Ceza'nın, Onuncu Köy albümünden beş
sene sonra (2015'te) çıkardığı Suspus,
araya giren süre dolayısıyla beklentileri yükselten bir albümdü.
İlgili röportajda Ceza'nın “En iyi albümüm” dediği albümü
mercek altına alacak ve bu konuda Ceza'yla hemfikir olup
olmadığımızı belirtmiş olacağız.
Biri
intro, biri outro olmak üzere toplam 13 şarkıdan oluşan albümde
-geçen albümden farklı olarak- bir de düet parça bulunuyor. Ceza
bu düeti Sansar Salvo ile kaydetmiş. Bir tanecik de olsa düete yer
verilmesi güzel olmuş. Bu onurun Sansar Salvo'ya ait olması da
dikkat çekici bir nokta. Sözü fazla uzatmadan puanlamalara
geçelim.
1-
“Hoşgeldiniz” (İntro)
İçinde
söz de barındıran bir intro. İsim güzel seçilmiş. Ceza, uzun
bir aradan sonra dinlecilerine yeni bir albüm sunacak olmanın
şevkiyle “Hoşgeldiniz” demek istemiş olabilir. Müziğin ritmi
hoş.
8,5/10
2-
“Suspus”
İntrodan
hemen sonra, albüme adını veren şarkı geliyor. Bunlar alışık
olmadığımız hareketler. :-) Onuncu Köy albümündeki
durumun aksine, bu albümde albümün ismini taşıyan şarkıya klip
gelmişti. Müzik biraz kasvetli, sözler ritme uygun. Nakarat da
alışılmışın dışında olarak biraz uzun. Şarkının kelime
kadrosu günlük dilden uzak kelimeler de içeriyor. Kovboy/goygoy
gibi çizgidışı, yaratıcı rhyme'lar var. “Suspus” kelimesi,
Norm'un 2010 sonrasındaki durgunluğuna bir gönderme olmalı; zaten
“Perakende rapleriyle benle uğraşanlara öğrettim pandomim”
denmiş. Diğer eleştirilerin de bir kısmı Norm'a yönelik. Güzel
bir şarkı.
9/10
3-
“Milyon Farklı Hikâye”
Albümün
protest şarkıları içinde en duygu yüklü olanı. Müzik çok
hoş; Ceza da şiirsel sözler söylemiş. Anlattığı şeylerin
acılığı bir yana, şarkı dinleyeni alıp götürüyor. “Hiç
kan dökülmesin diye var âşıkların atışması” sözü rap
kültürünün de dayandığı noktayı belirtiyor diyebiliriz.
(Günümüzde düzenlenen freestyle etkinlikleri maalesef olması
gerektiği gibi icra edilemedi. Genellikle küfrün ve aşağılamanın
gırla gittiği bu organizasyonlar için Yener Çevik'in oldukça
haklı eleştirisini hatırlamakta fayda var: “Freestyle rap
yarışını izledim; kavga var, rap yok.” [“Bi' Siyah Bi'
Beyaz”]) Nakarat çok şairâne. “Şaheser” nitelemesini hak
eden bir parça.
10/10
4-
“Ne de Zor”
Bir
önceki duygu yüklü şarkıdan sonra duygu değişikliğine
giriyoruz. Eski filmlerin dans sahnelerini hatırlatan müziğe Ceza
akıcı sözler yazmış. Nakarat güzel; dile getirdiği felsefe de
önemli. Girdap ve bataklık, genellikle kötü durumlar ve/veya kötü
alışkanlıklarla bağlantılı olarak kullanılır. Burada Ceza'nın
“Tek adımda girdaptan kaçmak ne de zor.” diyerek işaret ettiği
hakikat, insanın bazı davranışları sergilemekten veya bunlara
maruz kalmaktan kolayca kaçamayacağı gerçeği. “Hedef” derken
de temiz bir hedef kastediliyor. İnsan, kendine çekidüzen vermek
için bir hedefe, değişimin sonunda onu bekleyen bir ödüle
ihtiyaç duyabiliyor. Tünelin sonundaki ışığa vurgu yaparız
hep, ama tünelden çıkıldığında kavuşulacak özgürlüktür
işin esas önemli noktası.
