa geçirmektedir:
İşin
gücün yok senin
(...)
Bugüne
kadar geçirdiğin tüm zaman ham
Şarkının
Ayben'e ait olan son verse'ünde şaşkın oğlan tipi daha detaylı
karikatürize edilmekte:
Yaşını
sorsan hatırlamaz
ama iki katı görmüş geçirmiş.
ama iki katı görmüş geçirmiş.
O feleğin çemberinden geçmiş,
biz giderken o tipler dönermiş.
Her ortama ayak uydurabilir,
her konuya bir fikir beyan eder.
Mükemmel giyinir, kalender bilinir,
o seyyah gezinir, ferman edebilir.
Tam bir maskülen, metroseksüel takılır,
delikanlılığın kitabını yazan adam.
Felsefik her cümle, karmaşık,
Her işin üstesinden gelir, karmakarışık.
Tabii ki çok bilir, muhabbete girilir,
kompleksleriyle belki baş edilir
Lafa turp sıkar her zaman kimisi,
biz giderken o tipler dönermiş.
Her ortama ayak uydurabilir,
her konuya bir fikir beyan eder.
Mükemmel giyinir, kalender bilinir,
o seyyah gezinir, ferman edebilir.
Tam bir maskülen, metroseksüel takılır,
delikanlılığın kitabını yazan adam.
Felsefik her cümle, karmaşık,
Her işin üstesinden gelir, karmakarışık.
Tabii ki çok bilir, muhabbete girilir,
kompleksleriyle belki baş edilir
Lafa turp sıkar her zaman kimisi,
sinsidir kimisi adamı katil edebilir.
Burada
dikkatimizi çeken şey, bu “şaşkın oğlan” tipinin
karikatürize edilişinin pek keskin olmaması. Çapkın,
metroseksüel, bilmiş, felsefi görünümlü içi boş cümleler
kuran, delikanlılığın kitabını yazan... bir kişi olabilir mi
bilmiyoruz. Bu özelliklerin bazılarını taşıyanlar var; ancak
hem çapkın olup hem delikanlılığın kitabını yazmış gibi
davranan, aynı zamanda felsefi cümleler kurmaya çalışan bir tip
çok karman çorman bir kişilik oluyor. “Şaşkın Oğlan”
şarkısı çapkın, kabadayı, çıkarcı / aylak ve bilmiş
tiplerini birbirine karıştırıp ortaya acayip bir melez çıkarmış
gibi. Yapılan eleştiriler bu tipler için ayrı ayrı önemliyse de
bunun tek tip gibi sunulması biraz garip kaçmış diyebiliriz.
Sıra,
erkekleri kararlı bir şekilde eleştiren Sultana'da. Sultana, iki
solo parçasında ve Aziza A ile düetinde erkek eleştirisi yapıyor.
Aziza A ile olan düeti de “Taklaya Geldin” ismini taşımakta.
Bu düette, evli olduğu hâlde çapkınlık yapmaya devam eden bir
tip resmedilmiş. Şarkıda bazı ifadeler argoya kaçmakta.
Eleştirel olmasına rağmen hareketli bir şarkı:
Önemli
olmak güzel ya
VIP
yaşamak özel ya
Ona
bir şey almaz, dışarıya hiç çıkarmaz
Hep
arkadaşlarıyla gezer ya
Şarkı,
bu çapkın erkek tipinin, birlikte olduğu bir kızla evlenmek
zorunda kalmasını konu alıyor ve bu sebeple “Taklaya geldin”
deniyor.
Sultana'nın
“Taklaya Geldin”den daha önce çıkardığı “Kuşu Kalkmaz”
şarkısında da benzer eleştiriler yer almıştı. Bu şarkı
anlatımcı / narrative bir yapıya sahip. Evli olup, her gece
meyhaneye giden ve orada bir sevgili edinen adamla eşi Döndü'yü
anlatmakta:
Koca
eşek hergele, sen nereye
Böyle
telaşlı telaşlı, acelece
Çıkınca
işinden her gece
Koş
koş meyhaneye
(...)
Döndü'ye
gelince (hikâye)
Bekler
onu evinde her gece
(...)
