31 Ağustos 2020 Pazartesi

CEZA - MED CEZİR ALBÜM ANALİZİ


        Türkçe rap'in zirve isimlerinden olan Ceza; ilk solo albümü Med Cezir'i 2002'de çıkarmıştı. (Daha önce yer aldığı albümler Yeraltı Operasyonu isimli toplama albüm, Sagopa ile birlikte [Asya Sentez] yaptığı Toplama Kampı ve Fuchs ile birlikte [Nefret] yaptığı Meclis-i Âlâ ve Anahtar albümleriydi.) Albüme adını veren ve klip çekilen “Med Cezir” şarkısı, Ceza'nın geniş kitlelerce tanınmasına vesile olan bir şarkıydı. Daha önceki örnekleri (Cartel, Nefret) bilmeyen o zamanki nesil, rapi “Med Cezir” ile tanımıştı. Klibin etkileyiciliği yanında “Koşturmak boş durmaktan iyidir, boş durmak boş koşmaktan yararlı” gibi tekerlemeye benzeyen, ancak tekerlemenin aksine anlam yüklü olan sözler dikkat çekiyordu. Klip; albüm çıkar çıkmaz olmasa bile bir iki sene sonra popüler hâle gelmişti. (Ceza da bir röportajında “Rapstar'ı yaptığımda Med Cezir popüler oldu. Yerli Plaka'yı yaptığımda Rapstar popüler oldu.” demişti yanlış hatırlamıyorsak.) Her neyse, Ceza'nın kariyerinde ve Türkçe rapte bir köşetaşı olan bu albümü incelemeye çalışacağız.

        Med Cezir albümü, intro ve outro bulunmayan, toplamda 13 şarkıdan oluşan bir albüm. Albümde iki tane düet parça var. Beatler ve prodüksiyon ise o zaman beatmaker olarak DJ Mic Check ismini kullanan Sagopa Kajmer'e ait. Şarkılara geçelim.

        1- “Med Cezir”

        Ceza'nın şairâne bir dille yazdığı klasik parça. Protest ve duygusal özellik gösteren parça, erişilmesi zor bir edebî değer taşımakta. Rap'in neden “Ritmik şiir” olarak nitelendiğinin yanıtı olarak gösterilebilecek bir şarkı. İçinden seçilebilecek ve üzerine kompozisyon yazılabilecek özlü sözler var. “Yalnızken utanma, aç kalbini, gir topluma, göster haydi kendini ve buradayım de.” hitabı önemli. “Hoş tutmak gönlü yas tutmaktan zormuş” ve “Hayalet olana dek beklemek mi gerek acep” dizeleri, hayatta yapmadıklarımızı ve değerini bilemediklerimizi hatırlatıyor. Bu konuda şöyle bir hikâyeye de rastlamıştım:

        Bir hoca; öğrencilere “Yarın öleceğinizi bilseniz bugün neler yapmak isterdiniz?” konulu bir yazı yazmalarını söylemiş. Öğrenciler, hayatlarında önemli olan kişilere sarılmak, dargın olduklarıyla barışmak kabilinden şeyler yazmışlar. Hoca yazıları okuduktan sonra şu soruyu sormuş: “Peki, bunları yapmak için neden ölmeyi bekliyorsunuz?”

        “Nargilenin dumanına benzer hayallerim, sadece beni zehirler ve uçup gider” güzel bir teşbih olmuş.
10/10

        2- “Tek Bir İhtimal Var”

        Duygusal bir beat üzerine protest temalı bir parça “Tek Bir İhtimal Var”. “Med Cezir”den farklı olarak, cümleler günlük konuşma veya hitabet tonunda ilerliyor. Old school rapte bu konuşma stili daha fazla görülmekteydi. “Bosphorus laboratuvarlarında...” diye başlayan kısımda cümleler iyice uzunlaşıyor ve müziğin ritmi iyice geri planda kalıyor; ama verilen mesajlar itibarıyla oldukça güzel bir kısım. Ceza burada “Memoli modelinde bir polis hayal edemediğin gibi doğru konuşanın da kazanacağını zannetmiyorum hiçbir zaman için.” demiş. 90'lı yıllarda doğan çocuklar Yılan Hikâyesi dizisiyle büyümüştü; dizinin baş karakteri Memoli de çocukların idollerindendi. Memoli'nin hikâyesi yıllar sonra Dedektif Memoli diye bir diziyle hortlatılsa da bütün oyuncular değişmişti; hikâye de gereksiz bir tekrar olmaktan öteye geçiyor gibi bir izlenim uyandırmıyordu.

        Şarkıya döncecek olursak, şu mesaj da önemli: “Gençlerin UEFA Kupası'ndan başka övünecekleri şeyler olmalı.”. Futbol, özellikle gençler için bir çekişme ve kavga vesilesi oldu ne yazık ki. Başkalarının başarıları üzerinden birbirine caka satmak, alan ve yaş farkı olmadan hepimizde mevcut bir bireysel / toplumsal hastalık diyebiliriz. Bunları eleştiri konusu yapan rap de özellikle bir dönem yaşanan Ceza - Sagopa zıtlaşmasından sonra gençler arasında birbirini ötekileme ve küçümseme yarışı başlattı. Şimdiki gençlerin bir kısmı da UEFA Kupası yerine, birtakım rapçileri dinliyor olmakla övünür hâle geldiler. İddia ve tartışma konuları farklı; ama gereksiz övünme ve gereksiz kavga hep yerli yerinde duruyor maalesef. “Metafiziksel ihtilâl” ne zaman ve nasıl gerçekleşecek bilemeyiz. Herkes kendi kafasında yarattığı ihtilâli özlüyor belki de, ama hangisi kendini fiziksel plandan soyutlayabiliyor; orası ayrı mevzu.
10/10

        3- “Sokak Sanatı”

        İş hayatının, geçim kavgasının konu edildiği parça, protest rapin hâlâ yerini koruyan en güzel örneklerinden biri. Beat'i ve ritmi de çok hoş. “Sokaktaki sanatçı ödül almaz.” ve “Keyfi tıkır olan acaba bunları duyar mı?” gibi sitemlerin haklılığı tartışılmaz.
10/10

        4- “Meclis-i Ala”

        Meclis-i Ala İstanbul; Nefret grubunun ilk albümünün ismiydi. Bu parçada da Ceza ve Fuchs bir arada; arada “Arkadaşlar” kelimesini de Sirhot söylemiş olmalı.

        Parçada Ceza ağırlıklı olarak protest sözler söylemişken Fuchs melankolik yazmış. Müzik çok hoş, yatıştırıcı. Ceza günümüz Türkçesinde pek kullanılmayan bazı Arapça kelimeler de (müzevvir, mülevves, desise vs.) kullanarak sözcük dağarcığının genişliğini göstermiş.

        Şarkının sonundaki respect kısmı birçok dinleyiciyi geçmişe götürecektir. Bu kısmın; Ceza'nın seneler sonra söyleyeceği “Rap tekti” (“Yok Geri Dönmek”) ifadesinin açılımı niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi yollar ayrılmış; herkes kendi yolunda yürüyor. Hayırlısı diyelim.
10/10

        5- “Buz Dağları”

        Protest bir parça daha. “Faydalan yalan dolanla kandıransan / Buz dağlarında mahsur kaldı insan” ifadeleri, yıllar sonra biraz değişik şekilde “Dünden Ne Kaldı”da da karşımıza çıkmıştı. “Tokken kimse gelmez akla”, “Hayatı karartmaya yeter sadece bir imza”, “Vaat edilen her güzel şeyde, her özel şeyde doğruluğun payı azaldı”, “Genelde görünen her şey sahtedir” gibi iğne batırıcı sözler var. Bu olumsuzluklar karşısında insanın iç sesinin soracağı soruyu da sormuş Ceza: “Söyle âlim insan, sence bunlara değer mi?”
10/10

        6- “Anladın mı Derdimi Bu....!”

        İsmi itibarıyla duygusal bir çağrışım yaptıran şarkı; hoş bir slow müzik üzerine battle ve protest türde sözler barındırıyor. O zamanki “wack MC”lere (kötü rap icracısı) eleştirel sözler söylenmiş. Siyasi ve sosyal çarpıklıklar dile getirilmiş. Arada birkaç küfürlü ifade de kullanılmış. “Rap bizim kültürümüz değil; peki pop kimin, rock kimin, arabesk kimin?” hitabı çok yerinde olmuş. Nakarat İngilizce kelimeler olmasa daha iyi olabilirmiş sanki
8/10

        7- “Savaş Çocukları”

        Adından da anlaşılacağı üzere savaşı ve savaşın çocuklar üzerindeki etkisini anlatan bir parça. Nakaratı olmayan şarkının anlatımcı bir yapısı var. “Yeter artık, onlar gülmeli.” denerek bitirilen şarkı, keşke bu şarkıların yazılmasına hiç gerek olmasaydı diye düşündürüyor.
8,5/10

        8- “Kalbim, Rapim, Nefretim, Cezam!!”

        Parça; Ceza'nın toplumsal sorunlar ve rap camiası içinde konumunu öne çıkardığı bir şarkı. Sade bir beat'i var. Daha önce Fuchs'la Anahtar albümünü çıkaran Ceza, bu parçada da “Hiphop bir anahtar” demiş. Konular ve beatler birbirine az da olsa benzediği için, bazı şarkıları diğerlerinin bir tık altında kalmış olarak görüyoruz. Kanaatimizce bu şarkı da örneğin “Buz Dağları”nın seviyesine çıkamıyor.
7,5/10

        9- “Komedyenler İş Başında”

        Albüm, melankolik gidişatına bu parçayla ara veriyor. Oldukça ilginç bir beati var ve Ceza da alay eder bir tavır takınmış. DJ Funky C ile düet olan parça çoğunlukla Ceza'nın ilk verse'ü için dinleniyor olmalı. Hatta sadece sözlerin hızlandığı kısım için dinleyenler de olabilir.

        Ceza bu parçada sesini çok iyi kullanmış ve sözlerine günümüzde pek kullanılmayan Arapça kelimeler serpiştirmiş (efsun, fasih, lahza, muvazene vs.). Zamanında siyasilerin “Herkese iki anahtar” (ev ve araba) vaat ettiklerini düşünürsek, “Vaat edilen her şey çok komik lan” alayı daha bir rayına oturuyor. Protest temanın alayla birleştirildiği güzel bir örnek.
8/10

        10- “Ceza Sahası”

        Ceza'nın, mahlası üzerinden kelime oyunu yaptığı bir ifade “Ceza sahası”. Girişte ve sonda söylenen “Bi' mini mic” kısımları “Holocaust”un ve “Bir Minik Mikrofon”un habercisi gibi. Ceza nakaratta “Bayanlar ve baylar” dese de özellikle bayanların olduğu yerde söylenmemesi gereken birtakım sözler kullanmış. Bu bakımdan albümün en sert parçası olan şarkı, aynı zamanda en zayıf şarkı olmuş diyebiliriz.
5/10

        11- “Kalbim Reosta”

        Yine protest temada bir şarkı. Bu şarkıyı Ceza daha önce Asya Sentez albümünde solo olarak seslendirmişti; zaten şarkıda “Asya Sentez” ibaresi geçmekte. Bu ikinci versiyonda ilk versiyondaki ikinci verse atılmış; Ceza'nın bir verse'ü ile Sirhot'un bir verse'ü eklenmiş. Sirhot'a ait olan verse İngilizce. İlk versiyonda “Asya Sentez kendini bilmezlere benzemez.” şeklinde olan cümle, bu versiyonda “Benim sentez kendini bilmezlere benzemez.” şeklinde söylenmiş.

        İkinci verse'te (İlk versiyonun ilk verse'ü) özellikle çocuklara hitap edilmiş. Ülkemizde Noel Baba'ya inanan çocuk var mı bilmiyoruz, ama Ceza'nın Noel Baba efsanesine karşı çocukları uyarması çok yerinde olmuş. Nakarat, kafiyenin belki de en akılda kalıcı olduğu nakarat.
8,5/10

        12- “Dejavu”

        Albümde melankolik ve felsefi düşüncenin en ağır bastığı şarkı olan “Dejavu”, Ceza'nın da melankolik rapte güzel şarkılar üretebildiğinin kanıtı niteliğinde. Nakarat olmayan parçada, sürekli aynı sorunlarla boğuşuyor olmak ile “dejavu” diye adlandırılan his arasında bağlantı kurulmuş. Hem kısalığı hem yatıştırıcılığı itibarıyla güzel bir albüm çıkış parçası (outro) olabilirmiş. Sonda “Açık Arttırma” yerine “Dejavu” olsaydı belki daha isabetli bir seçim olurdu.
9/10

        13- “Açık Arttırma”

        Albümün azınlıktaki hareketli parçalarından. Bu şarkı da görece kısa olması sebebiyle sona konmuş olmalı. Protest sözlerin en gaza getirici şekilde söylendiği parça olmuş diyebiliriz. İkinci bir verse olmayışı tadı damakta bırakıyor diyebiliriz; ama uzatıp tadını kaçırmaktansa tadında bırakmak daha iyi.
10/10

        Albüm Ortalaması: 8,80... ~ 8,8

        Med Cezir, zamanının en çok ses getiren albümlerinden biri. Sadece o zaman için değerlendirdiğimizde değil, bugünden baktığımızda dahi 8,5 - 9 civarı puanları rahatlıkla hak eden bir albüm. İntro - outro olmaması, protest temanın öne çıkarılması ve ortalamayı aşağı çeken şarkıların görece az olması albümün 8,8 ortalamayı tutturmasını sağlıyor.

        Ceza sonraki dönemlerde tekniğini ilerletti; kullandığı beat'lerin soundları çeşitlendi ve protest tema yanında pop-rap ve battle türüne ağırlık vermeye başladı. (Birçok şarkısında sosyal mesajlar vermeye devam etti tabii.) Ceza'nın bu ilk solo albümünün aldığı puan, erişilmesi oldukça güç bir puan; bu da albümün ne kadar değerli olduğunu ve Ceza'nın, işinde ne kadar profesyonel olduğunu göstermekte. Ceza'nın özellikle Onuncu Köy ve Suspus albümleriyle çıtayı daha da yukarı çektiği söylenebilirse de bu albüm bazılarının gönlünde taht kurmaya devam edecektir.

30 Ağustos 2020 Pazar

TÜRKÇE RAP'TE KADIN VE ERKEK ELEŞTİRİSİ


        Türkçe rap'te kadınların ve erkeklerin belli yönlerden eleştirildiği parçalar var, bu parçaların kimisi sadece kadınları veya erkekleri eleştirirken kimisinde de iki tarafa birden eleştiriler var. Erkek eleştirilerinin bir kısmı kadınlar, bir kısmı erkekler tarafından yapılmışken kadınları eleştiren parçalar gördüğümüz kadarıyla sadece erkek rapçiler tarafından yapılmış. Yazımızda önce kadın eleştirilerine, sonra erkek eleştirilerine, en sonda da ikili ilişkiler açısından her iki tarafın da eleştirildiği parçalara bakacağız.

        1- Türkçe Rap'te Kadın Eleştirisi

        Türkçe rap'te kadınlara yönelik olarak baştan sonra eleştiri içeren parçalar olduğu gibi, satır aralarında eleştiriler yapılan şarkılar da var. Baştan sonra kadın eleştirisi içeren parçalardan mercek altına alacaklarımız çıkış sırasıyla Sehabe'den “Külkedicilik”, Hidra'dan “Kadınlar”, Norm Ender'den “Kezban” ve Aspova'dan “Terbiyesiz Ayşe”. Bu şarkıların ortak eleştiri noktaları olduğu gibi, farklılaşan noktaları da bulunmakta. Ortak eleştiri noktalarından biri; kızların aşırıya kaçacak şekilde makyaj yapmaları ve bazılarının paraya gereğinden fazla önem vermesi:

Gözlüğü toptan, boya suratları
Pahalı bi' parfüm, kimi ayak bağı
(“Külkedicilik”)

Elde bi' telefon, pembe kaplı
Ve onu da kendi gibi süslemesi
(“Kezban”)

Çantasında bi' ton makyaj malzemesi
(“Terbiyesiz Ayşe”)

Tanımadan da ayarlarsın 24 ayarla
(“Külkedicilik”)

Eğer aşkı arıyo'san git para kazan ve marka takıl
(...)
Narin fakat n'olur villa istemesin Tarabya'dan
(“Kadınlar”)

Parasız konuları çekmez anten
(“Kezban”)

        Aspova kadınları genellemek veya “kezban” gibi belli bir genç kız tipini eleştirmek yolunu seçmeyip, biraz sivrilen özellikleri olan bir tip çizdiği için, yaptığı betimlemelerde diğerlerine nispeten abartıya kaçmış:

900 lira çantası var onun
(...)
Hayatı boyunca hiç görmemiş yokluk azlık
Pofuduk ayısıyla tüylü kürk bi' montu vardı
Okulundaki her zenginle yatıp kalktı
(“Terbiyesiz Ayşe”)

        Bir diğer ortak eleştiri konusu olarak, “Kezban” ve “Terbiyesiz Ayşe”de sosyal medyadaki yapmacık tavırlara değinilmiş (Aslında bu durum sırf kadınlarla ilgili değil; erkekler de sosyal medyada kendilerini olduğundan entelektüel ve duyarlı gösterebilir):

Aynalı pozlarla sahteliği aforizmalarla gidermesi
(“Kezban”)

Tweet'te Suriye, Filistin; elde Iphone 6
Ayna karşısında fotoğrafları ondan attı
(“Terbiyesiz Ayşe”)

        Kızların dinlediği müzikler, izlediği diziler ve muhabbet ettikleri konular da eleştiri oklarının hedefi olmuş:

Ticari işleri sanat eseri sanıp, pop müzik falan dinlemesi
(...)
Postişli falan kankalarıyla, o aşk dizilerine özenmesi
(“Kezban”)

Konuşurken burçlardan tam bi' profesör olur
(...)
Beş saat boyunca rujlarından bahsetmesi
(“Terbiyesiz Ayşe”)

        Hidra ise -erkeklerin seçimleri çok mantıklıymış gibi- karşılaştırma yolunu tutmuş:

Onun gündeminde makyaj, benimkinde var İddaa
(“Kadınlar”)

Maç görünce kaçar fakat dizisi varsa hep izler
(“Kadınlar”)

        Kadınların “ideal erkek” anlayışlarına ve bazılarının ilişkilerdeki yapmacık tavırlarına da göndermede bulunulmuş:

Sana salakça geliyo'ken hep başka birini düşünmek
Beyaz atlı bi' prens var hep onların düşünde
İdeal erkek yemek yapar, her gün evini temizler
Pardon, ideal erkeğin ne farkı var kerizden?
(“Kadınlar”)

Gülüm, balım benim, canım ayakları
(“Külkedicilik”)

Cool takılır ancak şefkate çok muhtaç kedi
(“Terbiyesiz Ayşe”)

        Bazı kızların ağızlarına sakız ettikleri ünlemler de Norm'un eleştiri kıskacına takılmış:

Zırt pırt yazışıp, triplere girip
Sonra sana bakıp, 'Üf' demesi
(...)
Cümle de kuramaz 'Yaa' demeden
(“Kezban”)

        Hem evliliği yüceltip hem zırt pırt sevgili değiştirme de eleştirilen bir nokta olmuş. Aynı davranış modelinin erkeklerde de görülebildiğini hatırlatalım:

Sorun şu ki “Evlenmeden olmaz”
diyenler aşk peşinde son gaz
(“Kadınlar”)

Sokaklarda sürt sen, belki kocişkolar gelir
(“Terbiyesiz Ayşe”)

        Bilindiği üzere hesap ödeme mevzusunda kızların bir kısmı “Hesabı erkekler öder” raconuna karşıdır. Rapçilerimiz, bazı kızların bu anlayışa sahip olmadıklarını söylemişler:

Mezarcı kendisi, hesaba asla gitmez eli
(“Terbiyesiz Ayşe”)

Hesap ödenirken sığınak gibi bir anda tuvalete kaçmaları
(“Kezban”)

        Tabii bir de klasik bekletme mevzusu var:

Beş dakika bekle der ve gelmez otuz dakika
(“Kadınlar”)

        Norm Ender, kızların diyet anlayışlarını da eleştiri konusu yapmış:

Ömrü boyunca diyet yapacak
Yağlı kızartmalı fast food gömer ama
Yanında içecek light olacak
(“Kezban”)

        Diyetlerdeki irade problemi kadın-erkek fark etmeksizin karşılaştığımız bir durum. Bunun “kezbanlık” olarak görülmesi biraz abes kaçmış. Davranışlardaki yapmacıklık, paraya aşırı düşkünlük vs. neyse de konu yiyilene içilene karışacak dereceye getirilmemeli diyebiliriz. Bize ne insanların ne yediğinden. Adı üstünde, “fast food” bir endüstri ve insanları kendine çekmeyi iyi biliyor. Ayrıca şunu da belirtelim: Light içecekler şeker yerine tatlandırıcı içerdiği için onlar da çok masum değil. Norm, ilişkilerde bir kısım kadınların samimi olmadıklarını, bir ilişki bittiğinde hemen yeni birini bulabileceklerini de söylemiş:

Onu terk edeceksen yedeğin boldur
Bu yüzden aşkları amortili
(“Kezban”)

        Hidra, erkeklerin ilişkide kendi kişiliklerini kaybetmemeleri gerektiğini de söylemiş; ilgili kısım Grup Gündoğarken'in “Ellerimde Çiçekler” şarkısını hatırlatıyor:

Sen yırtınıp dursan bile hep onların dediği olur
Bir kadınla tanışmadan kendinizden emin olun
Emin olmazsanız gelip sizi de sokar bi' şekle
Sonrasında ıslanırsın ellerinde çiçekle
(“Kadınlar”)

        Şarkının nakaratında “Kadınlar tehlikeli bi' bomba” diyen Hidra; şarkı boyunca yaptığı genellemelerin istisnasını teşkil edecek kadınlar da olduğunu unutmamış:

Aklı başındaysa eğer kadın yaşam demek
(“Kadınlar”)

        Bütün bu örnekler yer yer haklı noktalara değinilse de -mizahın gereği olarak- bazı noktaların fazla abartıldığı ve özellikle bu noktaların öne çıkarıldığı şarkılar olmuş. Bu şarkılar içerisinde Aspova'ya ait “Terbiyesiz Ayşe” şarkısı, genellemeden nispeten uzak şekilde bir tip çizdiği için daha isabetli olmuş diyebiliriz. “Ayşe” isminin böyle olumsuz bir tip için seçilmiş olması dinî hassasiyeti olan insanların hoşuna gitmeyebilir; ancak belli ki sanatçı bunun çok kullanılan bir isim olmasından hareket ederek böyle bir isim seçmiş.

        Kadınları eleştirirken mizahi bir hareket noktası belirlemeyen şarkılar da var. Bu şarkıların bir kısmına, erkekleri hedef alan ifadeler de barındırdıkları için yazımızın sonunda değineceğiz. Geriye Alem DM'in iki şarkısından seçtiğimiz satırlar ve Muhalif'e ait olup, yukarıdakilere kıyasla daha dar kapsama alanına sahip olan “Bayan MC” şarkısı kalıyor. Pek tanınmayan bu iki sağlam rapçinin dediklerine bakarak “kadın eleştirisi” faslını noktalayalım:

        Alem DM; bazı kadınların -belki de istedikleri erkekler tarafından tercih edilmek için- sergiledikleri davranışları eleştiren bir öğüde yer vermiş:

Kıçıkırık olma; ol cazibeli
(“Beni Bana Sorma”)

        Başka bir şarkısında da bazı kızların kıyafet tercihleriyle ilgili bir gönderme yaparken, ilk bakışta garipsenecek bir kıyas yapıyor:

Yatakta aşk arayanlardan farksızdır mini eteğini koruyanlar
(“Sonu Vardır”)

        İki durum arasında böyle bir münasebet kurmak; “Neden aynı kefeye koyuyorsun” gibi bir karşı çıkışa sebebiyet verebilir. Öte yandan, iki davranışın da farklı ölçülerde yanlış olduğu inkâr edilemez. Burada sadece kıyafet tercihi değil, bu tercihin savunulması durumu eleştirilmiş. Yani, “Mini etek giymeme karışamazsınız; sorun bende değil, bana o gözle bakanlarda” gibi klasik söylemlerle aşırı açık kıyafetini normalleştirmeye çalışanlar eleştirilmek istenmiş. Elbette yine de iki durum arasında benzerlik kurmak sakıncalı.

        Muhalif, “Bizde bayan MC, adı üstünde bayan MC”şeklindeki cinaslı dizeyle başladığı şarkısında rap icracısı bazı bayanları hedef alan eleştirilerde bulunmuş:

Kadına şiddet mesele aslen
Sizde şiddet kadın kadına, bak
Kız çocukları kan kusar hâlen
Sense dumanı solu, içkinin tadına bak
(“Bayan MC”)

        Muhalif; söz konusu bayan MC'lerin şarkılarda erkekler gibi küfürler ettiklerini, sık sık sevgili değiştirdiklerini, dinleyicilerine değil ünlü kimselere değer verdiklerini vs. söylüyor. Bu davranışlarda bulunmayan bayan MC'ler olduğunu da kabul ediyor tabii. “Bayan MC”, daha dar kapsamlı olmasına rağmen önemli bir kadın eleştirisi şarkısı olmuş. Parçada dile getirilen diğer protest fikirler de önemli. Bakalım erkekler hakkındaki rap şarkılar hangi noktalara değinmiş.

        2- Türkçe Rap'te Erkek Eleştirisi

        Türkçe rap'te erkeklere yönelik eleştiri içerikli şarkılar genellikle farklı bakış açılarına (mizahi / ciddi, gençlere yönelik / evli erkeklere yönelik) sahipler. Kadınlara yönelik olanlarda olduğu gibi, erkeklere yönelik şarkıların da bir kısmı tamamen erkek eleştirisi şarkısıyken bir kısmı da satır aralarında eleştiriler içeriyor. Tamamen erkek eleştirisine odaklanan şarkılar Sehabe'den “Gangsterimsi Abazamtırak” (İnternette “gangstarımsı”/“gangastarımsı” olarak paylaşılmış, ama Türkçede öyle bir kelime yok.), Ceza ve Ayben'in düeti olan “Şaşkın Oğlan”, Sultana'dan solo olarak “Kuşu Kalkmaz”, “Biz Neysek” ve Aziza A ile düet olan “Taklaya Geldin” şarkıları. Sehabe, protest şarkısı “Gangsterimsi Abazamtırak”ta öncelikle erkeklerin kabalıklarını ve kadınlara yönelik suçları hedef almış:

Her tarafta yabaniler, sen ben gibi kalmadı
Ağızları da pek bi' temiz (!), demeye dilim varmadı
(...)
Konserlerde, sahillerde, sokaklarda sapıklar
Rahatsızlık vermeyi yaşama sevinci sayarlar
Saçı sakalı karışmış abaza, maymun, cahil adamlar
Bacısının namusu kesilir, anasına laf ettirmez
Ama ana bacı düz gider ve tacizi meslek bilir
Bunlar arsız kudurmuş it, köpek, denyo serseriler

        İkinci verse'te “gangsterimsi”lerin eleştirisine geçiliyor. Burada eleştiri okunun hedefi daha çok ortaokul ve lise çağındaki gençler:

Ortalık da kan kokuyor, hayırdır savaş mı var?
Hayır, toplanmış cıbarlar, okul çıkışı basmalar
Üç cümle konuşamaz ama üç kişiye dalarlar
Polat abisine özenmiş, her biri birer Alemdar.

        Burada Kurtlar Vadisi dizisinin başrol karakteri Polat Alemdar'a yapılan gönderme oldukça haklı. Zamanında haberlerde de yer verilen bu kabadayı / mafya özentiliği ne yazık ki ülkemizde görülebiliyor. Tabii bu özentiliği besleyen en önemli faktör dizi karakterleri. İşin garibi, bu dizilerden para kazananlar da, haberlerde bu zihniyeti eleştirenler de aynı televizyon kanalları oluyor. Haberi hazırlayan veya sunanın samimi olması bir şeyi değiştirmiyor.

        Türkçe gangsta rap'in en önemli temsilcisi olan Killa Hakan da kabadayı geçinen erkeklere göndermelerde bulunmayı ihmal etmiyor:

Çok delikanlıyım diye geçinen var ama boğulacaklar tükürsen
(“Bulabilmek”)

Adam sanıp kendini dolaşırlar ortada tuhaf tuhaf tipler, tuhaf
tuhaf kılıbıklar
(“Sen Dönme”)

        Tabii ki klavye delikanlılığına değinilmese olmazdı. Bu yolda bir eleştiri de Ceza'dan geliyor:

Sokaktadır şiddet, yok ki rapte
Sırf delikanlı olan konuşuyor tek tek
Ama erkekliğiniz sade nette
(“Basit Bir Suç” [feat. Killa Hakan])

        Alem DM'in “Uzamasın Laf” parçasında eleştiri yine gençlere yönelik. Bir kısmı rap piyasasında olanlar:

B*ktan piyasada amacınız aynı bu iki bacak arasına talip çok
(...)
Kimi düşürürüm acaba bugün diye dövünenler var tribal netlog
(...)
Yaltaklık yapanlar, kötüye sapanlar, dostu satanlar, dibine batanlar...
(...)
Başkasının karısına, kardeşine ve sevgilisine yan bakmak
Sizin işiniz ortama şer katmak, fikriniz hep sadece zevk almak, nam salmak

        Alem, bu eleştirilerin bir şeyleri değiştirmeyeceğini de kabullenmiş durumda:

Beynini kullan doğruya” diyeceğim, yine fark etmeyecek aptal

        İlk verse'te bu tarz sert eleştiriler yapılmışken, ikinci verse'te -ümitsiz vaka olmayanlara- öğütler var:

Ortam dostunu yarın bulamazsın, bakamazsın gerçeklere
Gözünü kapatan herkes yalancıdır; muhtaç durum üç beş vereceklere
Böyle gelen böyle gider” demek için erken; kalk bak bir seçeneklere
Yolu vardır, kararı ver ve sonuçlarını üstlen bu biçimde

        Alem DM, “Anlatamam” isimli şarkısında da lafı alkole getirmiş ve hayatta karşılaşılan sıkıntıların kötü alışkanlıklara bahane edilmesine tepki göstermiş:

Çevremdeki tüm insanlar sanki çocuk, ben babası
Ne ayyaşlar gördüm, bomboş, sade gevşemiş vanası

        Ceza'yla Ayben'in “Şaşkın Oğlan” şarkısı da genç erkekleri eleştiren bir örnek. Bu şarkıda da bir tipin karikatürize edildiğini ve öğütler verildiğini görüyoruz:

Tipine bir çeki düzen ver, özenme
(...)
Harekete geç, ha'di kalk biraz

        Şarkının devamında bilmişlik, aşırı özgüven, çapkınlık ve içki eleştirilmiş:

Beyim çözmüş her şeyi, o kadar emin
Hele ki bir de bunu sen avda gör
Kızların peşinde kul köle gibi bu senyör
Velakin aklı bir karış havada, biraz likör
içince kendine gelir o nankör
(...)
Ne konuşsa kârdır
Hiç susmaz, kendisi ukaladır
Eğer susarsa bir bildiği vardır

        Bu şaşkın oğlan tipi, zamanını boşa geçirmektedir:

İşin gücün yok senin
(...)
Bugüne kadar geçirdiğin tüm zaman ham

        Şarkının Ayben'e ait olan son verse'ünde şaşkın oğlan tipi daha detaylı karikatürize edilmekte:

Yaşını sorsan hatırlamaz
ama iki katı görmüş geçirmiş.
O feleğin çemberinden geçmiş,
biz giderken o tipler dönermiş.
Her ortama ayak uydurabilir,
her konuya bir fikir beyan eder.
Mükemmel giyinir, kalender bilinir,
o seyyah gezinir, ferman edebilir.
Tam bir maskülen, metroseksüel takılır,
delikanlılığın kitabını yazan adam.
Felsefik her cümle, karmaşık,
Her işin üstesinden gelir, karmakarışık.
Tabii ki çok bilir, muhabbete girilir,
kompleksleriyle belki baş edilir
Lafa turp sıkar her zaman kimisi,
sinsidir kimisi adamı katil edebilir.

        Burada dikkatimizi çeken şey, bu “şaşkın oğlan” tipinin karikatürize edilişinin pek keskin olmaması. Çapkın, metroseksüel, bilmiş, felsefi görünümlü içi boş cümleler kuran, delikanlılığın kitabını yazan... bir kişi olabilir mi bilmiyoruz. Bu özelliklerin bazılarını taşıyanlar var; ancak hem çapkın olup hem delikanlılığın kitabını yazmış gibi davranan, aynı zamanda felsefi cümleler kurmaya çalışan bir tip çok karman çorman bir kişilik oluyor. “Şaşkın Oğlan” şarkısı çapkın, kabadayı, çıkarcı / aylak ve bilmiş tiplerini birbirine karıştırıp ortaya acayip bir melez çıkarmış gibi. Yapılan eleştiriler bu tipler için ayrı ayrı önemliyse de bunun tek tip gibi sunulması biraz garip kaçmış diyebiliriz.

        Sıra, erkekleri kararlı bir şekilde eleştiren Sultana'da. Sultana, iki solo parçasında ve Aziza A ile düetinde erkek eleştirisi yapıyor. Aziza A ile olan düeti de “Taklaya Geldin” ismini taşımakta. Bu düette, evli olduğu hâlde çapkınlık yapmaya devam eden bir tip resmedilmiş. Şarkıda bazı ifadeler argoya kaçmakta. Eleştirel olmasına rağmen hareketli bir şarkı:

Önemli olmak güzel ya
VIP yaşamak özel ya
Ona bir şey almaz, dışarıya hiç çıkarmaz
Hep arkadaşlarıyla gezer ya

        Şarkı, bu çapkın erkek tipinin, birlikte olduğu bir kızla evlenmek zorunda kalmasını konu alıyor ve bu sebeple “Taklaya geldin” deniyor.

        Sultana'nın “Taklaya Geldin”den daha önce çıkardığı “Kuşu Kalkmaz” şarkısında da benzer eleştiriler yer almıştı. Bu şarkı anlatımcı / narrative bir yapıya sahip. Evli olup, her gece meyhaneye giden ve orada bir sevgili edinen adamla eşi Döndü'yü anlatmakta:

Koca eşek hergele, sen nereye
Böyle telaşlı telaşlı, acelece
Çıkınca işinden her gece
Koş koş meyhaneye
(...)
Döndü'ye gelince (hikâye)
Bekler onu evinde her gece
(...)
Bekler de bekler
Sevgili herifi nerede
Bilmez ki meyhanede kafayı çekmiş
Sarhoş o, mayhoş o
Yedirmiş Hatçe'ye
Para yok cebinde

        Sultana; sevgililik, nişanlılık ve evliliğin ilk dönemlerinde verilen sözler olduğunu hatırlatır:

Hani o senindi, her şeyin, canın
Üstüne gül koklamayacağın?

        Killa Hakan'ın “Sen Dönme” parçasında da evli olduğu hâlde eşiyle ilgilenmeyen erkeklere göndermede bulunulmuş; ama Killa eleştirisini Sultana gibi mizahi bir bakış açısıyla yapmamış, oldukça sert bir dil kullanmış:

Herkes kendisine bakmalı önce ilk önce, ilk önce kendine bakmalı herif
Kendi yatak odası metro olmuş, onun bunun peşinde koşuyor şerif

        İhmal edilen sadece eş değil, çocuktur da aynı zamanda:

Çocuk odasında bebe zırlar, sen hâlâ kime ne havasındasın?

        Sultana'nın 2015'te çıkardığı “Biz Neysek?” şarkısı yine hareketli olmakla birlikte öncekiler gibi mizahi değil, protest bir şarkı. Kadının aile ve toplum içindeki yerini hatırlatan ifadeler barındırmakta:

Annem beni sana kul olsun diye doğurmadı
Prensimi buldum sandım, olmadı
(...)
Babam bana sana köle olsun diye can katmadı
Taşınır mal bu, al” diye beni sana satmadı
(...)
Her şey güzellik değil, benim ruhum yüce
Eteğim kısa, hey, kime ne? Başörtüm var, ona ne? Kime ne? Ona ne? Kime ne?
Tek söz sahibiyim nefsimde, ben nefesimde
Kontrol bende, geleceğim özgür seçimimde.

        Sultana'nın eleştirileri elbette çok haklı. Yalnız “özgür seçim” kavramı tartışmaya açık bir kavram. Elbette insanların birbirlerinin giyim tarzına karışması bir yere kadar manasız; ancak televizyonda açık saçık kliplerin oynatılması, ahlâksızlıkları kanıksatıcı dizilerin yayınlanması vs. neticesinde insanların seçimlerinin ne kadar “özgür” olduğu da tartışma konusu olur. İnsani hadler kızı da erkeği de aynı oranda bağlayıcıdır / bağlayıcı olmalıdır. Erkeğin küfür etmesi, yere tükürmesi vs. eleştiri konusu olabiliyorsa kızın abartılı şekilde açık giyinmesi de eleştiri konusu olabilir. Sorun; bu hassasiyetlerin ailevi terbiyeyle gerektiği şekil ve ölçüde verilmeyip, dinin veya geleneklerin özellikle kızlar üzerinde bir baskı aracına dönüştürülmesi ve birilerinin ahlâk bekçiliğine soyunmasıyla ortaya çıkmaktadır. Yoksa yanlışa yanlış demek insanların özgürlüğünü kısıtlamak değildir.

        Erkekleri eleştiren örneklere baktığımızda kadınları eleştirenler kadar genellemeye kaçmadıklarını görüyoruz. Yine, eleştirdikleri noktalar kadınlara getirilen eleştiriler yanında daha ciddi kalmakta. Kadın eleştirisinde de çapkınlık, duyarsızlık gibi ciddi konulara değinilmişse de makyajın, diyetin, astroloji muhabbetlerinin vs. mizahi amaçla da olsa eleştiri süzgecinden geçtiğini, buna karşılık erkeklere olan eleştirilerde daha ciddi şeylerin söz konusu edildiğini görüyoruz. Ceza ile Ayben'in “Şaşkın Oğlan” şarkısı biraz daha mizahi olduğu için, kadın eleştirisi konulu şarkılara bu bakımdan daha yakın. Son olarak, günümüz ilişkilerine eleştiri getiren şarkılara bakacağız.

        3- Türkçe Rap'te İkili İlişkilerin Eleştirisi

        Günümüzde samimi aşklara çok az rastlanıldığı herkesin hemfikir olacağı bir durumdur. Kimisi bu durumdan şikâyetçiyse de bu tür ilişkilerin bir tarafı veya her iki tarafı da bu durumdan hoşnut olabiliyor. Aşkın tanımı da herkese göre değişmekte; bazıları saf aşk yaşayamıyor olsa da bunu saf aşk zannedebilmekte. Bu durum, rapin de eleştiri getirdiği mevzulardan. Defkhan, Joker'le yaptığı “Depresyon” parçasına yazdığı verse'te bu duruma dikkat çekiyor:

Sevdiğini sandığın o sevgiline sevgiler
Sen her şeyini feda et; o bir gün bitti der gider
(...)
Âşık olmadığınla aşk ucuzlamış bebeler

        Killa Hakan, “Birer Birer” şarkısında ikili ilişkilere yönelik değişik eleştirilerde bulunmuş. Hayallerin abartı olması, sonra bu hayallerle uzaktan yakından alâkası olmayan insanlara gönlü kaptırma, insanların birbirinden çabuk sıkılabilmesi ve birileri için mazilerini silmesi gibi hususlardan bahsedilmiş:

Kimi prenses bekler kimi prens, beyaz atlı
(...)
Sonra bir sidikliye âşık oldun, unutamadın onu
(...)
Sevenden daha çok var sevmeyip de terk eden
Dünyanın dengesi: İnsanlar kurduğunu çabuk yıkıyor
Çiğ süt emmiş herkes, ne yapacaksın, sıkılıyor
Zaman yeni kapılar açar, gösterir; eskiler atılır
Kimileri için anılar anında satılır hemen

        Killa Hakan, başka bir şarkısında da insanların maddi duruma ve dış görünüşe göre önyargılı davrandıklarını söylemiş. Bu sıkıntılar belki de en çok ikili ilişkilerde görülmekte:

Yaklaşmak istesen de kimi zaman birine
nedense birden mesafeler artıyor
Elin oğlu ya da kızı seni resmen maddi durumun ya da
saçının rengine göre tartıyor
(“Yoksan”)

        Alem DM de insanlara yaklaşımda kişilik yerine sadece dış görünüşe önem verilmesine eleştiri getirmiş:

Tipine bakıyor, fikine takmıyor beynini
(“Sen Hâlini Gör”)

        Sevgili edinmek için veya sevgiliye kimi zamanlarda hoş görünmek için “dost satma” meselesine de değinilmiş:

Kimi dostu satar bir kal**k için
Kimi dostu satar bir yaprak için
(Alem DM - “Zor”)

        Alem'in eleştirileri, küfürle ifade edilmesi haricinde güzel eleştiriler olmuş. Ama kimi zaman durumun vahameti ve iğrendiriciliğini daha iyi yansıtmak için bu tarz ifadelere başvurulabiliyor.

        Sehabe, günümüz ilişkilerinde belli hadlere riayet edilmediğinden yakınan “Öpüşmekle Sevişmenin Farkı Yok” isimli bir parça yapmış. Nakaratta genç kızlara sesleniyor:

Bugün özgür bir martı o
Yaşadıklarını hep abartıyor
Senin bilmediğin bir şey bu güzelim
Öpüşmekle sevişmenin farkı yok

        “Erkeklere güven olmaz” şeklinde ifade edilen görüş Sehabe tarafından da dile getirilmiş:

En dürüstü ikiyüzlü
Üç, dört, beşi var
Sana iyi davrananın üç dört leşi var

        Sehabe “Genelleme yanlış, ben de genellemem” diyerek; söylediklerinin istisnasını teşkil edecek bireyler olduğunu da hatırlatıyor.

        Sehabe, günümüzde gerçek aşkı bulamayan bireyin girdiği psikolojiyi yansıtan satırlara da yer vermiş:

Kalbi gömdüm toprağa, kafam çok rahat
Yeni yeni üzümler çıkarmıyo'm stoktan
Sinsi rollerinizi yemiyorum artık
Zeki olan anlayıp, diyor “Bu tok lan.”
(...)
Sizin aşklarınız saymakla bitmiyorken
İçimden diyorum şunu git bi' yok et

        Sagopa Kajmer'in “Aşk Yok Artık” parçası; yazımızda incelediğimiz şarkılar içerisinde en yüksek perdeden konuşan parça. Eleştiriler ve kullanılan tabirler oldukça sert; ama hakikatlerin böyle olabildiği de inkâr edilemez tabii. Şarkı, öncelikle birtakım genç kızlara hitap ediyor:

Sorgusuzca başına buyruk doğrularını savunuyorsun
Yanlış fikirlerden yanlış bir sen yaratıyorsun (sen)
Sen abartıyorsun rahat yaşamla sapıtmayı
İstanbul üstünden geçmiş, bırak kendini korumayı
İyiden iyiye bakıyorum da yoldan, raydan çıkmışsın
Tenine dokunan ellerden bir koleksiyon yapmışsın. (Aferin)

        Sagopa, tek gecelik ilişkileri erkekler cephesinden de ele alıyor:

Koleksiyonuna yeni bir bebek ekle sabah güneşi doğarken
(...)
Geceye aşkla vardın, sabaha yabancı uyandın
Bil ki sonraki gün bir baya anlatılacaksın
Kadını kandırmaksa amaç alayınız yalancı
Kapında köpek olan işi bitince yabancı
Tuzağa düşeni iplemez, yeni bir avı kovalar avcı

        Şarkı, evlilik dışı ilişkinin iki taraf için de aynı ölçüde tepki alması gerektiğini de hatırlatıyor ve çarpık şer'î anlayışa eleştiri getiriyor:

Erkeklerin elinin kiri, kadının boğaza geçirin ipi
Var mı böyle adalet, kesin ikisinin de boynunu

        Burada mecaz yapılmış. İslâm zinanın asılarak veya boyun vurularak cezalandırılmasını öngörmez. Şarkı; bütün ilişkilerin yozlaşmış olmadığına, temiz kalpli insanların da olduğuna işaret eden bir nakaratla son buluyor:

Aşk yok artık,
kalmamış bu devirde” deme, vardır, hak yeme, ara bul.
Aşksız olsun,
kalbim neşe dolsun” deme; bu ne fena bir hatadır.

* * *

        Sonuç olarak diyebiliriz ki Türk rapçiler kadını eleştirirken genellikle mizahi bir yaklaşım sergilemiş, erkeği eleştirirken ahlaki kuralları daha çok hareket noktası yapmışlar. Günümüzün yozlaşan ilişkilerini eleştiren parçalarda da hem iki tarafı da eleştiren hem de iki tarafa öğüt veren bir anlayış benimsenmiş. Hemen hemen bütün rapçiler genellemelerden kaçınmak gerektiğinin bilincinde olarak sözler yazmışlar. Bütün şarkıların haklılık payı var; ancak belirttiğimiz gibi, biraz da mizahi bakış açısının etkisiyle kadınlar hakkında bazı noktaların abartıldığı da görülmekte. Erkekleri eleştiren parçaların bir kısmının erkeklerce yapılmış olması da önemli bir detay.

        Amacın mizahi olduğu şarkılar eğlenceli; ancak gereksiz tümevarımlardan olabildiğince kaçınmak gerek. Bu sebeple Aspova'nın şarkısı biraz daha önde. Mizahi olanlarda da, protest olanlarda da bazı kaidelerin klişeye veya abartıya kaçtığı da söylenebilir. Eleştirilebilecek noktalara rağmen, kadın - erkek meselesini çeşitli yönlerden işleyen bu şarkıların Türk rap'i adına güzel birer kazanım olduğu inkâr edilemez.

NOT: Türkçe Rap Dergi isimli blog dergisinin 1. sayısından aktarılmıştır. Yazıyı yazdığımız zamanlarda henüz rastlamamış olduğumuz bazı şarkılar var; yazının anatomisini bozmamak adına isimlerini vermekle yetiniyoruz:

İndigo - Sert Çocuklar
Server Uraz - “Ortam Kızı”, “Cansu”

29 Ağustos 2020 Cumartesi

ŞİMDİ SANS VS AURA


        Türkçe rap icracısı iki sanatçı (MC) olan Norm Ender (Ender Eroğlu) ve Sansar Salvo (Ekincan Arslan) 2017'nin şubat ayında albümlerini piyasaya sundular. Norm Ender'in 9 parçalık Aura albümü solo bir albümken Sansar Salvo'nun 20 parçalık Şimdi Sans albümünde pek çok düet yer almaktaydı. Bu iki albüm dinleyiciler tarafından kıyasa tâbi tutulmuş ve bir kısım dinleyici Aura'yı üstün bulurken bir kısım dinleyici de Şimdi Sans'ı üstün bulmuştu. Bu kıyaslamalarda tam olarak hayranlık duygusu hâkim değildi; örneğin Sansar'ı daha çok seven birtakım dinleyiciler Aura'nın daha başarılı bir albüm olduğunu söylediler. (Bu tür yorumlar Youtube ve Bol Sözlük mecralarında bulunabilir.) Ayrıca, iki rapçinin dinleyici kitlesinde de beklediğini bulamayanlar vardı.

        Önceki yazılarımızda iki albümü de analiz ettik ve birbirine yakın puanlar aldılar. Aura son tahlilde biraz önde görünse de -aradaki nicelik farkı çok olduğu için- albümlerin puanlarını karşılaştırarak varılacak sonuç pek adil ve tatmin edici değildir, zira Sansar'ın albümünde çok başarılı şarkılar da var ve orta düzey şarkılar albümün ortalama değerini düşürmektedir. Sansar'ın albümünden en iyi kabul ettiğimiz 9 şarkıyı alıp bunların ortalama değerini Aura'nınki ile karşılaştırırsak daha doğru bir sonuç elde edebiliriz, bu durumda Sansar'ın geriye kalan 11 şarkısı ekstramız olmuş olur. Bu klasik albüm puanı kıyaslarını bir kenara bırakıp; belki daha az sağlıklı, ama
daha eğlenceli bir yöntemle albümleri karşılaştıracağız. Zaten o yüzden bu karşılaştırmaya “kapışma” adını veriyoruz. Amacımız söz konusu rapçilerden veya albümlerden herhangi birini itibarsızlaştırmak değil, eğlenmeyi amaçlıyoruz.

        Sansar Salvo'nun albümünden başarılı dokuz şarkıyı seçip Norm Ender'in şarkılarıyla teker teker kıyaslamak yolunu tutacağız. ("Hugo ve Tolga Abi" programında böcek dövüştürme oyunu vardı, belki hatırlarsınız. Burada da aynı mantığı uygulayacağız.) Sansar'ın geriye kalan 11 şarkısının hepsi dahi dinleyici için vasatsa bile bu albümün ortalama değerini ilgilendirir, Aura'yla kıyasını değil. Aslolan nokta şarkılardır. ("Nicelik geçicidir, nitelik kalıcı" diyen Norm Ender olduğuna göre biz de Sansar'dan niteliklileri alır ve Aura'yla kıyaslarız; sonuçta Sansar da Norm gibi sadece çok iyi 9 parçalık bir albüm çıkarsaydı sonuç farklı olacaktı ).

        İki albümde de başarılı şarkılar var, dolayısıyla taraflardan herhangi biri karşılaştırmayı 9-0 kazanamaz. (Sansar'ın albümünden en vasat sayılan şarkıları Norm'un şarkılarıyla eşleştirseydik belki Norm 9-0 alırdı.) Bu durumda 5-4 ve üzeri fark yapan tarafın albümü daha iyi demektir. Çok uzatmadan Sansar'dan şarkıları seçelim:

        Sansar Salvo'nun albümünden şu şarkıları seçmeyi uygun bulduk (Bu şarkıların dokuzunun da en iyi olması gerekmiyor, zira Norm'un çok iyi şarkılarının karşısına ortalama bir Sansar şarkısı koyabiliriz, sonuç değişmez.): "Hedefini Bul", “Hey”, "Nedense", “Artık Herkes Belki de,” "Kalbimi Koydum Ortaya", “Kolay Para”, "Yanlışlarımın Ortasında", “Süvari”, "Acı Kahpe".

        Şarkıları eşleştirirken dikkat edilecek bir nokta var: Hugo'nun böcek dövüşü oyununda olduğu gibi en mantıklı eşleştirmeyi yapmak. Örneğin "Acı Kahpe"yi "Benim Stilim"le eşleştirirsek "Benim Stilim" kazanır ve "Acı Kahpe" şarkısı güme gider; bunun yerine "Kezban"la eşleştirirsek (zira Norm'un albümündeki en vasat şarkı bizce o) "Acı Kahpe" roundu alacaktır. Konuların ve tarzların uyumuna da mümkün olduğunca dikkat etmek gerekir tabii. Eşleştirmeye geçelim:

        “Hedefini Bul” < “Sonumu Görüyorum”

        “Hedefini Bul” parçasında nakarat ve Ceza'nın verse'ü çok başarılı. Sansar'ın verse'ü ise biraz geride kalmış. Norm'un parçası ise sondaki gönderme kısmı haricinde on numara. O yüzden ilk roundu Norm alıyor.

        “Hey” ~ “O Zaman Dans”

        Sansar'ın hareketli parçası “Hey” ile Aura'dan “O Zaman Dans” eşleştirmek için çok uygun. İki şarkı da içerik itibarıyla popa yakın, dans etmeye uygun şarkılar. İkisi de orta seviye olduğu için round berabere.

        “Nedense” > “Avare”

        Norm'un "Avare" isimli parçası pop-rap tarzında ve ortalama düzeyde bir şarkı. Dinleyiciler Norm'un albümünde "Yarem", "Kaktüs" ve "Avare"nin aynı tarzda olduğuna dikkat çekmiş ve üç tane aynı tarzda şarkıya yer verilmesine gerek olmadığını belirtmişlerdi. Bu şarkılar içinde “Avare” nispeten zayıf kalmakta. Sansar'ın “Nedense” parçası ise albümün en nitelikli şarkılarından. O sebeple roundu hiç zorlanmadan alıyor.

        “Artık Herkes Belki de” > “Kaktüs”

        Sansar Salvo'nun Aydilge ile olan düeti hoş bir şarkı. Şarkıda güzel bir uyum yakalamışlar. Nakarat güzel; Sansar da güzel verse'ler yazmış. Norm'un “Kaktüs” parçası da ikili ilişkiler üzerine güzel bir şarkı; ancak Sansar'ın verse'lerine göre biraz klişe kalan ifadeler barındırdığı için roundu kaptırıyor.

        “Kalbimi Koydum Ortaya” > “Kara Toprak”

        Norm'un "Kara Toprak" cover'ı başarılı olmakla birlikte on numara bir şarkı değil, zira bizce şarkıda konu bütünlüğü sağlanamamış. Âşık Veysel'in "Kara Toprak" şiiri tamamen bireysel bir felsefeyi içermekte, Norm ise verse'lerinde toplumsal bir felsefe yapmaktadır. Bu tema Âşık Veysel etkisiyle seçilmiş olabilir, ancak "Kara Toprak" başka bir yerde durmaktadır. Şiirde alıntılanan diğer bir dörtlük ise ("Hararet nardadır, sacda değildir / Keramet baştadır, tacda değildir/ Her ne arar isen kendinde ara/ Kudüs'te, Mekke'de, hacda değildir") konuyu tasavvufi boyuta taşımaktadır. Âşık Veysel'in insanlardan yakındığı ve ölümü arzuladığı şiiri tasavvufi sayılabilirse de ölümle ilgili bir felsefeyi içermektedir. Diğer alıntı ise insan-Tanrı ilişkisini ve ibadeti konu almaktadır. Norm'un verse'leri de daha çok toplumsal felsefe içerdiği için şarkıda bütünlük korunamamaktadır; öte yandan tabii ki şarkıda savunulan düşüncelerin önemli olduğu inkâr edilemez. Karşısında Sansar'dan ortalama bir parça yer alsaydı alt edebilirdi ama "Kalbimi Koydum Ortaya" cidden başarılı bir şarkı. Ha, "Sansar'la Yasemin Mori çok mu konu bütünlüğü sağlamış sanki" diyecekler olabilir; ancak roundu Sansar'ın kazanmasının sebebi konu bütünlüğü değil zaten, şarkının üst düzey olması.

        “Kolay Para” > “Deli”

        Sansar'ın Şimdi Sans'taki en başarılı solo parçası bizce “Kolay Para”. Bu karşılaşmaya dâhil etmesek olmazdı. Karşısına Norm'un çıkış parçası “Deli”yi koyuyoruz. “Deli”, tekniği çok sağlam olmasa da kendini dinletebilen bir parça; ama “Kolay Para” kolay lokma olmadığı için “Deli” hüsrana uğruyor.

        “Yanlışlarımın Ortasında” < “Yarem”

        “Yanlışlarımın Ortasında”, Şimdi Sans albümündeki en başarılı parçalardan. Sansar'ın en iyi verse'lerinden birini bu parçaya yazmış olduğunu analizimizde de ifade ettik. Karşısında ise, Aura'nın en sağlam parçalarından biri duruyor. “Yarem”, gerçekten sağlam bir parçanın karşısında olmasına rağmen rakibini alt ediyor.

        “Süvari” ~ “Benim Stilim”

        Sansar ve Server Uraz'ın beraber kaydettikleri “Süvari” gerçekten başarılı bir parça. Norm'un “Benim şarkılarımın son kullanma tarihi yok” dediğini hatırlarsak; “Süvari”nin de böyle bir parça olduğunu söyleyebiliriz. Aura'dan “Benim Stilim” de gerçekten ritim ve içerik açısından hoş bir parça. Herhangi birini daha üstün tutsak diğerine haksızlık etmiş oluruz.

        “Acı Kahpe” > “Kezban”

        Geldik son rounda. Bir tarafta, Sansar'ın daha snippet yayınlandığı zamandan itibaren tepki toplayan parçası, diğer tarafta Norm'un albümündeki en zayıf halka. “Kezban”, kiminin çok hoşuna gitse de sözlerin içeriği açısından çok da dolu bir parça değil. Hani dinleyince “30 yaşında adamsın, bıraksana genç kızlarla uğraşmayı” diyesiniz geliyor. Sansar'ın “Acı Kahpe” şarkısıysa aldığı tüm olumsuz eleştirilere rağmen, “Kezban” kadar kötü bir şarkı değil. Ara ara çok da dolu sözler içeriyor. Bu sebeple son round da Şimdi Sans'ın.
   
        SONUÇ: 6 - 3 ve Kazanan: ŞİMDİ SANS

        Eşleştirmemizde katılınmayan noktalar olabilir; ancak herhangi bir başka adil eşleştirmede Aura'nın Şimdi Sans'ı devirebileceğini pek düşünmüyoruz. Rakamlar 6-3 yerine 5-4 falan olabilir; ama kazanan taraf değişmez.

        "Norm Ender solo albüm yaptı kardeşim, soloları eşleştirsene." diyebilirsiniz; ancak roundları alan düetlerde Sansar'ın verse'leri Norm'unkilerle yarışacak düzeyde. Ayrıca Norm "tamamen solo"yu tercih ederken Sansar'a mı sordu ki böyle bir kıyas yapalım. Bu tarz bir kıyasa karşılık "Bırak son albümleri, Norm'un şimdiye kadarki her parçasına Sansar'ın şimdiye kadarki parçalarından eşleştirme yapalım, o zaman da Sansar alır." diyenler de çıkabilir. Bütün bu ekstra düşünceler bizim burada yaptığımız işin esprisine ters düşmektedir, o sebeple böyle toplara girmeye gerek yok. :-)

        İki sanatçımızın da başarılarının devamını diliyoruz. Unutmayalım ki şarkılar kıyaslanabilirse de hiçbiri birbirinin yerini tutmaz. Sanatçılarımız da gökkuşağının renkleri gibidir ve hepsi bir arada bulunduklarında daha güzeldirler -yaptıkları gerçekten "sanat" olduğu müddetçe tabii-.