Verse'ler
nakarat ve ritim kadar öne çıkmıyor; zaten nakarat bilerek ön
plana çıkarılmış. Nakaratla uyum açısından ikinci verse biraz
daha sağlam diyebiliriz. “Ne ustam var, ne üstadım” cümlesi
de dikkat çekici. “Dünyada para etmezsin, ne işin var ayda?”
sorusu çok haklı.
Şarkı
biraz çizgidışı olmuş. Bunda Roka'nın bu çizgidışı beat'i
hazırlamasının payı var; ama hoş bir müzik. Albüm içinde
güzel bir çeşni olmuş; ama bu husus parçanın diğer şarkıların
biraz altında kaldığı gerçeğini değiştirmiyor bize kalırsa.
7/10
5-
“Ders Al”
Daha
önce “Feyz Al” isimli bir şarkı yapan Ceza, bu parçayı bir
nevi “Feyz Al Part 2” niteliğinde yapmış. Flow açısından
albümün en sağlam parçalarından. Teknik açıdan ders
niteliğinde. İkinci verse resmen öğretmen tokadı atıyor. Ama
albümün tokat niteliği taşıyan asıl parçası “Kim Olduğunu
Unut” tabii ki.
8,5/10
6-
“Kime Anlatsam”
Bir
protest şarkıyla daha karşılaşıyoruz. “Kime Anlatsam”,
oldukça sağlam bir parça olmuş. “Milyon Farklı Hikâye”ye
hem içerik hem de yatıştırıcılık açısından benziyor. Biraz
daha kasvetli olması dolayısıyla farklılık gösteriyor.
Merkezine de sıcak savaşı değil, bir nevi soğuk savaşı almış.
İkinci verse'te “Memleketimde ya fes ya fötr şapkalar
takılır/Seçenek yok bu dünyada; ya sağdasın ya solda” diyerek
kutuplaşmaların sığlığı ve anlamsızlığına değinmiş Ceza.
Memleket insanı modern - muhafazakâr, gelenekçi - Batıcı, laik -
dindar gibi iki taraftan birine dâhil olmak ve bu kutupların
getirisi olan davranış biçimlerine göre hareket etmek zorundaymış
gibi yaşadı / yaşatıldı. Sonunda, belki de kendi kişiliği
olmayan, “kendini gerçekleştirmek”ten fersah fersah uzak
insanlar hâline geldik. Haricîler (Dinî terim olarak
kullanmıyorum. Kutuplaşmaların dışında [haricinde] kalmaya
çalışanları kastediyorum. Tabii kendini haricî zannetse de bir
kutba dâhil olmaktan kurtulamayan kimseler de var.) diğer iki kutba
“Kendinize gelin.” deseler de sesleri duyulmayacak kadar az
sayıdalar veya seslerini duyursalar bile söylenenleri dinlemek ve
“durup düşünmek” kalabalıkların işine gelmiyor. Ceza'nın
“Kime anlatsam, kime dinletsem, kime göstersem?” demesi de
bundan. Yine on numara bir şarkı.
10/10
7-
“Kolay Gelsin”
Ceza,
melankolik bir beat üzerine battle patlatmış bu sefer. İsmail
Genç'in çalışması olan beat çok hoş. “Kendisinden başkasını
düşünene kolay gelsin” cümlesinden güzel motto olur. Tabii
sırf kendisinden başkasını düşünmek de enayilik oluyor.
Bencillik de enayilik de kötü; ikisinin ortasını bulmalı.
Ceza
bu parçada kelimelerin telaffuzuyla daha rahat oynamış. İlk
cümlede “Kıyasladıklarınızın çoğu benim oğlum” diyerek
çok önemli bir noktaya değinmiş. Özellikle hız açısından
Ceza ile birtakım rapçileri karşılaştıranlar çok olmuştu.
Ceza da bu işin Türkiye'deki öncülerinden olduğu için bir nevi
“Ayık olun.” demiş. “Şimdiki rapçiler benim karanlıktaki
fenerim” diyerek genç rapçilere göndermede bulunan Ceza, “Yeni
bir soluk gerekir rape ve yeni atmosfer” diyerek de rapin gelişmesi
gerektiğini söylüyor. Ülkemizde bilindik ve bilinmedik birçok
rapçi var. Çok sağlam işler çıksa da göz önündeki bazı
isimlerin belli modalara kendilerini kaptırdıkları veya kısır
kavgalardan sıyrılamadıkları da bir gerçek. Suspus gibi
albümler bir çeşit soluk oluyor; ama bir oksijen tüpüyle bir
atmosfer aynı şey değil. Rap; kavgaya ve pop kültürüne karşı
yeni bir atmosfer sağlamak için ortaya çıkarıldı. Ama bu
atmosfere salınan zehirli gazlar fazlalaşınca rap sağlıklı bir
atmosfer olmaktan çıktı da diyebiliriz. Günümüz rap
piyasasındaki bazı işler eskiye göre farklı; ama bu farklılık
Ceza'nın kastettiği biçimde olumlu değil maalesef. Bu sebeple,
yeni yaşam kaynakları arama misali, oksijen kaynağı rapçileri de
arayıp bulmak gerekiyor.
Şarkıda
geçen “Benimki diploma, seninki su faturası” ifadesi tek başına
kulağa biraz garip geliyor, “Benzetecek başka bir şey yok
muydu?” denilebilir. Buradaki “fatura” kelimesi, biraz da
“kasatura” ile kafiyeli olsun diye seçilmiş olmalı. Fikrin
kafiyeyi yönlendirmesi bir yana, kafiye de fikri yönlendirebiliyor.
Pop müzikte bunun saçma sapan örnekleri varken rapte biraz daha
özgünlükle sağlanabiliyor bu. Ceza da kelime dağarcığının
geniş olması hasebiyle bu tarz acayip virajlar almaktan çekinmeyen
bir isim. Özgünlük ve yaratıcılık namına yadırganmayı da
göze alıyor diyebiliriz.
9,5/10
8-
“Yok Geri Dönmek”
Çok
sonraları albümün ikinci klibinin geldiği parça olan “Yok Geri
Dönmek”, albümün en iyi şarkılarından. Klip, “Suspus”unki
gibi bir iş değildi; çoğunlukla bilgisayar işi, biraz da -hatta
bayağı bayağı- saçma bir işti. Şarkının içeriğiyle
uyumsuzdu. Ceza şarkıda “Yok Geri Dönmek” derken, “çıkılan
yoldan geri dönmek yok” anlamında söylüyor. Klip ise meseleye,
geçmişi geri getirmek gibi bir noktadan yaklaşmış.
Dinlediklerimize farklı manalar vermek bir ölçüde anlamlı; ama
söylenenleri oraya buraya çekiştirmek o nispette zararlı. Klibin
konusu umarız Ceza'nın fikri değildir.
Klibi
yeterince gömdük; şarkıya gelelim. Beat kısa bir melodinin
sürekli tekrarına dayanıyor; ama fazla yadırganmıyor. Roka güzel
bir iş çıkarmış, Ceza da ritme uygun sözler yazmış. Flow ve
flex açısından oldukça sağlam bir parça olmuş. İçerik yine
protest. Daha önceleri de çeşitli vesilelerle dizileri eleştirmiş
olan Ceza, bu parçasına “Bir sıra diziler, beyninin ebesini
beller / Gençliğin beynini yerler” diyerek başlamış. Birçok
konuya temas eden parçada nakaratların değişimli olması güzel.
Şarkı sözleri çok uzun, kelime kadrosu da geniş hâliyle.
Ceza'nın
hız açısından diğer rapçilerle karşılaştırıldığına
yukarıda değindik. Bu iş, genelde belli saniyelik kesitlerde
söylenen kelime sayılarının karşılaştırılmasıyla
yapılıyordu. Ama “Ali” de desen bir kelime, “Abdurrahman”
da desen bir kelime. Ceza, bu sebeple parçada “Kelimeleri demedim
ama heceleri sayın” diyor olmalı. “Rap tekti; bak şimdi kaça
bölünüyor” diyerek de rap içindeki kamplaşmalara işaret
etmiş. “Bırak ağlatmayı da ol didaktik” diyerek de melankolik
rap'i önceleyenlere eleştiri getirmiş. (Bu eleştirinin raple
sınırlı olmadığı da söylenebilir.) “Belediye”, “kanepe”
gibi kelimeler kafiyenin yönlendirmesiyle seçilmiş gibi.
“Belediye” neyse de “kanepe”nin biraz sırıttığını
söyleyebiliriz.
10/10
9-
“Bulanık Sular”
Albümün
en ayrıksı şarkısına gelmiş bulunuyoruz. Güzel bir melankolik
şarkı olan “Bulanık Sular”, alışılmış rap tekniğinin
dışında bir parça. Ceza'dan pek beklenmeyecek bir iş; öte
yandan üstadın beatle uyumu yakalaması ise tabii ki kendisinden
beklenen bir şey. Da Poet'in beati ve Ceza melankolisi birleşince
ortaya muazzam bir iş çıkmış. Verse bitişleri de (“Herkesi
kandır / Kanmaz Yaradan”, “Kimse yanında kalmaz bir anda”)
oldukça etkileyici.
10/10
10-
“Sor Bize”
Albümün
tek düeti olan battle parça gaza getirici bir ritme sahip. Sansar
ve Ceza kendi tarzlarında verse'ler yazmışlar; birbirlerinden
biraz farklı stilleri var. “Rape olan itikadın zayıf”
cümlesiyle başlayan son verse parçayı uçuruyor. Nakarat bozuk
plak stiliyle oldukça ciks.
8,5/10
11-
“Kim Olduğunu Unut”
Yine
duygusal bir beat üzerine battle ve protest içerikli bir parça
geliyor. Bu şarkı için albümün tokadı niteliğinde demiştik.
Geçen albümde “Bir Var Bir Yok”la Norm'u eleştiren Ceza; bu
sefer Norm'a “Öğretmenin benim, girdim işte bak sınıfa / Öyle
bakma bana, ayağa kalk, kalk, kalk” diyerek, kendisinin rapteki
konumunu hatırlatıyor. İkinci verse'te pop kültürünün eleştiri
konusu yapıldığı satırlar çok önemli. “Bir yanda cezalet,
bir yanda cehalet; daha var mı lan?!” kısmında kullanılan
“cezalet” kelimesi gerçek anlamda kullanılmış olması yanında
Ceza'nın mahlasıyla da uyum arz ediyor. Son verse melankolik.
Üstat, şarkıda hem sahne ismiyle daha önce “Holocaust”tta da
yaptığı kelime oyununa yer vermiş, hem de gerçek ismiyle yeni
bir kelime oyunu yapmış. (“Ben Allah'ın Ceza'sıyım” &
“Bense bu hain dünyadaki kalan en son bilginim”) Ceza; albüm
boyunca söylemiş olduğu içi dolu cümlelerle felsefi bir duruş
sergilediği için, “Bilgin”in sadece isimden ibaret olmadığını
söylemek istemiş diyebiliriz. Kendini övmenin sanatsal biçimi.
10/10
12-
“Aç Kalbini”
Albümün
görece soft, eğlenceli parçalarından. Albüm battle ve protest
ağırlıklıyken “Ne de Zor” ile beraber bu parça ortamı
hareketlendirme adına güzel görev görmüş. Ritmi itibarıyla
kulağa hoş gelen bir parça. Tam olarak isminin uyandırdığı
beklentiye uygun bir tema işlemiyor diyebiliriz.
7,5/10
13-
“Sessizlik” (Outro)
Sözler
serpiştirilen müzik Roka'ya ait. Bir önceki albümün aksine
olarak, albüme belli bir katkısı olan bir outro olmuş (Klip de
geldi hatta.). Sözler albümün ismiyle uyumlu içerik ve tonda
(fısıltılı). Bir outro daha iyi olabilir mi bilemediğimizden on
veriyoruz.
10/10
Albüm
Ortalaması: 9.11... (~) 9.1
Suspus
albümü farklı
türde şarkıların biraz dağınık bir biçimde sıralanmasıyla
oluşmuş. Onuncu
Köy'den sonra beş
sene ara veren Ceza, gerçekten her şarkısı ayrı işçilik kokan
bir albüm hazırlamış.
Suspus,
ortalama olarak Onuncu
Köy'le hemen hemen
aynı puanı tutturdu. Şu var ki Onuncu
Köy 15 parça
içeriyordu. Ayrıca Onuncu
Köy'ün intro ve
outrosunun aldığı toplam puan 16 iken Suspus'ta
18,5. Bunlar dikkate alındığında burun farkıyla zirveye oturan
albümün aslında Onuncu
Köy olduğu
söylenebilir. Ceza'nın Onuncu
Köy veya Suspus'un
tahtını sarsacak derecede güzel olan yeni bir albüm yapmasını
sabırsızlıkla bekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder