26 Aralık 2020 Cumartesi

JOKER - GAME OVER EP ANALİZİ


        Joker (Mete Erpek), melankolik ve protest rap'ler de üretmekle birlikte genellikle battle parçaları ve diss'leriyle tanınıp sevilen bir rapçi. Kariyerinin başlarında Narkoz aka Stanley mahlasını kullanmış olan rapçi, gerek eski mahlasıyla gerek Joker mahlasıyla pek çok albüme ve albüm dışı parçaya imza attı. Kasım 2015'te ilk yasal / bandrollü albümünü (Microphone Show) yayınladı. 2018'de çıkan ikinci yasal albümü Element sonrasında kariyerine single parçalarla devam eden Joker, Aralık 2018'de rap'i bırakma kararı aldıysa 1 Nisan 2019'da yayınladığı “Blackjack” parçasıyla rap'e geri dönüş yaptı.

        Joker, kimi diss parçalarını seri hâlinde yayınladı ve bu serilerle (7 parçalık “King Size” [2010-2013] ve 6 parçalık “Jokzilla” [2011-2017]) büyük ilgi gördü. “Jokzilla” serisinde Sehabe, Norm Ender, Flowart, İçyüz gibi isimleri hedef almış olan Joker, 2017'de yayınladığı “Jokzilla P6”da bunun son Jokzilla olduğuna dair sözler sarfetti; ancak 2018 sonlarında Patron ve M.O.B ekibi ile zıtlaşmaları ve 2020 yılında Ceza'ya karşı almaya başladığı tavır neticesinde dinleyicilerde bir “Jokzilla P7” beklentisi oluştu. 25 Aralık 2020'de çıkan 4 parçalık Game Over EP, pek çok kimseyi hedef alan içeriği ve albüm kapağına yazılmış olan “7” rakamı dolayısıyla alternatif bir “Jokzilla P7” olduğu mesajını vermekte. Şarkılara kısaca göz atalım.

        1- “Mücadelem Bitmez”

        Hoş bir beat'i olan parça başlardan itibaren dinleyiciyi etkisi altına alıyor. Joker kimi zaman agresifleşen rahat bir söyleyişle, içinde biriktirdiği şikâyetlerini sıralamaya girişiyor ve ara ara değişik ritimlere yaslanıyor. Bu değişikliklere gitmesinde -hüner gösterme haricinde- belli sebepler var:

        Joker ikinci verse'ün başlarında ritmi kaçırırcasına düz konuşmaya kayan bir ritim tutturmuş (cümlelerin kurulumu da öyle); bu kısım da bize “Jokzilla P6”nın sonundaki düz konuşma kısmını hatırlatıyor. Nakaratta da agresifliği yansıtmak amacıyla kimi heceleri vurgulu söylemiş. (“Bitmez MÜCAdelem, MÜCAdelem / DÜŞsem de yere YÜZlerce kez TÜKendiğinde ÇAreler / Mücadelem bitmez, mücadelem bitmez / PU*Tlar beni SUÇlar yine UÇmam gerek KUŞlar gibi” şeklindeki bu vurgulu tonlaması bize Eminem'in “The Way I'm” parçasındaki vurgulu tonlamasını hatırlattı diyebiliriz. [Eminem'inkiler daha belirgin ve daha sürekli tabii.]) Kimi yerde de eleştirdiği tarzları alaya alan değişimlere gitmiş; “Okey, jokey, konken” diye başlayan kısımda trap tarzı basit kafiyeler yapmış, “Başkası gibi davranmam lazımmış” diye başlayan kısımda da auto-tune efekti kullanmış. Joker “Bütün bu saçmalıktan kurtulmam gerek” diyerek hem bu bilinçli yalpalamalarını kastediyor, hem onaylamadığı gidişattan şikâyetçi oluyor, hem de bu gidişatı eleştirmek için nefes tüketmeyi bırakıp kendi yolunda yürümesi gerektiğine olan inancını belirtiyor.

        Joker, parçalarında kimi dinleyicilerin tasvip etmeyeceği kadar agresifleşebilen bir rapçi; ancak ağzını çok bozmadan yaptığı şarkılar küfürlü şarkılarından çok daha sağlam oluyor. “Mücadelem Bitmez” de gerek müziği, gerek yukarıda bahsettiğimiz dinamik yapısı, gerekse küfre minimum düzeyde yer vermesi dolayısıyla EP'nin en sağlam parçası olmuş.
10/10

        2- “Bi Kıvılcım Yeter”

        EP'nin bütünü için “Bir nevi Jokzilla P7” demiştik; ama “Bi Kıvılcım Yeter” ve “Problem” parçaları bu açıdan biraz daha sivrilmekte. “Bi Kıvılcım Yeter” şarkısına bir klip de çekilmiş.

        Joker bu parçada Tepki, Khontkar, Mestefe, Norm Ender, Ezhel, Ben Fero, Elenur, Mero, Reynmen gibi pek çok isme laf dokundurmuş. Şarkının başlarında “Microphone Show” parçasını hatırlatan bir kısma yer vererek Sagopa Kajmer ve Patron'a gönderme yapmış. Lil Zey'e laf dokundurduğu kısımda “Asla değilsin Ayben, bu piyasada geçmez hiçbir nağmen.” demiş. Bu kısım bize “Rap'ime paha biçemez hiçbir nağmeci” diyen Ceza'yı hatırlattı diyebiliriz. Öte yandan, Joker'in Ceza'nın karşısına geçtiği bir dönemde Ayben'e respect atması ve eleştirdiği kişiye Ceza gibi nağme karşıtlığı üzerinden laf çarpması da düşündürücü. Şunu da eklemeliyiz ki Lil Zey benimsediği tarz itibarıyla Ayben'le kıyaslanacak bir konumda değil. “Asla değilsin Ayben” denebilmesi için Lil Zey'in benzer bir tarz icra etmesi veya Ayben'e meydan okuyucu söylemlerde bulunması gerekir. Joker muhtemelen onayladığı rap tarzı ve dinlenme sayılarıyla alakalı olarak böyle bir göndermede bulunuyor. Şu da var ki -"Marina" şarkısı üzerinden konuşursak- Lil Zey'in tarzının Gülşen'den ziyade Göksel veya Nil Karaibrahimgil'e benzetilmeye müsait olduğunu söyleyebiliriz. “Kendi kendimin patronuyum, niye Ali Ağaoğlu'ndan maaş alayım?” sözü de bize Contra'nın “Ters Yön” şarkısında geçen “Bir Avşar gibi Televole muhabirinden maaş almadım.” sözünü anımsattı.

        Joker bu şarkıda da farklı farklı ritimler denemiş, özellikle “Hayırdır sen beni ne sandın dayı?” derken yaptığı şive hoşumuza gitti. "Altın kolyeli postmodern" diye başlayan kısmın ritmi de "Rap Hâlâ Benimle" şarkısını hatırlatıyor. Bununla birlikte bu ritim değiştirişlerin dinleyiciyi ilk şarkıdaki kadar yakalamadığını belirtelim. Parçanın en iyi yanı ise nakaratı olmuş. Böyle bir nakaratın olduğu parça tek bir uzun verse artı nakarat şeklinde değil de iki verse artı nakarat şeklinde kurgulansa daha iyi olabilirdi.
7,5/10

        3- “Hesap Verin”

        “Bi Kıvılcım Yeter”dekinden daha güzel bir beat'i var “Hesap Verin”in. Benzer mevzularda benzer eleştirilerin sıralandığı parçaları arka arkaya dinlemek hafiften baymaya başlamışken “Hesap Verin” kimi yerde protestleşen, kimi yerde duygusallaşan yapısıyla bir çeşit denge görevi görüyor diyebiliriz. Parçanın başlarında geçen “Yalnız kalmış çocuklar şarkılarımı çalarken kaçsın keyfin” cümlesi -yalnızlığa atıf yaptığı için- ilk başta melankolik rap'le ilişkilendirilebilecek bir cümle gibi duruyor. Öte yandan, ailesinden yeterince ilgi görmeyen bir çocuk, odasına kapanarak ailesinin çok da tasvip etmeyeceği müzikler dinleyebilir ve bunu ailesinin ruhu bile duymayabilir; Joker de küfür barındıran şarkılar yaptığı için işin burasına dikkat çekiyor olabilir. Ailelerin fazla kontrolcü olması iyi bir şey değilse de çocuklarının duygu dünyasından haberdar olmamaları da iyi bir şey değil. Parçada Element albümünün tam bir rezalet olduğunu düşünen birilerinden de yakınılmış; dinlediğimiz kadarıyla gayet güzel parçalar barındıran bu albüme “rezalet” diyebilmek için rap'ten anlamamak gerekir kanısındayız.
8/10

        4- “Problem”

        “Hesap Verin” protest ve melankolik yönleriyle denge sağlamışken “Problem” de eğlenceli müziği ve Joker'in takındığı alaycı tavırla albüme farklı bir tat katıyor. Joker bu parçada Ceza'yla alakalı olarak “Kime sorayım, Ceza'ya mı? Kim sebep Hiphop'ın ölmesine?” ifadelerine yer vermiş; böylece Ceza'nın artık Türkçe rap'i diri tutmak gibi bir kaygısının olmadığını ima etmiş. “Fuat Ergin tek başına dikilse ne olacak lan?” derken de Türkçe rap piyasasındaki eksen kaymasına karşı durabilecek tek zirve ismin Fuat olabileceğini söylemiş. Bununla birlikte Fuat özellikle Sago ve bir süredir de Ceza karşıtlığı üzerinden yürüyen bir rapçi gibi görüldü ve onlarla zıtlaşmasının sadece kişisel mevzularla alakalı olduğu düşünüldü. Joker bu sebeple “Anlamadınız adamı 20 sene” diyor. Sago'nun da bu eksen kaymasına karşı durmakta yetersiz kaldığı düşüncesiyle “Ve Sago, Patron'la takılsın kilisede” diyor. Fuat'a ona olan saygısından ötürü “Fuat Ergin” demesi yanında Sagopa Kajmer'e -denklermiş gibi- “Sago” demesi de dikkatimizden kaçmadı. Ceza'ya her hâlükârda “Ceza” diyecek zaten, ama ondan bahsederken de bir nevi hafife alış söz konusu diyebiliriz.

        Joker parçanın sonlarına doğru “Hani haramdı rakı?” şeklinde alaylı bir soru sormuş. Bu soru, şarkılarında bir dönem dinî tasavvufî mesajlara yer veren Sagopa Kajmer'e - “Toz Taneleri” klibi ve birtakım sosyal medya paylaşımları dolayısıyla- bir gönderme. İnsanlar hayatları boyunca birtakım karakter dönüşümleri yaşayabilirler, dün ateşlice savundukları şeyleri bugün savunmayabilir ve “Asla yapmam.” dedikleri şeyleri yapar hâle gelebilirler. Joker burada Sagopa'nın samimiliğinden duyduğu şüpheyi dile getirmek istemiş olsa da kendisinin de zaman zaman çelişkilere düştüğü unutulmamalı. Örneğin ana akım medyaya ve pop camiasına sert eleştirilerde bulunan bir insan olarak O Ses Türkiye'ye katıldı ve -“Hesap Verin”de değindiği üzere- bir şarkısını sözlerini değiştirerek söylemek durumunda kaldı; ama bu EP'de yine O Ses Türkiye jürilerini eleştirmeden ve bahsettiği sözün orijinalini söylemeden edememiş. Yine, “Yarasa Koleksiyonu”nda hiç gereği yokken “Ceza'yla (...) çalıştım” dediği hâlde günümüzde kendisini Ceza'nın karşısında konumlandırmaya başladı. Rap'i bıraktığını söylediği hâlde geri dönmesi, “Jokzilla P6”da “Yeni bir disstrack için beat harcamayacağım.” dediği hâlde tümden bir Jokzilla P7 teşkil eden bir albüm ortaya koyması da cabası. Demek ki hayat bizi bazen dün verdiğimiz kararları bugün uygulayamaz hâle getirebiliyor.

        Joker ikinci verse'ün sonunda Patron'la ilgili olarak “Sagopa'yla takılıp Fuat okulundan diploma isteyen enayi” nitelemesinde bulunmuş. Bu söz, Patron'un “Kaybedecek Ne Kaldı” parçasında geçen “10 sene önceye dönsem tutardım Sagopa'nın tarafını. Ama Fuat okulundan mezunum.” ifadeleriyle bağlantılı. Aslında ortada bir mezuniyet varsa diploma da vardır; belki de Patron Fuat okulundan diplomasını almış ve bir bakıma Sagopa'nın izinden gittiği melankolik rap yolunda ikinci üniversitesini veya yüksek lisansını okuyor durumdadır. Joker'in bu noktada bir tür gönderme hatasına düştüğü söylenebilir. (Aslında Joker Patron'a diss niteliğindeki “Yarasa Koleksiyonu”nda da bu tür bir hataya düşmüştü. Patron'un “Gotham City” parçasıyla alay ederken söylediği “Bunu duysa Batman Gotham'ı bırakıp gelir / sen uyurken mikrofonu atar çöpe / Pelerini kapıya sıkışır kaçarken ama / yarasaya dönüşemeden şafak söker” kısmı bu açıdan dikkat çekiciydi. Joker muhtemelen Patron'a Kara Kedi'lik imasında bulunmak için onun Batman'e kötü şans getirdiği bir olay kurgulamıştı; ama “yarasaya dönüşmek” ibaresi Batman'den ziyade Dracula'yı akla getiriyor.)

        Joker'in bu parçada Lil Zey'e yaptığı göndermede dozu kaçırdığını görüyoruz. Lil Zey'in Joker'e ettiği küfrü tasvip etmediğimiz gibi bu tarz bir göndermeyi de doğru bulmuyoruz.

        Parçanın nakaratında geçen “Joker kapatıyor son perdeyi” ibaresi hem “Problem” parçasının bu EP'nin son şarkısı olmasıyla, hem bu EP'nin son Jokzilla olmasıyla, hem de Joker'in bu EP sonrasında rakiplerinin işini bitirmiş olduğuna inanmasıyla ilişkili. Yukarıda değindiğimiz pürüzler haricinde oldukça sağlam bir şarkı olmuş.
9/10

        Albüm Ortalaması: 8,625 ~ 8,6

        Joker, Game Over EP'yi bir çeşit Jokzilla P7 gibi hazırlamış ve her parçada belli kişi ve kitleleri hedef almış. Şarkılar flow ve rhyme açısından epey sağlam. Mevzuların dört ayrı parçaya bölünerek geniş şekilde işlenmesi de doyurucu bir EP'nin ortaya çıkmasını sağlamış. Şarkılar benzer mesajları dile getirseler de tavır ve perspektif açısından birbirlerinden farklılaşan yapılara sahipler; bu da dinleyicilerin sıkılmaması adına isabetli bir tercih. Bununla birlikte Game Over EP'de bir “Bang Bang”, bir “Fark Etmez” veya bir “Günah Keçisi” seviyesine sadece “Mücadelem Bitmez”in ve belki “Problem”in çıkabildiğini belirtelim.

        Joker'in kendi kişiliğini tarif ederken söylediği “Mete Erpek - Joker - Jokzilla” üçlüsünün bu albümde bir araya gelerek hareket ettiğini söyleyebiliriz. Örneğin bir parçada Mete Erpek olarak kızından bahsediyor, diğer bir parçada ise Jokzilla yönü ağır basarak bir bayanla ilgili ağır bir göndermede bulunuyor. Hepimiz içimizde zıt kutuplar taşıyoruz ve kimi zaman dengeyi tutturabilirken kimi zaman artı kutba ağırlık vererek gereksiz fedakârlıklar yapıyor, kimi zaman da eksi kutba ağırlık vererek hatalar yapıyor ve çelişkilere düşüyoruz. Sanat eserinde gözetilen denge gibi, kişiliğimizde de denge gözetmek ve bu dengeyi sağlamak uğruna çabalamak durumundayız. İşin bu noktası sanat eserlerinde ustalaşmaktan çok daha çetrefil ve çok daha hayati bizim için. (Bunları yazma sebebimiz Joker'i eleştirmek değil, albüm incelemelerinde sadece içerik ve teknik detaylar hakkında bir şeyler söylemekle kalmayıp bizi düşündüren noktalardan bahsetmeyi esas alışımız. Sanat eserlerine bu çeşit bir tutumla yaklaşmak onlardan aldığımız keyfi arttırır ve daha faydalı olur kanısındayız.)

10 Aralık 2020 Perşembe

FECR-İ ATİ - HER ŞEYE RAĞMEN ALBÜM ANALİZİ


        Fecr-i Ati (Türker Uzun), ağırlıklı olarak melankolik rap icra eden bir isim. Üretken olduğu dönemde single'lara, ikisi EP olmak üzere üç underground albüme (Essah EP [2010], Analiz EP [2012], Her Şeye Rağmen [2013]) ve bir bandrollü albüme (23 [2011]) imza attı. Bunların yanında üç de enstrümantal albüm hazırladı (Fecr-i Ati Instrumentals Vol 1, Fecr-i Ati Instrumentals Vol 2 [İlk iki şarkı sözlü], Fecr-i Ati Instrumentals Vol 3). Her Şeye Rağmen albümünü yayınladıktan bir süre sonra rap'e devam etmeyeceğini açıkladı. Yıllar süren bir aradan sonra rap'e geri dönme kararı aldı. Analiz EP ve Her Şeye Rağmen albümleriyle albüm dışı single'larından seçtiği parçaları Discography adında seçmece bir albüm hâline getirerek dijital platformlarda yayınladı. Yeni dönemde şimdiye kadar çıkardığı şarkılar ise “Ardımın Sırrı Karanlık”, “Pusat” ve “Karabesk” oldu.

        Fecr-i Ati'nin özellikle Her Şeye Rağmen albümü melankolik rap severlerin göz atmadan geçmemesi gereken bir albüm. Sanatçı, bu albümde sözler haricinde müziklere de oldukça ağırlık verdiğini belirtmişti. Biri intro, biri interlude olmak üzere toplamda 14 parçadan oluşan albümü mercek altına alalım.

        1- “Bağlamamjazz”

        Albümün intro'su niteliğinde olan enstrümantal parça gerçekten çok kaliteli. Toplamda iki veya üç dalgadan oluşuyor (Kabaca 50. saniyede ikinci dalga, 100. saniyedeyse -ikinci dalgayla bir kabul edilebilecek- üçüncü dalga geliyor.). Albüme tek bir düzlemde ilerlemeyen bir intro koyulması iyi bir tercih olmuş, albümün geri kalanına yönelik iştahı kabartan cinsten.
10/10

        2- “Masam Büyük”

        Hareketli, hoş bir müziği olan parça oldukça başarılı. Fecr-i Ati rap piyasasıyla ilgili konulara değinmiş ve sosyolojik tespitler yapmış. Lotus çiçeğinden bahseden kısım düşündürücü. “Hepsi kırk yıl hatrı olan dosttan öte bir symbiot” sözü de çok iyi olmuş; “asalak” gibi bir sözcük yerine fantastik bir anlatının (Örümcek Adam) asalak uzaylısının adının söylenmesi fikrî zenginliğe işaret ediyor diyebiliriz. Auto-tune da nakarata yakışmış.
7,5/10

        3- “İçtim İlimi”

        “Masam Büyük”ten daha gaza getirici bir parça olan “İçtim İlimi”, Fecr-i Ati'nin toplumla ve kendisiyle ilgili sözler söylediği bir parça. “Yanlış olan ben miyim, doğru çoğunluk mu?”, “Bu gidişattan sıyıranlar değil sıyrılmışlar lazım.”, “İtimat ile itaat çorbasında tuz olmaktansa 'Oku'.” gibi sözler önemli meseleleri dile getiriyor. Flow açısından da başarılı bir şarkı, dinleyiciyi rahatça yakalıyor.
8,5/10

        4- “Küllabi”

        Aksiyon müziği tarzında bir müziğe sahip olan parça Türkçe rap piyasası üzerine eleştiriler içeriyor. Fecri- Ati, sözleri ritmik açıdan müziğe iyi uydurmuş ve kimi zaman ryhme, kimi zamansa asonans ve aliterasyonlarla âhenk yakalamış. İkinci verse'te sözler biraz hızlanıyor.

        Şarkıda müziğin atmosferiyle uyumlu olan birtakım sembollere yer verilmesi iyi olmuş. Fecr-i Ati, onunla boy ölçüşemeyecek rapçilerin işlerini yarım yamalak bir alaşıma, kendi ürettiklerini ise sağlam bir kılıca benzetmiş. Kendisini piyasada istemeyenlerin onu adeta hançerlediklerini söyleyerek “İçten içe bileyin hançeri, iyi bileyin bak yine ölmedim.” demiş. Kendisini Gepetto'ya ve Bias'a (eski Yunan bilge) benzetmesi, şarkılarının da ders niteliği taşıdığını söylemesi büyük bir özgüven gösterisi olmuş. “Nirvanaları defnettiğim, içimde bir mezarlık var.” diyerek de kendilerini çok üstün görenlerin aslında ona kolay şekilde yenildiklerini ve yenileceklerini ima ediyor.

        Parçanın sonuna doğru müzik bir ara kesiliyor, Fecr-i Ati biraz yorgun, biraz keyifli şekilde gülüyor ve “Yeah! Yeahhhhh!” diyerek tekrar nakarata giriyor. Biz bu kısımdan şunu anlıyoruz: Fecr-i Ati kimi zaman yorulsa bile yaptığı işten keyif alıyor ve onu piyasada istemeyenlere aldırış etmeden, kısa bir soluk alıp işine daha keyifle, daha şevkle sarılıyor.
7/10

        5- “Altın Elbiseli Adam”

        Bu sefer Uzak Doğu dövüş sahnelerini hatırlatan bir müzikle şarkıya giriş yapıyoruz, ileri kısımlarda müziğe darbuka sesleri de karışıyor. Bu seferki şarkı diğerleri kadar söz içermeyen, daha rahat bir edayla yapılmış bir parça. Nakaratta birtakım ahlâk ilkelerine (“Ne kimsenin yalakası ol / Ne kimsenin özentisi ol / Ne kimsenin manitası, ne kimsenin elemanı / Ne kimsenin kiralığı ol / -Yeah- Adam ol!...”) yer verilmesi de müziğin atmosferiyle uyumlu olmuş. Albümün hareketli kanadını güçlendiren ve farklı bir tat katan bir parça olmuş, bununla birlikte diğer parçalar kadar sivrilmediği söylenebilir.
6/10

        6- “Kalk Yeniden”

        Tartışmasız olarak albümün en iyi iki üç şarkısından biri. Müzik, üzerinde oldukça uğraşılmış cinsten. Şarkının sözleri 1,24'te giriyor olsa bile uzun giriş dinleyiciyi sıkmıyor. İlk nakarattan sonra yine kasvetli bir araya giriyoruz. Müzik aksiyon veya pusu sahnelerini hatırlatan cinsten ve tansiyon bir alçalıp bir yükseliyor. Gerçekten çok güzel olmuş.

        Şarkı önceki parçalardan farklı bir tarza sahip. Diğer parçalar battle ve protest içeriklilerken bu şarkı melankolik rap'e kayıyor ve bir hikâye içeriyor. Şarkıda, birilerinden emir alan ve kendi problemi olmasa da başkalarına zarar vermiş olan -fedai olduğunu düşünebileceğimiz- bir kişinin yaşantısı yansıtılıyor; bu bağlamda özlü söz niteliğinde şu ifade geçiyor: “Tasma takılmış bir baştaki beyin taciz edilmiş bir ruhla ikizdir.”. Şarkıdaki birey hatalı olduğunu fark etmiş; “Geçmişten kaçarken yaralı ayaklarım / Temiz bir sayfanın satır başında cehaletin şekilli aynasıydım” sözleri, bu şekilde yaşayan birinin nasıl bir dönüşüm cenderesine girebileceğini hissettiriyor. Son dörtlükte Fecr-i Ati yine kendisi oluyor ve yazmak icap ettiği müddetçe rap'i bırakmayacağını söylüyor, düşmanlarına da sert bir uyarı vermekten geri kalmıyor. On numara bir parça.
10/10

        7- “Enstrumantal”

        Parçanın tamamına herhangi bir mecrada rastlayamadık. Albüm snippet'ında yer verildiği kadarıyla güzel bir iş olduğu belli; ancak “Bağlamamjazz”ın çıktığı seviyeye çıkmıyor.
8,5/10

        8- “Ağla”

        “Ağla”, albümün en dokunaklı şarkılarından biri. Müzik ve nakarat cidden çok sağlam olmuş. Verse'lere gelecek olursak; ikinci verse'ün ilkinden daha sağlam olduğunu söyleyebiliriz. Bu verse'te ağlamanın anatomisi üzerine sözler sarf edilmiş, son dörtlük ise çok iyi. “Melankolik” kelimesinin hakkını veren bir şarkı denebilir, ama çok dinlememekte fayda var.
9/10

        9- “Her Şeye Rağmen”

        Albümün en sağlam şarkılarından biri. Albümdeki en güzel nakaratın bu şarkıya ait olduğunu söyleyebiliriz; verse'lerse cidden dokunaklı sözler içeriyor.

        “Her Şeye Rağmen”in müziği, Analiz EP'de bulunan “Analiz” şarkısının müziğine benzemekte, nakaratların ritmi de çok benzer. “Analiz” protest türde bir parçaydı ve sosyolojik mesajlar içeriyordu. Fecr-i Ati, o şarkıda kullandığı melodinin melankolik bir şarkıya daha çok yakışacağını düşünmüş olmalı ki müziği geliştirerek bu parçayı ortaya çıkarmış.
10/10

        10- “Tarih Yazar Kavuşanları”

        Nakaratı ön plana çıkan “Tarih Yazar Kavuşanları” oldukça içli satırlar içeriyor. Yaşanmadan yazılması büyük maharet gerektirecek olan bu parça dinleyicilere ağır gelebilecek derecede melankolik. “Ağla” gibi bu parçayı da çok dinlememek lazım.
10/10

        11- “Işığım Olsan Karanlığıma” (feat. Lizzy Rangel)

        Albümdeki tek düet; melankolik parçalar içinde dinlendirici nitelikte olanlardan. İlk verse'ü ve nakaratı Lizzy Rangel söylediği için o öne çıkmış. Şarkıda ayrılığın duygusal ve yaşantısal bir anatomisinin yapıldığını söyleyebiliriz; Lizzy Rangel daha çok yaşantısal eksende gidiyor, Fecr-i Ati ise benzetme, mübalağa gibi sanatlara başvurarak duygusal eksende gidiyor. Lizzy Rangel'ın cümlelerinden birkaçını aktaralım:

        “Hep odamda yalnızım, -senin- nasıl gittiğini düşünüyorum, -gidişin- gözlerimin önüne geliyor. Neden burada tek başımayım?”

        “Seninle ilgili her şeyi özlüyorum; dokunuşunu, gülümsemeni...”

        “Her yerde seni görmeye uğraşıyorum ama -oralarda- yoksun.”

        “Gökyüzümde bulutlar yok ama hâlâ günışığını göremiyorum.”

        Fecr-i Ati de benzer minvalde sözler yazmış, ancak hisleri daha yoğun ifade etmiş diyebiliriz.
7/10

        12- “Günahkâra Sor”

        Albümün en kasvetli şarkılarından biri olan parça çok başarılı. Sözlerin 1,37'de girmesi altyapıya ne denli önem verildiğini gösteriyor. Kendisi de belirttiği üzere Fecr-i Ati bu albüme zengin içerikli müzikler hazırlamış, sadece bir iki şarkıda kısa sample'ların tekrarına dayanan müzikler kullanmış. “Günahkâra Sor” parçası da gerçekten çok hoş ve yatıştırıcı bir müziğe sahip. Sözlere gelirsek; gayet şiirsel bir anlatım yakalanmış. Çeşitli yanlışlardan ve üzüntülerden yakasını sıyıramayan bireyin dünyaya ve kendi içine bakışı yansıtılmış. “Günahkâr” kelimesi, işlediği günahların idrakine varan ve bunun neticesinde vicdan muhasebesine yönelen kişiyi karşılaşıyor. Tekrar tekrar dinlenilesi bir parça.
9/10

        13- “Heyelanlar Var”

        Müziği oldukça güzel olan parça, “Ağla” ve “Tarih Yazar Kavuşanları” çizgisinde bir şarkı. Nakarat albümün en nağmeli nakaratı olmuş; Fecr-i Ati'nin bu tarz nakaratlarla melankolik rap'i olgun arabesk rap'e yaklaştırdığı düşünülebilir. Güzel bir şarkı ama “Tarih Yazar Kavuşanları”nın biraz gerisinde diyebiliriz.
8/10

        14- “Yine Bana Küskün”

        Hareketli ve renkli diyebileceğimiz bir melankolik şarkıyla albümü noktalıyor Fecr-i Ati. Müzik ve ritim hoş; verse'lerde de bir sohbet havası var. Kasvetli şarkılardan sonra gevşer gibi dinliyoruz bu şarkıyı. Fecr-i Ati, meyhanede ikinci kişiliğini gördüğünü ve onu ayıltmanın kendisine düştüğünü söylüyor; ilginç bir hayal. Özellikle ikinci verse çok güzel olmuş.
8/10

        Albüm Ortalaması: 8,464... (~) 8,5

        Her Şeye Rağmen albümü gerek sözler, gerekse müzikler açısından oldukça sağlam bir albüm olduğunu aldığı puanla da kanıtlamış oldu. Albümün başlarında hareketli tarzda, battle ve protest içerikli parçalara yer verilirken sonradan farklı ağırlıklarda ve kimi zaman olgun arabesk rap'e kayan melankolik şarkılara yer verilmiş. Sondaki hareketli şarkı da duygu durumunu tekrar dengeleme işlevi görmüş. Bu denge, hareketli şarkıların melankolikler arasına serpiştirilmesiyle de sağlanabilirdi belki, ama o zaman da duygu geçişlerinde bir çeşit karmaşa oluşabilirdi. Albümde arka arkaya dinlendiklerinde insanda ciğer bırakmayacak birkaç şarkı (“Ağla”, “Tarih Yazar Kavuşanları”, “Heyelanlar Var” ve bir ölçüde “Günahkâra Sor”) var diyebiliriz; bu açıdan epey yoğun bir albüm olmuş. Kimi şarkıların aşağı yukarı 5 dakika sürmesi de albümü dolu dolu yapan bir diğer özellik. Favori parçalarımız ise “Kalk Yeniden”, “Her Şeye Rağmen” ve “İçtim İlimi”.