Bekler
de bekler
Sevgili
herifi nerede
Bilmez
ki meyhanede kafayı çekmiş
Sarhoş
o, mayhoş o
Yedirmiş
Hatçe'ye
Para
yok cebinde
Sultana;
sevgililik, nişanlılık ve evliliğin ilk dönemlerinde verilen
sözler olduğunu hatırlatır:
Hani
o senindi, her şeyin, canın
Üstüne
gül koklamayacağın?
Killa
Hakan'ın “Sen Dönme” parçasında da evli olduğu hâlde eşiyle
ilgilenmeyen erkeklere göndermede bulunulmuş; ama Killa
eleştirisini Sultana gibi mizahi bir bakış açısıyla yapmamış,
oldukça sert bir dil kullanmış:
Herkes
kendisine bakmalı önce ilk önce, ilk önce kendine bakmalı herif
Kendi
yatak odası metro olmuş, onun bunun peşinde koşuyor şerif
İhmal
edilen sadece eş değil, çocuktur da aynı zamanda:
Çocuk
odasında bebe zırlar, sen hâlâ kime ne havasındasın?
Sultana'nın
2015'te çıkardığı “Biz Neysek?” şarkısı yine hareketli
olmakla birlikte öncekiler gibi mizahi değil, protest bir şarkı.
Kadının aile ve toplum içindeki yerini hatırlatan ifadeler
barındırmakta:
Annem
beni sana kul olsun diye doğurmadı
Prensimi
buldum sandım, olmadı
(...)
Babam
bana sana köle olsun diye can katmadı
“Taşınır
mal bu, al” diye beni sana satmadı
(...)
Her
şey güzellik değil, benim ruhum yüce
Eteğim
kısa, hey, kime ne? Başörtüm var, ona ne? Kime ne? Ona ne? Kime
ne?
Tek
söz sahibiyim nefsimde, ben nefesimde
Kontrol
bende, geleceğim özgür seçimimde.
Sultana'nın
eleştirileri elbette çok haklı. Yalnız “özgür seçim”
kavramı tartışmaya açık bir kavram. Elbette insanların
birbirlerinin giyim tarzına karışması bir yere kadar manasız;
ancak televizyonda açık saçık kliplerin oynatılması,
ahlâksızlıkları kanıksatıcı dizilerin yayınlanması vs.
neticesinde insanların seçimlerinin ne kadar “özgür” olduğu
da tartışma konusu olur. İnsani hadler kızı da erkeği de aynı
oranda bağlayıcıdır / bağlayıcı olmalıdır. Erkeğin küfür
etmesi, yere tükürmesi vs. eleştiri konusu olabiliyorsa kızın
abartılı şekilde açık giyinmesi de eleştiri konusu olabilir.
Sorun; bu hassasiyetlerin ailevi terbiyeyle gerektiği şekil ve
ölçüde verilmeyip, dinin veya geleneklerin özellikle kızlar
üzerinde bir baskı aracına dönüştürülmesi ve birilerinin
ahlâk bekçiliğine soyunmasıyla ortaya çıkmaktadır. Yoksa
yanlışa yanlış demek insanların özgürlüğünü kısıtlamak
değildir.
Erkekleri
eleştiren örneklere baktığımızda kadınları eleştirenler
kadar genellemeye kaçmadıklarını görüyoruz. Yine,
eleştirdikleri noktalar kadınlara getirilen eleştiriler yanında
daha ciddi kalmakta. Kadın eleştirisinde de çapkınlık,
duyarsızlık gibi ciddi konulara değinilmişse de makyajın,
diyetin, astroloji muhabbetlerinin vs. mizahi amaçla da olsa
eleştiri süzgecinden geçtiğini, buna karşılık erkeklere olan
eleştirilerde daha ciddi şeylerin söz konusu edildiğini
görüyoruz. Ceza ile Ayben'in “Şaşkın Oğlan” şarkısı
biraz daha mizahi olduğu için, kadın eleştirisi konulu şarkılara
bu bakımdan daha yakın. Son olarak, günümüz ilişkilerine
eleştiri getiren şarkılara bakacağız.
3-
Türkçe Rap'te İkili İlişkilerin Eleştirisi
Günümüzde
samimi aşklara çok az rastlanıldığı herkesin hemfikir olacağı
bir durumdur. Kimisi bu durumdan şikâyetçiyse de bu tür
ilişkilerin bir tarafı veya her iki tarafı da bu durumdan hoşnut
olabiliyor. Aşkın tanımı da herkese göre değişmekte; bazıları
saf aşk yaşayamıyor olsa da bunu saf aşk zannedebilmekte. Bu
durum, rapin de eleştiri getirdiği mevzulardan. Defkhan, Joker'le
yaptığı “Depresyon” parçasına yazdığı verse'te bu duruma
dikkat çekiyor:
Sevdiğini
sandığın o sevgiline sevgiler
Sen
her şeyini feda et; o bir gün bitti der gider
(...)
Âşık
olmadığınla aşk ucuzlamış bebeler
Killa
Hakan, “Birer Birer” şarkısında ikili ilişkilere yönelik
değişik eleştirilerde bulunmuş. Hayallerin abartı olması, sonra
bu hayallerle uzaktan yakından alâkası olmayan insanlara gönlü
kaptırma, insanların birbirinden çabuk sıkılabilmesi ve birileri
için mazilerini silmesi gibi hususlardan bahsedilmiş:
Kimi
prenses bekler kimi prens, beyaz atlı
(...)
Sonra
bir sidikliye âşık oldun, unutamadın onu
(...)
Sevenden
daha çok var sevmeyip de terk eden
Dünyanın
dengesi: İnsanlar kurduğunu çabuk yıkıyor
Çiğ
süt emmiş herkes, ne yapacaksın, sıkılıyor
Zaman
yeni kapılar açar, gösterir; eskiler atılır
Kimileri
için anılar anında satılır hemen
Killa
Hakan, başka bir şarkısında da insanların maddi duruma ve dış
görünüşe göre önyargılı davrandıklarını söylemiş. Bu
sıkıntılar belki de en çok ikili ilişkilerde görülmekte:
Yaklaşmak
istesen de kimi zaman birine
nedense
birden mesafeler artıyor
Elin
oğlu ya da kızı seni resmen maddi durumun ya da
saçının
rengine göre tartıyor
(“Yoksan”)
Alem
DM de insanlara yaklaşımda kişilik yerine sadece dış görünüşe
önem verilmesine eleştiri getirmiş:
Tipine
bakıyor, fikine takmıyor beynini
(“Sen Hâlini Gör”)
Sevgili
edinmek için veya sevgiliye kimi zamanlarda hoş görünmek için
“dost satma” meselesine de değinilmiş:
Kimi
dostu satar bir kal**k için
Kimi
dostu satar bir yaprak için
(Alem DM - “Zor”)
Alem'in
eleştirileri, küfürle ifade edilmesi haricinde güzel eleştiriler
olmuş. Ama kimi zaman durumun vahameti ve iğrendiriciliğini daha
iyi yansıtmak için bu tarz ifadelere başvurulabiliyor.
Sehabe,
günümüz ilişkilerinde belli hadlere riayet edilmediğinden
yakınan “Öpüşmekle Sevişmenin Farkı Yok” isimli bir parça
yapmış. Nakaratta genç kızlara sesleniyor:
Bugün
özgür bir martı o
Yaşadıklarını
hep abartıyor
Senin
bilmediğin bir şey bu güzelim
Öpüşmekle
sevişmenin farkı yok
“Erkeklere
güven olmaz” şeklinde ifade edilen görüş Sehabe tarafından da
dile getirilmiş:
En
dürüstü ikiyüzlü
Üç,
dört, beşi var
Sana
iyi davrananın üç dört leşi var
Sehabe
“Genelleme yanlış, ben de genellemem” diyerek; söylediklerinin
istisnasını teşkil edecek bireyler olduğunu da hatırlatıyor.
Sehabe,
günümüzde gerçek aşkı bulamayan bireyin girdiği psikolojiyi
yansıtan satırlara da yer vermiş:
Kalbi
gömdüm toprağa, kafam çok rahat
Yeni
yeni üzümler çıkarmıyo'm stoktan
Sinsi
rollerinizi yemiyorum artık
Zeki
olan anlayıp, diyor “Bu tok lan.”
(...)
Sizin
aşklarınız saymakla bitmiyorken
İçimden
diyorum şunu git bi' yok et
Sagopa
Kajmer'in “Aşk Yok Artık” parçası; yazımızda incelediğimiz
şarkılar içerisinde en yüksek perdeden konuşan parça.
Eleştiriler ve kullanılan tabirler oldukça sert; ama hakikatlerin
böyle olabildiği de inkâr edilemez tabii. Şarkı, öncelikle
birtakım genç kızlara hitap ediyor:
Sorgusuzca
başına buyruk doğrularını savunuyorsun
Yanlış
fikirlerden yanlış bir sen yaratıyorsun (sen)
Sen
abartıyorsun rahat yaşamla sapıtmayı
İstanbul
üstünden geçmiş, bırak kendini korumayı
İyiden
iyiye bakıyorum da yoldan, raydan çıkmışsın
Tenine
dokunan ellerden bir koleksiyon yapmışsın. (Aferin)
Sagopa,
tek gecelik ilişkileri erkekler cephesinden de ele alıyor:
Koleksiyonuna
yeni bir bebek ekle sabah güneşi doğarken
(...)
Geceye
aşkla vardın, sabaha yabancı uyandın
Bil
ki sonraki gün bir baya anlatılacaksın
Kadını
kandırmaksa amaç alayınız yalancı
Kapında
köpek olan işi bitince yabancı
Tuzağa
düşeni iplemez, yeni bir avı kovalar avcı
Şarkı,
evlilik dışı ilişkinin iki taraf için de aynı ölçüde tepki
alması gerektiğini de hatırlatıyor ve çarpık şer'î anlayışa
eleştiri getiriyor:
Erkeklerin
elinin kiri, kadının boğaza geçirin ipi
Var
mı böyle adalet, kesin ikisinin de boynunu
Burada
mecaz yapılmış. İslâm zinanın asılarak veya boyun vurularak cezalandırılmasını öngörmez. Şarkı; bütün ilişkilerin
yozlaşmış olmadığına, temiz kalpli insanların da olduğuna
işaret eden bir nakaratla son buluyor:
“Aşk
yok artık,
kalmamış
bu devirde” deme, vardır, hak yeme, ara bul.
“Aşksız
olsun,
kalbim
neşe dolsun” deme; bu ne fena bir hatadır.
*
* *
Sonuç
olarak diyebiliriz ki Türk rapçiler kadını eleştirirken
genellikle mizahi bir yaklaşım sergilemiş, erkeği eleştirirken
ahlaki kuralları daha çok hareket noktası yapmışlar. Günümüzün
yozlaşan ilişkilerini eleştiren parçalarda da hem iki tarafı da
eleştiren hem de iki tarafa öğüt veren bir anlayış benimsenmiş.
Hemen hemen bütün rapçiler genellemelerden kaçınmak gerektiğinin
bilincinde olarak sözler yazmışlar. Bütün şarkıların haklılık
payı var; ancak belirttiğimiz gibi, biraz da mizahi bakış
açısının etkisiyle kadınlar hakkında bazı noktaların
abartıldığı da görülmekte. Erkekleri eleştiren parçaların
bir kısmının erkeklerce yapılmış olması da önemli bir detay.
Amacın
mizahi olduğu şarkılar eğlenceli; ancak gereksiz tümevarımlardan
olabildiğince kaçınmak gerek. Bu sebeple Aspova'nın şarkısı
biraz daha önde. Mizahi olanlarda da, protest olanlarda da bazı
kaidelerin klişeye veya abartıya kaçtığı da söylenebilir.
Eleştirilebilecek noktalara rağmen, kadın - erkek meselesini
çeşitli yönlerden işleyen bu şarkıların Türk rap'i adına
güzel birer kazanım olduğu inkâr edilemez.
NOT: Türkçe Rap Dergi isimli blog dergisinin 1. sayısından aktarılmıştır. Yazıyı
yazdığımız zamanlarda henüz rastlamamış olduğumuz bazı
şarkılar var; yazının anatomisini bozmamak adına isimlerini
vermekle yetiniyoruz:
İndigo - “Sert Çocuklar”
Server
Uraz - “Ortam Kızı”, “Cansu”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder